Güncel

MHP'li Akçay: Türkiye’nin Suriye’deki varlığı meşrudur, gereklidir

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde Suriye’deki askeri varlığın hukuki ve gerekli olduğunu belirterek, "Türkiye, Suriye'nin istikrarı için yıllardır büyük çaba göstermiş ancak rejim ve bazı odaklar bu fırsatı değerlendirememiştir. Suriye’de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçek vardır. 8 Aralık’ta muhaliflerin Şam’a girmesiyle kanlı Esad rejimi sona ermiştir. Esad yıllarca kan kusturduğu Suriye’den onursuzca kaçmıştır" dedi.

Abone Ol

TBMM Genel Kurulu'nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri devam ederken, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve MHP Milletvekili Filiz Kılıç açıklamalarda bulundu.

Erkan Akçay, Isparta'da şehit olan 6 asker için başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. Akçay, dünyanın çeşitli yerlerinde çatışma, savaş ve iç savaşlar yaşandığını hatırlatarak, "Sadece ülkemizin çevresinde iki büyük savaş var. Yüzyıl önce işgal ettikleri topraklarda ellerindeki cetvellerle ülkelere sınır çizenler, şimdi, buralara toplum mühendislerini, ajan provokatörlerini, vekalet savaşçılarını gönderiyor. Yeniden bir hesaplaşma çağı başlamıştır. 20'nci yüzyılın başında emperyalizmin düzenine karşı en büyük başkaldırı ve başarıyı destanlaşan bir mücadeleyle Türk milleti elde etmişti. Bugünkü değişim anaforunda da benzeri bir hakikat saklıdır. İnsanlığın yeni bir akla, yeni bir düzene, huzura ihtiyacı var. İşte bu nedenle Türk yüzyılı diyoruz, Türkiye yüzyılı diyoruz" dedi. 

"Bütçe teklifleri sadece bir mali belge değil; aynı zamanda önceliklerimizin, değerlerimizin ve geleceğe dair vizyonumuzun bir ilanıdır" diyen Akçay, şöyle konuştu: 

"Bütçe hakkı yasama organının mali konulardaki hak, yetki ve gücünün temel bir unsurudur. Özetle ifade etmek gerekirse, milli iradenin, hükümet harcamalarını ve gelir tekliflerini kontrol etme, onaylama veya değiştirme hakkıdır. Bütçe hakkı, denge ve denetim sisteminin temel taşıdır. Bütçe bir toplumun önceliklerinin belirlenmesidir ve parlamentolar bu önceliklerin milletin ihtiyaçları ve istekleriyle uyumlu olmasını sağlama sorumluluğunu taşır. MHP olarak, 2025 yılı bütçesini milletimizin sosyal ve ekonomik beklentilerini karşılayan, ülkemizin yüksek hedeflerini sahiplenmiş bir belge olarak görüyoruz.

2025 yılı bütçemiz, 'istikrar, icraat ve kalkınma' temasıyla, makro ekonomik sorunlara çözüm üreten, dezenflasyonla mücadeleye destek olan, vatandaşımızın beklentilerine cevap veren, küresel risklerin etkisini hafifleten bir anlayışla hazırlanmıştır. Bu yıl, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı gibi jeopolitik riskler ve emtia fiyatlarındaki artış tarihi zirvelere ulaşmıştır. Bu süreçteki enflasyonist etkiler, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünya genelinde finansal sıkılaşmayı beraberinde getirmiş ve ekonomik faaliyetlerde yavaşlama beklentilerini artırmıştır.

"Türkiye ekonomisi, büyük zorlukları geride bırakmıştır"

2024 yılında, dünya ekonomisinde enflasyon oranlarının istenilen seviyelere gerilememesi ve buna bağlı sıkı para politikalarının devam etmesi, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail'in Filistin ile Lübnan'a yönelik saldırılarının yarattığı jeopolitik gerilimler belirsizlikleri arttırmıştır. Küresel ekonomik faaliyetler pandemi öncesi seviyelerin altında fakat belirli bir istikrarla devam etmektedir. Dünyadaki bu belirsizlikler sürerken, Türkiye’nin akılcı, cesur ve kararlı politikaları, ülkemizi pozitif yönde ayrıştırmaktadır. Kovid-19 salgını, jeopolitik riskler, Rusya-Ukrayna savaşı, ekonomik operasyonlar, ticaret çatışmaları, artan siyasi mücadeleler, diplomatik gerilimler, tek taraflı yaptırımlar, spekülatif saldırılar ve 6 Şubat depremlerinin yol açtığı ağır ekonomik yüklere rağmen, Türkiye’nin ekonomik başarıları anlamlı ve değerlidir.

