Eskişehir Valisi Aksoy, İl Sağlık Müdürü Bildirici'yi kabul etti Eskişehir Valisi Aksoy, İl Sağlık Müdürü Bildirici'yi kabul etti

Berna Karataş / Eskişehir
Çeşitli kimyasallar, radyasyon, ilaç kullanımının artması ve viral enfeksiyonlar gibi faktörler çocuklarda kanser vakalarının tırmanışa geçmesine neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her yıl ortalama 300 bin çocuğa kanser teşhisi konulurken bu sayı Türkiye’de, 3 bin 500’ü buluyor. 
Çocuklarda görülen kanser riski her yaşta görülse de 1-5 yaş çocuklarda daha sık görüldüğü belirtiliyor. Çocukluk çağındaki kanser vakalarının yüzde 35’ini ise halk arasında “kan kanseri” olarak bilinen “lösemi” oluşturuyor. 
Prof. Dr. Çetin Özdemir ile çocuklarda görülen lösemi hastalığının belirtileri, tedavi yöntemleri ve erken teşhisin önemini konuştuk.  
Yüksek ateş ve hızlı kilo kaybına dikkat! 
Löseminin hücre cinsine göre; ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi) ve AML (Akut Myeloblastik Lösemi) olmak üzere 2 ana gruba ayrıldığını bildiren Prof. Dr. Özdemir, kendi içlerinde de alt sınıflara ayrılabildiğini belirtti. Prof. Dr. Özdemir, löseminin gelişmesinde; radyasyon ve boya sanayinde kullanılan benzene maruz kalmanın önemli etken olduğuna değinirken bununla birlikte lösemi tanısı konulan çocukların büyük kesiminde hiçbir neden olmadığının da altını çizdi. 
Çocuklarda lösemi hastalığının başlıca belirtilerini ve yapılması gerekenleri Prof. Dr. Özdemir, şöyle açıkladı: 
“İştahsızlık, kansızlık, zayıflama, kemik ağrıları, yüksek ateş, burunda kanama, diş etlerinde şişlik ve kanama, ciltte morarma ve kırmızı noktalar. Löseminin yayıldığı bölgeler göre ayrıca belirtileri olur. Baş ağrısı, kusma, karın ağrısı, görme bozuklukları gibi belirtiler de görülür. Bu gibi şikâyetler uzun süre görülürse mutlaka bir doktora danışılması gerekir. Peki, her ateşte aklımıza lösemi mi gelsin? Tabi ki hayır. Sebebi bulunamayan ve uzun süren bir ateş hali, yine aynı şekilde kilo kaybı da öyle. İshal ve kusma gibi durumlardan sonra olan bir kilo kaybından bahsetmiyoruz. Son 1-2 ay içerisinde yüzde 10’dan fazla olan bir kilo kaybı durumu bizi endişeye sokmalı. Sebebi bilinemeyen ve doktorda şüphe uyandıracak boyutta olan cilt döküntüleri, kanama odaklarına eşlik eden bu şikâyetler varsa ciddiye alınmalı. Lösemi tanısı alan hastalara bakıldığında en önemli şikâyetleri geçmeyen ateş yüksekliği, karın ağrısı ve karında şişkinlik olsa da nadir olarak sadece burun kanaması veya kilo kaybının olduğu vakalar da bildirilmiş.”  
Moral, tedaviyi olumlu etkiler…
Çocuklara konulan lösemi teşhisinin ardından tedavi yöntemlerinin uygulanmaya başladığını kaydeden Prof. Dr. Özdemir, “Hastalığın ilerleme durumuna göre risk tanısını konulur. Doktorun uygulayacağı tedavi yöntemleri çocuğa bağlı olarak yoğunluk ve uzunluk değiştirebilir. Löseminin ilk tedavisi, damar ve ağızdan verilebilen kemoterapi ilaçlarıyla yapılır. Vücuttaki hasarın durumuna göre beyin omurilik sıvısı için de kemoterapi uygulanabilir. Zayıflayan bağışıklık sistemini eski haline döndürmek için kanser ilaçları ve radyoterapi de uygulanabilir” diye anlattı tedavi sürecini.
Bu hastalıkta en önemli şeyin moral olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özdemir, bu dönemlerde aileye büyük sorumluluklar düştüğünü de sözlerine ekledi. Prof. Dr. Özdemir, çocuklara verilen moral ve ilginin tedaviyi olumlu yönde etkileyeceğini vurgulayarak “Lösemide morali yüksek tutmak çok önemlidir. Bu dönemlerde çocuklarla sık sık eğlenmek, ilgilenmek gerekir. Kemoterapinin haricinde verilebilecek kan ilaçları ve moral yükseltici aktiviteler bebeklerin sağlıklarını olumlu yönde değiştirebilir” dedi. 
Lösemi tedavisinde kemik iliği nakli de yapılabildiğini belirten Prof. Dr. Özdemir, “Öncelikle aile içi ve yakın akrabadan bulunan iliklerin uygunluğu belirlenir ve buna göre nakil gerçekleştirilir. Yabancı bir insandan yapılan nakiller de çocuğun hastalığıyla mücadelesinde başarılı sonuç verebilir. Her nakilde olduğu gibi kemik iliği naklinde de yan etkiler mevcuttur. Hastalığın tekrarlama riski de bulunur” diye konuştu. 
Erken teşhis hayat kurtarır 
Prof. Dr. Özdemir birçok hastalıkta olduğu gibi lösemide de erken teşhisin önemli olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Erken teşhis konan kanser hastalarında daha yüksek oranda bir iyileşme söz konusudur. Neden erken teşhis önemli diyoruz? Çünkü kanser hücrelerin kontrolsüz çoğalması, tüm vücuda yayıldığı takdirde tedavisi zorlaşır. Hastalığın henüz en başındayken konan erken tanı sayesinde çocuklara daha uygun tedavi yöntemleri uygulanabilir. Özellikle kemoterapi, erken teşhis konulan çocukların vücutlarında daha etkili olur.  Lösemi gibi ciddi bir durum, erken teşhis ve tedavi ile daha iyi sonuçlar elde edebilir, bu nedenle doktora başvurmak önemlidir.”  
Kök hücre bağışının önemi 
Kök hücre bağışı yapmanın lösemi için çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özdemir, “Başta lösemi olmak üzere pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan bu yöntem sayesinde, gerek çocuk gerekse yetişkin pek çok hasta sağlığına kavuşuyor. Onun için kök hücre bağışı yapmak büyük önem taşıyor” vurgusu yaptı. 
18-50 yaş aralığında olmak üzere, Hepatit B, Hepatit C ve Sifiliz hastalığı geçirmemiş ve herhangi bir kronik hastalığı olmayan, kanser ya da HIV (AIDS) tanısı bulunmayan kişilerin, kök hücre bağışında bulunabileceğini açıklayan Prof. Dr. Özdemir, kök hücre bağışının basit bir işlem olduğunu söyledi. 
Prof. Dr. Özdemir, “Kızılay’ın belli merkezleri var. O merkezlere gidip üç tüp kan vererek bağışta bulunuluyor. Ardından bağışçının herhangi bir hastalığı olup olmadığı araştırılıyor. Kan grubuna ve doku uyumuna göre eşleştirilme yapılıyor” diyerek açıklamalarını tamamladı. 

Editör: Ramazan Atabey