İzmir polisi uyuşturucu firarisini tuvalet görünümlü kumandalı bölmede yakaladı İzmir polisi uyuşturucu firarisini tuvalet görünümlü kumandalı bölmede yakaladı

Cengiz Aldemir
N J T E K4Sürdürülebilir kalkınmanın geçekleştirilmesinde önemli rol oynayan kentlerin ortaya çıkmasıyla “Sürdürülebilir Kent” kavramı da hayatımıza girdi. Bu kentler, değişim ve gelişimin devamlılığını sağlamak için, sosyoekonomik çıkarların çevre ve enerji ile ilgili kaygılarla uyumlu hale getirildiği yerleşkeler olarak ortaya çıkıyor. Buna paralel olarak tabii ve kültürel alanların tüm görünür özelliklerini içeren “Peyzaj mimarlığı”, canlı yaşamına ortam sağlayan, doğal yaşam ihtiyaçlarını karşılayan çok önemli bir bilim dalı olarak karşımıza çıkıyor. Peyzaj mimarları, kentlerin ekonomik gelişmede bir merkez oluşturmalarının ötesinde, doğal kaynakların başlıca tüketicilerinin; kirlilik ve atıkların esas üreticileri olduklarını vurguluyor. Doğal ve kültürel kaynaklardan en verimli şekilde yararlanılması gerektiğinin altını çizen peyzaj mimarları, “ekolojik planlama” kavramının, kent planlanmasındaki önemine işaret ediyor. Konuyla ilgili 24 Saat Gazetesi’ne konuşan Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Peyzaj Mimarları Odası (PMO) Bursa Şube Kurucu Başkanı Yüksek Mimar Necla Özkaplan Yörüklü, misyonlarının kentlerde, köylerde, nefes alınan her yerde, doğanın ekosistemini koruma ve güçlendirme olduğunu belirtiyor. Çarpık kentleşme ve yanlış projelere işaret eden Yörüklü, son yıllarda yapılan millet bahçelerine dikkat çekip “Altlarına betondan otoparklar inşa edilen millet bahçeleri, kentlerin hafızasını yok ediyor. Bu ve benzeri çarpık kentleşme projelerine, öncelikle o kentte yaşayan insanlar ‘Dur’ demeli. Bizler peyzaj mimarları olarak tüm gezegenin yeşil dokusunu güçlendirmek için çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Kentlerin daha yaşanılır olabilmesi için bilinçli ve itiraz edebilen yurttaşlara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yörüklü, “Peyzaj mimarları olarak yaşadığımız her yerin yeşil mirasına katkıda bulunuyoruz. Şehirlerimizin doğal güzelliklerini koruma, artırma ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeliyiz. Doğa ile insanın harmonisini kurmak, şehir dokusunu güçlendirmek ve sürdürülebilir yaşam alanları oluşturmak, yaşadığımız kentlerin eşsiz ekosistemine saygı duymak, yeşil altyapı, su yönetimi stratejilerini, biyoçeşitliliğe olan saygın yaklaşımını içselleştirmiş, toplumcu kafaya sahip bir peyzaj mimarı olarak buradan okurlara mesajlarımı yansıtmak isterim” diye konuştu. 
Ekran Alıntısı-15Yeşil alanlar, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya…
Kentlerin estetik ve çevresel zenginliğini şekillendiren, yeşil mirasçılarının ve görünmeyen kahramanlarının peyzaj mimarları olduğunu savunan Yörüklü, tarih boyunca yeşil alanların, parkların ve kamusal mekânları donattıklarını anımsatıp şu açıklamayı yaptı:  
“Zaman içinde yaşanan değişimler, hızlı kentleşme ve plansız büyümeyle, unutulmaz peyzaj mimarlarının izleri, silinmeye başladı. Bir zamanlar çiçek açan parklar, yeşil koridorlar ve nefes aldıran açık ve yeşil alanlar, şimdi beton yığınları ve yapılaşma tarafından istila ediliyor. Unutulan peyzaj mimarları tarafından planlanan yeşil alanlar, plansız büyüme ve kentleşme nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya… Peyzaj mimarlarının tasarladığı anıtsal eserler, şehirler, kültürel ve tarihi mirası temsil ediyor. Park ve bahçeler, kentlerdeki yaşam kalitesini artırmak, doğayla daha fazla etkileşim sağlamak ve sosyal aktiviteleri desteklemek amacıyla tasarlanmış önemli kamusal alanlar.
Hedeflenen 500 millet bahçesinin 190’a yakını tamamlandı. Halen inşaatı devam eden 137 millet bahçesi bulunuyor. Tamamlanan millet bahçeleri, 21 milyon beş yüz bin metrekarelik büyük bir alan. Birçok millet bahçesinin genel teması, altı otopark üstü yeşil alan olarak projelendiriliyor.”