Türkiye ekonomisi, büyük zorlukları geride bırakmıştır. 'Batıyoruz, tükeniyoruz' diyen felaket senaryolarını alt etmiş ve olumsuz tahminlere karşı büyük bir başarı göstermiştir. Geçtiğimiz yıl, uluslararası standartlara uygun, kurallara dayalı, iyi planlanmış bir ekonomik program başlatılmıştır. Programın nihai amacı, sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı sağlamaktır. Bu hedefe ulaşabilmek için fiyat istikrarı, bütçe disiplini, sürdürülebilir cari açık ve yapısal reformlar en temel unsurlardır."

"Önceliğimiz enflasyonun düşürülmesi, fiyat ve finansal istikrarın sağlanmasıdır"

Akçay, Türkiye'deki ekonomi yönetiminin güven veren kararlar aldığını ve istikrar vaat eden tedbirler ile yürüdüğünü ileri sürerek, şunları kaydetti:

"Bugün Türkiye, tarihinin en büyük dönüşümlerinden birini yaşamaktadır. Ekonomimizdeki bu dönüşüm, sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda bağımsızlık, milli egemenlik ve halkımızın refahı için verilen bir mücadeledir. Güçlü Türkiye için güçlü ekonomi; güçlü ekonomi için yatırım, yerli üretim ve istihdam en önemli hedefimizdir. Siyasi istikrarı ekonomik istikrarla perçinlemek azmindeyiz. Önceliğimiz; enflasyonun düşürülmesi, fiyat ve finansal istikrarın sağlanmasıdır. Türkiye ekonomisi zor ve sorunlu süreçleri geride bırakmıştır. Ekonomik huzur ve güvenliğimizi tehdit eden dalgalanmalar zayıflamıştır.

2025 yılı bütçesinin 'İstikrar, icraat ve kalkınma' temasıyla hazırlanması memnuniyet vericidir. Sosyal refahın ve ekonomik kalkınmanın öncelik haline getirilmesi, büyümenin sağladığı olanakların toplumun tüm kesimleriyle paylaşılmasına yönelik hedeflerimiz, 2025 yılına umutlu bakmamızı sağlamaktadır. Türk ve Türkiye Yüzyılı, sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi reformlarla güçlenecektir. Ekonomi yönetimine olan güvenimiz tamdır, doğru yolda olduklarını ve doğru politikalarla Türkiye ekonomisinin karşısına çıkan engelleri tek tek kaldırdıklarını gönül rahatlığıyla görmekteyiz.

Hayat pahalılığı kaderimiz olmayacaktır. Kur, faiz ve enflasyon üçgeninden sağlıklı bir yönetim sistemi, güçlü iktidar ile aziz milletimizin desteğiyle çıkacağız. Ekmeğimizi büyütecek, sofralarımızı dolduracağız. Dar ve orta gelirli vatandaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Para, maliye ve gelir politikalarının tam bir uyum içinde uygulanması, mali disipline özen gösterilmesi, tasarruf oranlarının artması ve yapısal reformların gündemde tutulması, vatandaşlarımızın yaşamına ve ülkemizin ekonomik yapısına olumlu yansıyacaktır. Ekonomideki istikrar, huzur ve refah, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin istikrar garantisiyle gelişecektir."

MHP'li Akçay, Türkiye'nin öncelikli meselelerinden birinin terörle mücadele olduğunu belirtti ve "terör örgütlerinin sınırlarımızda barınmalarına asla izin vermeyeceğiz" dedi.

