Isparta'da 3.9 büyüklüğünde deprem Isparta'da 3.9 büyüklüğünde deprem

Merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük depremin ardından 500 bini aşkın kişi, Türkiye’nin çeşitli illerine göç etti. Yaklaşık 8 bin depremzedenin sığındığı Van’a Malatya Battalgazi’den gelen Hatice T. ve ailesi, ne zaman döneceklerini bilmiyor ama “Nihayetinde gideceğiz çünkü herkesin toprağı başka bir şey” diyor

ZEHRA AKSU / VAN Türkiye, 6 Şubat 2023’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Pazarcık ilçeleri olan iki büyük depremle sarsıldı. 7,7 ve 7,6 şiddetinde meydana gelen depremlerden 11 il etkilendi. Yaşanan depremlerde yaklaşık 49 bin yurttaş hayatını kaybederken 500 bini aşkın yurttaş da bölgeden tahliye edildi. Bölgeden göç eden yurttaşlar, Türkiye’nin çeşitli illerine dağıldı. Van’a gelen depremzede sayısı net olarak bilinmese de yaklaşık 8 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Van’da Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) Yurtları ve birçok otele yerleştirilen depremzedeler, yıkımın büyüklüğü ve devam eden artçı sarsıntılar nedeniyle kentlerine dönemiyor. Van’da bulunan bir otelde kalan Hatice T. ve ailesi de bu depremzedelerden biri. Depremin 4’üncü günü, Van’a gelen Hatice T. ve ailesi, Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki evlerinden sağ çıkmış. Hatice T.’nin eşi bilgisayar teknikeri, 16 yaşında bir kızı var. Hatice T. ve ailesi, “Artık şansımızı zorlamayalım. Sağ kaldık, gidelim buradan” diye düşünüp Van’a gelmeye karar vermiş. Deprem süresince kendisi ve ailesi için çok üzüldüğünü kaydeden Hatice T., “Televizyonu açınca, diğer illeri, enkaz altında kalanları görünce kendi acımdan utandım” diyor. “Her yer ‘mahşer yeri’ gibiydi” Depreme yakalandıkları geceyi “kabus gibi bir geceydi” diye tanımlayan Hatice T., o geceyi gözleri dolarak şöyle anlatıyor: “Aşırı bir sarsıntı ve sallantıyla uyandım. Duvarların sesi hâlâ kulaklarımda. Ev, kafamıza düştü sandım. Sarsılma sürerken kızımın yanına gitmeye çalıştık eşimle ama yürüyemiyorduk. Sağa sola savruluyorduk. Zor olsa da kızımıza ulaştık. Sonra evden dışarı çıkmaya çalıştık ama adım atamadık. Her attığımız adımda apartmanın yıkılmasından, enkaz altında kalmaktan korktuk. Deprem durduğunda, her yer ‘mahşer yeri’ gibiydi. Sesler vardı etrafta. Sağ kalanlar dışarı koşuyordu. Kimse kimseyi tanımıyor sadece koşuşturuyordu. Herkes birbirini çekiştiriyordu. Evimize baktım, diğer binalara çarparak sallanıyordu. Artçıların devam etmesi üzerine geceyi dışarıda geçirdik. Zaten dışarı çıktığımızda, gündüz gibiydi. Herkes dışarıdaydı. Yıkılan binalar vardı. Enkaz altında kalanlar, ‘Beni kurtarın’ diye bağırıyordu. Onları duyuyorduk ama hiçbir şey yapamıyorduk. O gece yürüdüğümüz yollardaki binaların çatırdama sesleri kulaklarımıza geliyordu. Yaklaşık 3 saat yürüdük etrafta. Hava çok soğuk olduğu için evimizin bulunduğu bölgeye geri döndük. Malatya’da hiç yağmadığı kadar kar yağdı. İkinci bir deprem olacağını düşünmedik. O deprem, daha şiddetli oldu. O an ‘Her şey bitti’ dedim. Eşimle kızımla birbirimize sarılıp, ‘Her şey buraya kadar’ dedik. Bu defa durmasını beklemeden binadan dışarı koştuk. Yıkılmayan ama yan yatan binaların önünde durduk. O an, binaların yıkılacağını düşünemiyorduk, altında kalabilirdik.” “Tüm çaresizlikleri yaşadık” “Parayla hiçbir şey yapamadığın, yaptıramadığın bir ortamdı. Taksi bulamıyorsun, bir yere gitmek istesen gidemiyorsun. Tüm çaresizlikleri yaşadık” diyen Hatice T., Van’a gelme kararı vermeleri ve sonrasına ilişkin şunları söylüyor: “Van’a gelmeye nasıl karar verdik bilmiyorum ama bize daha yakın, daha sıcak geldi. Van’a geldik. Otogara indiğimizde AFAD’a yönlendirildik. AFAD bize, ‘İsterseniz yurtlara, isterseniz anlaştığımız otellerde kalabilirsiniz’ denildi. Böylece merkezde bulunan bir otele yerleştik. Aslında burası da deprem bölgesi, ama kaçabileceğimiz bir yer yok. Van’a daha önce gelmedik. İnsanlar çok iyi. Sanki senelerdir tanıyorum bu insanları. Daha önce Van’a gelmediğim için kızıyorum kendime. Ama kırk yıl geçse Van’a geleceğim aklıma gelmezdi. Lise öğrencisi olan kızımın okul naklini yaptırmadık. Çünkü kızımı yanımdan ayırmak istemiyorum hem de her an deprem olur diye korkuyorum.” O gece uyuduklarında çok düzenli bir hayatları, evleri, arabaları, düzenli bir işlerinin olduğunu ve sabah her şeylerini kaybetmiş bir şekilde uyandıklarının altını çizen Hatice T., aradan geçen süreye rağmen geceleri hâlâ iyi uyuyamadığını, ayakkabılarını çıkarmadan ve üzerinde montu ile uyuduğunu belirtiyor. “Sanki yıllardır ayrıyım” Ne zaman dönecekleri, ne yapacaklarının belirsiz olduğunu kaydeden Hatice T., sözlerini şöyle bitiriyor: “Bizim için her şey bitti. Bir çaresizlik var sadece… Sonuç olarak ne olacağını bilemiyoruz. Nihayetinde gideceğiz çünkü herkesin toprağı başka bir şey. Dün fotoğraflara baktığımda evimi, şehrimi ne kadar özlediğimi fark ettim. Sanki yıllardır ayrıyım.” Hatice T., sadece İpekyolu Kaymakamlığı’ndan bin 500 TL’lik bir yardım aldıklarını onun dışında herhangi bir yardım almadıklarını bildiriyor.

Editör: Ahmet Ertüm