Editör: Ahmet Ertüm
Milyonlarca mültecinin Türkiye’ye etkisi ne olacak?
[caption id="attachment_433745" align="alignright" width="393"] Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği Üyesi Prof. Dr. Deniz Şenol Sert[/caption]
GÜLSEVEN ÖZKAN /İSTANBUL
Türkiye’de 5 milyona yaklaşan göçmen sayısı toplumda endişeleri de beraberinde getiriyor. Özellikle Suriyelilere yönelik ayrımcı söylemler gündeme gelirken, gelecekte mültecilerin ülkeye etkisi ve alınması gereken önlemleri uzmanlarla konuştuk.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı son verilere göre, Türkiye’de 4 milyon 843 bin 594 göçmen bulunuyor. Bunların 1 milyon 243 bin 423'ü ikamet izni alarak yasal bir şekilde yaşayan yabancılardan oluşuyor. 292 bin 289’u uluslararası koruma statüsüne sahip. Geçici koruma kapsamında ise, 3 milyon 307 bin 882 Suriyeli var.
Türkiye’de özellikle sayıları 4 milyona yaklaşan Suriyelilere yönelik ayrımcı söylemler, siyasiler tarafından yapılan açıklamalar uzmanlara göre entegrasyon sürecine zarar veriyor. Mültecilere yönelik alınması gereken önlemler konusunda Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği Üyesi Prof. Dr. Deniz Şenol Sert ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Müdürü Metin Çorabatır 24 Saat’e konuştu.
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği Üyesi Prof. Dr. Deniz Şenol Sert, Suriyelilerin önce “misafir” olarak kabul edildiğini, ardından geçici koruma sisteminin oluşturulduğunu söyledi. Özellikle seçim döneminde “zaten dönecekler” söyleminin çift taraflı olması gereken entegrasyon için mümkün olmadığına dikkat çeken Sert, mültecilerin arasında en büyük grubu oluşturan Suriyelilerin yüzde 100’ünün ülkelerine dönmeyeceklerini savundu. Sert, geçen zaman, eğitimde çocukların Arapça dil öğrenmemesi ve bu insanların geldikleri yerler dışındaki bölgelere gitmek istememeleri gibi nedenlerle bu sürecin zor olacağına dikkat çekti.
Prof. Dr. Sert, tartışmaların kamu alanında sağlıklı yapılmadığını savunarak, toplumlar arasında uyum sorununun çözülmediğini ifade etti. Gerekli hazırlıklar, farklı kayıt sistemi, kırsaldan gelenleri kırsala yerleştirme, eğitimde kapsamlı müfredat gibi önlemleri almadan kapılarını mültecilere açan hükümetin hatalarını kabul etmediğini ve “her şey kontrol altında” söyleminde bulunduğunu söyleyen Sert, Türkiye’de işsizliğin, güvenliğin, ekonomik krizin Suriyeliler üzerinden konuşulduğuna da işaret etti.
Sert, “Halkın arasında ‘Suriyeliler işimizi elimizden alıyor’ söylemi yaygınlaşıyor. Mültecilerin durumu nüfusun dağılımını etkileyecek, demografik olarak değişim yaratacak. Toplumsal uyum meselesi çözülmezse sosyal infialin daha fazla arttığını göreceğiz. Kontrol altına alınmazsa mültecilere yönelik ırkçı saldırılar olabilir” dedi.
Kamu kurumlarının paylaştığı verilerin şeffaf olmadığını, bazı bilgilerin açık bir şekilde paylaşılmadığını ileri süren Sert, şöyle konuştu:
“Geçici koruma altındaki mültecilerin çalışma izinleri yok. Bunlar kayıt dışı ekonomi ve işgücünü oluşturuyor. Bu durum da halkta hınca neden oluyor. Gelecekte uyum süreci sağlıklı yürütülemez, yapılmazsa ‘dönecekler’ söylemi devam ederse problemler artacak. Halkta mutsuzluk, memnuniyetsizlik artacak. İki grup arasında yaşanan sorunlar nedeniyle Suriyelilerin bulundukları mahallelerden farklı yerlere taşınmaları gibi durumlar artarak görülebilir. Bu gibi nedenlerle gerekli önlemlerin alınması oldukça önemli hale geliyor.”