Akçay, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) terör örgütü öncülüğündeki silahlı gruplarının Şam'a girmesi ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ülkeden ayrılmasına ilişkin şöyle konuştu:

"Ankara’nın, İstanbul’un, İzmir’in güvenliği Beyrut’tan, Şam’dan, Bağdat’tan başlar. Velhasıl Suriye’nin ve Irak’ın güvenliği ve bütünlüğü Türkiye’nin güvenliği ile yakından alakalıdır. İşte bu nedenle, komşularımızın istikrarı Türkiye’nin huzur ve güvenliği için çok önemlidir. Bu coğrafyalara sırtımızı dönemeyiz, buralardaki mazlumların çığlıklarını duymazdan gelemeyiz. 911 km ile en uzun kara sınırımızın olduğu ülke olan Suriye’de 14 yıldır devam eden istikrarsızlık neticesinde 61 yıllık BAAS rejimi devrilmiştir.

Sonda söyleyeceğimizi başta ifade edelim: Türkiye Cumhuriyeti'nin, hiçbir ülkenin topraklarında gözü yoktur. Fakat kutsal vatan topraklarımızda gözü olanlara, bu hain emelleri destekleyenlere ve terörün sırtını sıvazlayanlara hiçbir yerde asla müsamaha göstermemiz de mümkün değildir. Suriye’de yuvalanan bölücü terör örgütü belası tamamen ortadan kaldırılmadan, Suriye’de anayasal düzen, huzur ve güvenlik sağlanmadan, Türkiye’nin Suriye’deki varlığı meşrudur, hukukidir, gereklidir.

''Suriyeli kardeşlerimize kucak açtık, onları koruduk''

Türkiye, Suriye politikasını her zaman üç temel eksende yürütmektedir: Milli güvenlik, bölgesel istikrar, insani sorumluluk. Bu çerçevede, Türkiye Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları ve Astana süreci olmak üzere her türlü uluslararası toplantı ve görüşmelerde Suriye politikamızı somut olarak gösterdik. Baas rejiminin katliamlarından kurtulmak için Türkiye’ye gelen milyonlarca Suriyeli kardeşlerimize kucak açtık, onları koruduk.

Öte yandan, Türkiye’nin Suriye’de attığı her adım daima uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına dayanarak gerçekleşmiştir.
Öte yandan, Suriye’de nasıl ki terör koridoru projesine engel olmuş ve terörle mücadelede önemli başarılar elde ettiysek bugün de bu kazanımlardan vazgeçmemiz beklenmemelidir. Suriye’de son günlerdeki önemli gelişmeler karşısında da bir köşeye geçip sessizce bekleyemeyiz. Suriye’nin sarsılan toplum ve devlet yapısı karşısında emperyalizmin maşası olan terör örgütlerinin ülkemizi tehdit etmesine, devletleşme sürecine girmesine asla müsaade etmeyeceğiz.

"Esad yıllarca kan kusturduğu Suriye'den onursuzca kaçmıştır"

Türkiye, Suriye'nin istikrarı için yıllardır büyük çaba göstermiş ancak rejim ve bazı odaklar bu fırsatı değerlendirememiştir. Suriye’de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçek vardır. 8 Aralık’ta muhaliflerin Şam’a girmesiyle kanlı Esad rejimi sona ermiştir. Esad yıllarca kan kusturduğu Suriye’den onursuzca kaçmıştır. Türkiye’nin öncelikleri; Suriye’nin toprak bütünlüğü, terör örgütlerinin temizlenerek sınır güvenliğimizin sağlanması, Suriye’nin yeniden imarı ve mülteci sorunudur. Yeni dönemde terör örgütlerinin ülkemize yönelik tehditlerinin ortadan kaldırılması önceliğimizdir.

Huzurun ve barışın hakim olduğu; hiçbir ayırım yapılmaksızın tüm Suriye vatandaşlarının temsil edildiği, hak ve özgürlüklerinin teminat altına alındığı, farklı kimliklerin yan yana barış içinde yaşadığı, terörden arınmış huzur içinde yaşayan üniter bir Suriye en büyük temennimizdir.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği korunarak; Suriye vatandaşlarının barış içinde bir arada yaşaması için gerekli şartlar hızla oluşturulmalıdır. Bu kapsamda, Suriye içindeki tüm tarafların dahil olduğu iyi bir geçiş dönemi tesis edilmelidir. Birleşmiş Milletler'in tanıdığı Suriye Ulusal Konseyi'nin başkanlığında bir geçiş hükümeti kurulmalı, kapsayıcı anayasa yazılmalı, adil ve şeffaf seçimler yapılmalı, Suriye’deki terör yapılanmalarına son verilerek barış ve huzur ortamı sağlanmalıdır.