“Olması gerekenler üzerinden raporlar hazırlıyoruz”
“Kentlerin hafıza alanları, ‘Millet bahçesi’ adı altında tamamen izleri siliniyor” eleştirisi yapan Yörüklü, yaşadığı Bursa şehrinden örnekler verip sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Bursa’nın en önemli ve yılların anılarını besleyen Atatürk Stadyumu da bundan nasibini aldı. Altı otopark üstü de yeşil alan. Parkın çevresinde dikilmiş ağaçlar, içindeki alanda dikili bir ağaç bulamazsınız, zira altı otopark. Üstteki çalı türü mevsimlik bitki formundaki bitkiler ve yoğun beton kullanımlı fonksiyonlar. Yani yazın o alanlarda sıcaktan yürüyemezsiniz. Eskisinin izlerini koruyarak büyük bir açık yeşil alan olmasını, yaşadığımız kentlerin hafızalarının korunmasını çok isterdim. Halkın proje süreçlerine katılması ve toplumun isteklerinin de dinlenmesi çok önemlidir. Biz bunu maalesef sağlayamadık, mücadelemiz yetmedi ve sesimiz de duyulmadı, duyulmak istenmedi. 
Plansız yapılaşma ve ekosisteme karşı ilgisizlik, kentlerin doğal zenginliği olan biyoçeşitlilik alanlarını erozyona uğrattı. Ancak sürekli gelişim ve kalkınma isteğiyle oluşturulan projeler, turizm gelişimi odaklı stratejilerdeki betonlaşmalar, ‘ulaştıran ulaşım’ adı altında tarifsiz ağaç kıyımları... Daha projeler açıklanırken, birçok meslek insanı ve meslek odası bir araya gelip alınan kararların getireceği olumsuz sonuçları tartışıyoruz. Olması gerekenler üzerinden raporlar hazırlıyoruz. Bugün Türkiye’nin birçok yerinde olan örnekler gibi Uludağ’ımız da talan ediliyor. Bu projeleri yapılmasını isteyen sektör toplulukları ayrı bir cephe, doğayı korumak ve koruyarak geleceğe taşımak isteyen topluluklar ayrı bir cephe oluyor.”
Images 2023 12 01T001025.539“Yaşanabilir bir kent oluşturmak, toplumun en doğal hakkı”
“Park ve yeşil alanların gittikçe eksiliyor olması, toplumdaki sosyal bağları zayıflatıp kentlerde yaşanabilirlik seviyelerini düşürdü” diyen Yörüklü, bu tür durumların genellikle şehir planlaması, altyapı projeleri veya kentsel dönüşüm gibi büyük ölçekli kamusal projelerle ilişkili olduğuna değindi. Bu projelerin hayata geçirilirken doğal ve çevresel faktörlere duyarlılık gösterilmesi gerektiğini savunan Yörüklü, “Bizler bu durumlarla ilgili süreçlerde, yeşil alanların korunarak ve en az şekilde zarar görmesi ya da yok olmasına ilişkin mesleki önerilerimizle koruma kullanma dengesini oluşturmaya çalışırız. İnsanların güvenli barınma haklarını yeniden tesis etmek ve yaşanabilir bir kent oluşturmak, toplumun en doğal hakkı. Bizler de bu toplumun birer parçasıyız. Bu sorunları çözerken peyzaj mimarlığı yaklaşamlarını hayata geçirin diyoruz” çağrısında bulundu. 
“Aydın, cesur ve öngörülü kent yöneticileri gerekli”
Denetleme sisteminde de çarkların doğru çalışmadığını belirten Yörüklü, eleştirileri ve uyarılarını şöyle dile getirdi: 
“Hemşericilik, yandaşlık, talan zihniyeti, doyumsuz rant ve neoliberal politikalar…. Kentler bu yüzden plansız büyüyor, yaşayan kentli her geçen gün sıkışmış kentlerde nefes almaya çalışıyor. Yeni yaklaşımlar ve yeni bakış açılarını oluşturmamız gerekli. 
Artık sınırsız doğal kaynaklarımız yok. Tüm dünyanın su sorunu var, iklim krizi yaşanıyor, topraklar erozyona uğruyor, yangınlar, besin kaynakları, tarım toprakları azaldı, afetler çoğaldı, yükselen denizler, taşan ya da kuruyan dereler… Artık geçtiğimiz yüzyıl üzerine düşünmemiz ve gelecek için yeni fikirler sunmamız lazım. En önemlisi bu fikirleri uygulayan aydın, cesur ve öngörülü kent yöneticileri gerekli. Tüm bu çabalarımız, doğanın dengesini bulmasına yardımcı olacak temel-taban stratejilerdir ve buna benzer tüm stratejileri her meslek alanında geliştiren uygulamalarla buluşturmamız gerekmektedir. Özetle, peyzaj mimarlığı doğayla, estetikle, insanlarla, tüm habitatla, ekosistemle ve sürekli gelişimle dolu bir tutku ve sevgi kaynağıdır.”

Editör: Ramazan Atabey