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Müdürü Metin Çorabatır ise 4 milyona yakın mültecinin isteyerek Türkiye’ye gelmediğini, yaşamak amacıyla geldiklerini ifade ederek,
Türkiye’nin mültecilere uluslararası koruma statüsü verdiğini hatırlattı. Çorabatır, zorunlu göçün olduğunu vurguladı ve “Mültecileri belli koşullar olmadan şu an göndermek mümkün değil. Türkiye ekonomisine getirdikleri zorluklar oldu, hizmet ihtiyaçları doğdu. Ancak onları tehdit olarak görmemek lazım. Mültecileri toplumdan dışlarsak uzun vadede sorunlar ortaya çıkacaktır. Eğitimleri sağlanmaz, istihdam olanağı verilmezse onlar yabancılaşır. Sağlıklı iletişim kurulamaz, aç bırakılırsa çalmaya, adli suçlara iletilirler. Entegrasyon için gerekli tüm adımlar atılmazsa marjinalleşir ve ayrımcılığa maruz kalırlar. Toplumsal bölünme ve çalışma meydana gelir” dedi.
Çorabatır, Türkiye’nin uluslararası standartlarda adımlar attığını ancak; yasalarda boşluk olduğunun da altını çizdi.
[caption id="attachment_433746" align="alignright" width="369"] İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Müdürü Metin Çorabatır[/caption]
“Bazı riskler sözkonusu “
Mültecilerin çalışmalarının izne bağlı olduğunu, serbest dolaşım haklarının bulunmadığını ifade eden Çorabatır, bazı ihtiyaçlarının karşılanmamasının riskleri barındırdığına da dikkat çekti.
Göçmenlerin büyük bölümünün yüksek gelire sahip olmadığını ifade eden Çorabatır şöyle konuştu:
“Mültecilerin vatandaşlığa geçiş uygulaması son yıllarda ilerlemiyor. Türkiye’de mültecilerin istihdamının Türk vatandaşlarının işlerinin elinden alacağı görüşüne katılmıyorum. Bu insanlara çalışma imkanı vermezseniz nasıl beslenecekler? Çoğu kayıt dışı çalışıyor. Bu durum düşük ücretle çalışmalarına neden oluyor. Mülteciler, kaynakçılık, çobanlık gibi insan gücü açığı olan alanlarda çalışıyor. Genç öğrenciler eğitim almalarına rağmen çalışma izinleri olmadığı için zor bir süreç geçiriyor. Mültecilere gerekli haklar sağlanmazsa tehditler ortaya çıkabilir. Bu durum Türk toplumu için de geçerli. Mültecilerin eğitimine yönelik adımlar atılıyor ama; bir çocuk 14 yaşına geldiğinde okulu terk edip sanayiye gidebiliyor. Erken yaşta evliliklerle karşılaşıyoruz. Bu durum eğitimle önlenebilir. Okullarda özellikle siyasilerin söylemlerinin etkisiyle öğrenciler arasında şiddet, dışlanma görülebiliyor. Mültecilerin çoğu ülkelerine dönmek istiyor. Onlar hayatları tehlikede olduğu için ülkelerinden kaçıp Türkiye’ye geldiler. Onlara bu kararı aldıran rejim şu an iktidarda. Suriye’de ekonomik ekonomik zorluklar, siyasi baskılar mevcut. Suriye’deki bu rejim ortadan kalktığında büyük bölümü ülkelerine geri dönecek. Şu an ülkelerine geri dönmelerinin koşulları yok.”
Yorumlar