Türkiye Suriye'nin milli birliği, beraberliği, egemenliği, toprak bütünlüğü ve Suriye halkının refahı için elinden geleni yapmıştır. Bundan sonra da Suriye'nin yaralarının sarılması, birliğinin, bütünlüğünün ve güvenliğinin sağlanması için her türlü desteği vermeye hazırız. Türkiye, en zor zamanlarında olduğu gibi bugün de yarın da kardeş Suriye halkı ile dayanışma içinde olacak, Suriye halkının birliği, istikrarı ve huzuru için siyasi ve ekonomik olarak yeniden yapılanma sürecinde de yanında yer alacaktır. Yıllardır vatanlarından uzak yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz de onurlu, güvenli ve gönüllü bir şekilde vatanlarına kavuşacaklardır. Suriye Suriyelilerindir. Yaşanan son gelişmeler kardeş Suriye halkına hayırlı ve uğurlu olsun.

"Ülkedeki geçiş sürecinin DEAŞ PKK/YPG gibi terör örgütleri ve uzantılarının fırsatçılık yapması engellenmelidir"

Netice itibariyle, Suriye’de barış ve istikrar için samimi bir iş birliği gereklidir. Gerek iç unsurların, gerekse de uluslararası aktörlerin ülkenin daha fazla istikrarsızlığa sürüklenmesini engellemesi gerekmektedir. Ancak bu süreçte yalnız bırakıldığımız gerçeği de unutulmamalıdır. Suriye’nin huzur, istikrar ve barış ortamına kavuşması, iç otoritenin tekrar kurulması en büyük temennimizdir. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerine düşeni yapmaktan geri kalmayacaktır. Suriye ile bir santim bile sınırı olmadığı halde Suriye’ye çöreklenenlerin, sınırlarımızın hemen yanında sağa sola bomba yağdıranların, Suriye'nin kuzeydoğusunda bölücü terör örgütünü besleyip destekleyenlerin bölgemizde ne aradıklarını ve hangi hakka dayanarak burada bulunduklarını sorgulamak, dahası kendilerine pılını, pırtısını toplayıp buradan gitmelerini istemek en doğal hakkımızdır.

Öte yandan, ülkedeki geçiş sürecinin DEAŞ PKK/YPG gibi terör örgütleri ve uzantılarının fırsatçılık yapması engellenmelidir. Bilhassa herhangi bir PKK uzantısının Suriye’de meşru bir aktör olarak görülemeyeceğinin altını çizmek isterim. Bunun yanı sıra, sınırlarımızın hemen ötesinde konuşlanan terör örgütünün etkisiz hale getirilmesinden rahatsızlık duyanların tutumunu netleştirememesi ve terörle arasına mesafe koymaktan sürekli kaçınması, büyük bir yanlış ve demokrasi ile hukuk anlayışına aykırı bir tutarsızlık olduğunu da vurgulamak isterim."

Filiz Kılıç: Enflasyon canavarının belini kıracağız

MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç da Isparta'da şehit olan 6 asker için başsağlığı diledi. Kılıç, "Türk milleti asil ve alicenap bir millettir. Milletimiz kanaat ve şükür erdemine sahiptir. Bugüne kadar kur ve fiyat artışlarından kaynaklanan olumsuzlukları görüyor, dar gelirli ve sabit gelirli vatandaşlarımızın sıkıntı çektiğini biliyoruz. Gerçekleştirilen ekonomik politikalar ışığında enflasyon canavarının belini kıracağız. Devletimiz kudretlidir, milletimiz büyüktür. Her türlü zorluğun üstesinden bugüne kadar beraber geldik, üzerimize oynanan sinsi kuşatmaları bir bir bozacağız" diye konuştu.

