CHP'den Hatay ziyareti CHP'den Hatay ziyareti
HABER MERKEZİ- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki düzenlenen ve afette hayatını kaybedenler nedeniyle saygı duruşu ile başlayan grup toplantısında açıklamalar yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay’da meydana gelen deprem için “Aynı acıları yaşamamak, önlem almak aklın gereğidir. Pazartesi günü akşam iki deprem meydana geldi. Hayatını kaybedenler var, bölgeye gideceğim” dedi. Kılıçdaroğlu, “Derler ya hani kelimeler kifayetsiz kalıyor diye, gerçekten de öyle. İnsan ne dese, nasıl dese bilemiyor. Ben de konuşmamı satır satır yazmaya karar verdim. Konuşmama başlamadan önce sizden ricam alkışın sloganın olmamasıdır. Büyük bir felaket yaşıyoruz. Haberi aldığımda önce hepiniz gibi dehşete düştüm sonra en iyisi hemen depremin olduğu bölgeye gitmek dedim. Aradım başkanlarımızı, kalkın gidiyoruz dedim. Hatay’a vardık. Gördüklerim nasıl anlatılır inanın bilmiyorum, rüyada gibiydik. Gördüğümüz gerçek olamayacak kadar korkunç ve kâbustu. Kadim şehirlerimizde ölümden başka hiçbir şey yoktu. İnsanlar isimleri haykırıyordu sokaklarda; evlat, anne, baba, kardeş isimleri… Gece indiğinde tümüyle tükenmiştik. Buz gibi bir soğuk gerçek bir zifiri karanlık. Yatacak yer arıyoruz kendimize. Dinlenmeye çekildim ama dinlenmek, uyumak mümkün değil. Gözlerimi kapatıyorum o çocuklar, o isimler gitmiyor aklımdan. Halkımızın acısını, torunlarımı düşünüyorum. Duygularım karmakarışıktı. Bu ülkede her şeyi bölüştüler, acılar hariç… Acıları kimse bölüşmeyecek mi diye sordum kendi kendime. Bu ülkede her şeyi bölüştüler, acılar hariç. Acıları hiç kimse bölüşmeyecek mi bu ülkede diye sordum kendi kendime. Yarın torunlarım büyüyecek, Allah ömür verirse soracaklar bana ‘Dede en zor zamanlarda sen neredeydin? Ne yapıyordun? Ne diyeceğim onlara düşünmeye başladım. İşte o an içimde bir şey koptu. Anladım ki ben artık eski ben olamayacağım. O an itibariyle ben aynı Kemal değildim. Kalktım basın müşavirim Ömer’i aramaya koyuldum. Telefon hatları çekmiyor, hiçbir şey çalışmıyor. Araca gittim o da zaten uyumuyordu. Herkeste aynı travma. ‘Haydi Ömer halkımıza seslenmemiz lazım’ dedim. En zor durumda nerede duracağımızı söylemem lazım. Gelecekte torunlarımın soracağı sorulara bu gece benim yanıt vermem lazım dedim. Erdoğan ile siyaset üstü hizalanmayı reddediyorum dedim. Ne kendisi ile ne sarayı ile ne de çeteleriyle hizalanacağım. Ne siyaset üstüne ne siyaset altına ne ölümüne ne dirimine ne de milleti için var olmayan bir devlet yapısıyla hizalanacağım. Milleti için evlatları için var olmayan bir yapıyı yüceltmeyeceğim. Asla ve asla yüceltmeyeceğim. Dayanışacaksam da milletim ile dayanışacağım. Milletimize seslenmek istiyorum ama internet yok. Ömer ile uğraşıyoruz, millet bizi bekliyor. İnternet bağlantısını halletmeye çalışıyoruz. Ne düşünüyorsam amasız, fakatsız, güzellemesiz söyledim. Şimdi yine buradan seslenmek istiyorum. Ey sevgili halkım, yüreği yanan halkım sen daha iyi olmayı hak etmiyor musun? Halkına hep hüzün ören bir ülkede yaşamaya devam mı edeceğiz?” diye konuştu. CHP lideri, “Cumhuriyetimizin bir yüzyılı geçti, ikinci yüzyılımız daha iyi olmasın mı? Halkının derdine koşamayan bir devleti toplamaya, değiştirmeye, iyileştirmeye çalışmayacak mıyız? Bunun zamanı gelmedi mi? Yazımızı öldürdüler ama artık bir baharı yaşatmayalım mı bu çilekeş halkımıza? İktidarı değiştireceğiz orası kolay ama hepimiz biliyoruz ki değişim bir iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Çünkü zihniyeti değiştirmemiz lazım. Değişim iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Zihniyeti değiştirmemiz lazım. Bu ülkeyi enkaz altında bırakan düşünce şeklini kurutmamız lazım. Değerlerimizi yeni baştan örmemiz lazım. Devlete yaklaşımımızı değiştirmemiz gerek” dedi. Rant peşinde koşanların bizi yönettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “İş insanları yasa boşluklarını dolduruyor. Kibir alkışlanıyor, düzen aynen devam ediyor. Büyük küçük herkes rantın peşinde. Biz ne yaptık kendimize böyle? Nedir bu haram sevdası böyle? Elbette önce bu düzeni suçlayacağız. Bu düzeni onlar getirdi. İğneyi kendimize batırmak zorundayız. Siyasete giren anormal şekilde zenginleşiyor. Biz siyasiler de oy kaybederiz diye imar aflarına el kaldırıp, indiriyoruz. Defter tutuyorlarmış, zıvanadan çıktılar. Onlar bambaşka bir evrende yaşıyorlar. Değişmemiz lazım. Düzenin çalışma şeklini kökünden değiştirmemiz lazım. Siyasetin yapılma şeklini değiştirmemiz lazım. Davranışlarımızı değiştirmemiz lazım. Her şeyi temelden değiştirmek zorundayız.” İfadelerini kullandı. SÜNNİ’Sİ, ALEVİ’Sİ VAR. TÜRK’Ü, KÜRT’Ü VAR. DAYANIŞACAKSAM BUNLARLA DAYANIŞACAĞIM Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin 84 milyon canı var. Genci, yaşlısı var. İnançlısı, inançsızı, dindarı, ateisti var. Sünni’si, Alevi’si var. Türk’ü, Kürt’ü var. Dayanışacaksam bunlarla dayanışacağım. Onlar varken, Erdoğan ne Allah aşkına; diye sordum kendi kendime. Siyaset üstü diyerek iğrenç reklamlara imza atan İletişim Başkanlığı ile mi dayanışacağım. Dakika bir İletişim Başkanlığı başlamıştı zaten gayri ahlaki bir sürü çabanın içine girmişti. Sevgili dostlarım, değerli arkadaşlarım, sevgili halkım değişime bu vahşi neoliberal tek adam rejiminden başlayacağız. Ama değişim burada durmayacak. Halkı ilgilendiren her alana sirayet edecek değişim. Ve şafak söktüğünde, ki şafak sökecek; evsiz, barksız, aidiyetsiz kalan kuşlar bu ülkede yuvalarını yeniden bulacaklar. Depremler hep olacak sevgili dostlar, bölgemiz bu, bundan kaçınma şansımız yok. Ama devlet artık depremler karşısında aciz kalmayacak. Bu kâbus bir daha yaşanmasın" dedi. “ARTIK İMAR AFLARINI AĞZIMIZA ALMAYACAĞIZ. PLAN YAPACAĞIZ, O PLANLARA UYACAĞIZ” Kılıçdaroğlu, “Haramdan, düzensizlikten, yalandan, riyadan; siyaset elini çekecek. İkinci yüzyılımızda artık bunlar yaşanmasın. Emin olun kayırma bitecek, suistimal bitecek, açgözlülük bitecek, rant bitecek. Her birimiz elimizi taşın altına koyacağız. Bu coğrafyada yaşayan her birimiz elimizi taşın altına koyacağız. Önce inanacağız, işin kuralı budur. Birbirimize inanacağız, ülkeyi değiştireceğimize, adaleti getireceğimize inanacağız, daha iyisini hak ettiğimize inanacağız. Deprem gecesinden, beri canla başla dayanışma içinde olan onurlu halkımız için inanmak zorundayız. O güzel insanlarla beraber, o güzel insanlar için bu ülkeyi yeniden kuracağız. Bilimle, düşünceyle, teknikle, liyakatle kuracağız. Kural koyacağız, o kuralları asla çiğnetmeyeceğiz. Artık imar aflarını ağzımıza almayacağız. Plan yapacağız, o planlara uyacağız, sadık kalacağız. Kurumlar inşa edeceğiz. Tek adamlar asla ve asla bu coğrafyada bir daha olmayacak. Helal olanı yasal olanla bir edeceğiz. Vallahi de billahi de bu harami düzenini mutlaka ama mutlaka değiştireceğiz. Son olsun dostlarım bu son; yarın çocuklarımız, torunlarımız sorduğunda da ‘bu kâbusu biz bitirdik’ diyelim dostlarım.” Şeklinde konuştu.

Editör: Ahmet Ertüm