KOCAELİ (AA) - Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), deprem riski altındaki bölgelerde şehirlerin güvenli, yaşanabilir ve sürdürülebilir şekilde yeniden yapılandırılması hedefiyle "Deprem, Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Çalıştayı" düzenledi.
Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi (KOSTÜ) ev sahipliğindeki programda konuşan Vali İlhami Aktaş, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının devam ettiğini, on binlerce masumun hayatını kaybettiğini anımsattı. Bu saldırılarda, bir depremde kaybedilen insan kadar canın yittiğine değinen Aktaş, zulmün bir an öne durması gerektiğini söyledi.
Aktaş, deprem ülkesi Türkiye'de son yıllarda da küresel ısınma dolayısıyla yangın, sel, kuraklık, orman yangınlarının yaşandığını anlatarak, Kocaeli'yi afetlere karşı dirençli şehir haline getirmek için çalıştıklarını, akademisyenlerin bu tür çalıştaylarla yerel yönetimlere vereceği katkıyı önemsediklerini ifade etti.
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker de deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmaların multidisipliner alan olduğuna işaret ederek, deprem gibi doğal afetlerin önlenemeyeceğini ancak yapılacak düzenlemelerle etki ve hasarlarının azaltılabileceğini vurguladı.
- "Kentsel dönüşümü önceleyerek kenti dirençli şehir haline getirmek istiyoruz"
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanvekili Berna Abiş ise deprem başta olmak üzere afetlerin etkilerini azaltmaya yönelik çalışmaları güncelleyerek sürdürdüklerini, bu konuda afet öncesi, sırası ve sonrası yapılacak faaliyetlerin yanı sıra özellikle kentsel dönüşümü önceleyerek kenti dirençli şehir haline getirmek istediklerini anlattı.
"Deprem Riski Altındaki Yapıların Belirlenmesi Projesi" kapsamında kentteki yapı stoğunu incelediklerini bildiren Abiş, öncelikli bölgelerin belirlenmesinin temmuz ayında tamamlandığını, 150 bin bağımsız birimin güçlendirilmesi veya yeniden yapılması gerektiğinin tespit edildiği bilgisini verdi.
Abiş, "Dirençli Şehir Kocaeli" hedefiyle çalışmalara başladıklarını ve bunu 14 ayrı eylem planıyla sürdürdüklerini, paydaşlarıyla eş güdümlü faaliyetlerin tamamlanmasıyla şehrin dirençli hale gelmesinin planlandığını ifade etti.
TÜBA Asli Üyesi ve KOSTÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, Türkiye'deki deprem bölgesi haritasının gelişen yapısı olduğuna dikkati çekerek, deprem yönetmeliklerinin de yenilendiğini hatırlattı.
Şili'nin Türkiye'ye benzer yapısının bulunduğundan bahseden Elmas, "Şili'de bize benzer yapı var. Çok deprem oluyor. Sonuçta onlar da binalara perde beton yapma kararına varmışlar. 4 kattan büyük binalara yapılsın ve binalar göçmesin. Hasar görebilir ama insan ölmesin. Ne oldu? Benim de Türkiye için önereceğim şey bu. Süratle binalara 2 doğrultuda perde koymamız lazım. Belirli oranlarda, o da belli zaten. Zor bir şey de değil. Mevcut binalarda perde beton yoksa biz ne yapıyoruz? Zemin etüdüne bakıyoruz, malzeme etüdüne bakıyoruz. Halbuki perde yoksa hiçbirine bakmaya gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.
- "Şehirler büyüdükçe kentsel dönüşüm daha fazla iklim dostu ilkelerle uyumlu hale gelmeli"
TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın da depremlerin şehir ve altyapılara önemli hasarlar veren en yıkıcı afetlerden olduğunu söyledi.
"Kentsel dönüşüm, özellikle deprem bölgelerinde afet risklerini azaltmak ve sürdürülebilirliği arttırmak için önemlidir." diyen Aydın, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerde birçok binanın çöktüğünü, önemli can kayıpları yaşandığını anımsattı.
Aydın, burada çöken yapıların genellikle zayıf inşaat malzemeleri, donatı eksikliği ve yatay sismik kuvvetleri hesaba katmayan tasarım hatalarından kaynaklandığını ifade ederek, "Deprem yönetmeliği 2018'de binalarda depreme dayanıklılık için daha sıkı şartlar getirmiştir. Yapılarla ilgili yönetmelikler yeni inşa edilecek binaların gelecekteki sismik olaylara dayanabilmesini sağlamak için çok önemlidir." diye konuştu.
Kentsel dönüşümün yenilenebilir enerji kaynaklarının kent dokusuna entegre edilmesi için fırsat olduğunu aktaran Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şehirler büyümeye devam ettikçe kentsel dönüşüm giderek daha fazla iklim dostu ilkelerle uyumlu hale gelmelidir. Bu sadece emisyonları azaltmak, enerji verimliliğini teşvik etmek değil aynı zamanda deprem ve iklim değişikliğinin zorluklarına uyum sağlayabilen şehirler tasarlamak anlamına gelir. Enerji, ulaşım ve afet yönetimi için entegre teknoloji sistemlerine sahip, akıllı şehirler yaklaşımının gelecekteki kentsel dönüşüm çabalarının temel taşı olması beklenmektedir. Ancak finansman ve kamuoyu katılımı açısından zorluklar devam etmektedir. Kentsel dönüşüm çabaları sürdürülürken geçmiş depremlerden alınan dersler, kentsel planlamaya yönelik yenilikçi yaklaşımlarla birleştirildiğinde gelecek için daha güvenli ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak mümkündür."
Konuşmaların ardından ilgili bakanlıklardan temsilciler, devlet ve vakıf üniversitelerinden öğretim üyeleri, yerel yönetim temsilcileri, çeşitli mesleki derneklerden ve özel sektörden alanında araştırıcı, uzman ve yöneticiler ile afet yönetimi ve sürdürülebilirlik konusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin de katıldığı oturumlarda "deprem gerçeği, "kentsel dönüşüm ve toplumsal etkileri" ile "sürdürülebilirlik ve uygulamalar" konuları ele alındı.
Çalıştaya katılan konuşmacıların bildirileri, kitap olarak yayımlanarak ilgili kurum ve politika üreticilerle paylaşılacak.