"Genel başkanımızın yaptığı çağrı kirli hesapları bir çırpıda bozmuş, tuzakları bertaraf etmiştir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrıya dair şunları kaydetti:

"Genel Başkanımız sayın Devlet Bahçeli, bölgemizde giderek genişleyen ve dünyayı sarmakta olan yangın karşısında bilge lider hususiyeti ve devlet adamı tecrübesiyle siyasi tarihimiz açısından dönüm noktası oluşturan bir çağrı yapmıştır. Bu davet, yalnızca içeriye değil, dışarıya da güçlü bir mesaj iletmektedir. Yerel siyasi figürlerin yanı sıra uluslararası güç odaklarına yönelik bir adım olarak öne çıkmaktadır.

Genel Başkanımızın yaptığı bu çağrı, küresel aktörlerin bölgedeki planlarını altüst etmiştir. Kirli hesapları bir çırpıda bozmuş, tuzakları bertaraf etmiştir. Coğrafyamızda söz sahibi ve egemen olanın kim olduğunu; milletin vicdanını temsil eden, varlık refleksini yansıtan en kararlı siyasi partinin liderinin ifadeleriyle bir kez daha hatırlatılmıştır. Dört bir tarafımızda devam eden çatışmalara karşın, iç cephemizi genişletmemiz ülkemizin hayrına olacaktır. Çünkü söz konusu vatandır, vakit tamamdır."

Kılıç, Suriye'deki son gelişmeleri şöyle değerlendirdi:

"Türkiye Cumhuriyeti devletimiz, ASTANA süreciyle Suriye’deki çatışmalara ara verilmesini sağlamış ve rejime halkıyla barışma fırsatı tanımıştı. Son aylarda sayın Cumhurbaşkanımızın ve sayın Genel Başkanımızın öncülüğünde başlatılan diplomatik inisiyatif, Suriye rejimi tarafından reddedilse de, yaşanan gelişmeler bu tutumun yanlış olduğunu bir kez daha ortaya koydu. 7 Aralık 2024 itibarıyla Suriye halkı, ülkelerinin geleceğini kendi iradeleriyle belirleyebilecekleri yeni bir döneme adım attı. Türkiye, Suriye’nin yeniden inşası, toprak bütünlüğünün korunması ve halkın güvenliğinin sağlanması için üzerine düşen her türlü sorumluluğu üstlenmeye kararlıdır.

Bu milli vicdanının bir görevidir. Bölge ülkeleri ve uluslararası aktörlerle iş birliğimizi önümüzdeki süreçte daha da güçlendireceğiz. Bu çabalar sayesinde, milyonlarca Suriyelinin evlerine güven içinde dönmesi mümkün olacaktır. İnanıyoruz ki Suriye halkını daha aydınlık ve umut dolu günler bekliyor. Bu sürecin barış ve istikrarla sonuçlanması için çabalarımız devam ediyor, etmeye de devam edecektir. Mücavir coğrafyalarımızda Türkiye’ye musallat olabilecek, bölgesel krizi yaygınlaştıracak hiçbir silahlı hareketlenme ve hesaplaşmayı doğru ve meşru göremeyiz.

"Şen olasın Halep diyorum, kutlu olasın Şam diyorum"

Son 6 günden bugüne yaşanan gelişmeler ışığında, bir kez daha anlaşılmıştır ki; tüm dünya bir yana, Türkiye bir yanadır ve Türkiye büyük bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgesinde güç olmasının yanı sıra küresel güç konumuna gelmiştir. Türk ve Türkiye Yüzyılında dünyaya hem barışı hem de nizamı getirecek yegane güç Türkiye’dir. Esad kaçmış, Suriye vatanı milletiyle buluşmuştur. Diktatörlük bir kez daha yenilgiye uğramıştır. Türk gittiği yere barışı götürendir. Şen olasın Halep diyorum, kutlu olasın Şam diyorum. Darısı Suriye’nin kuzeydoğusuna diyorum. Türkiye’nin elini tutan kazanır diyorum."

MHP'li Filiz Kılıç, "İstiklal onurumuza, istikbal haklarımıza adam gibi destek veremeyenler, yerel seçimlerde aldıkları belediyeleri yönetemeyenler, uçuk konser paraları ile bu milletin hakkını yiyenlerle görülecek hesabımız vardır" dedi.

Erhan Akçay ve Filiz Kılıç, konuşmalarında MHP olarak 2025 yılı bütçesine olumlu oy vereceklerini ifade etti.