Nur Yıldız
Kalıcı yaz saati uygulaması, Türkiye'de sekizinci yılını geride bıraktı.
Türkiye, 1973’ten 2016 yılına dek her ilkbaharda saatleri bir saat ileri, sonbaharda ise bir saat geri alıyordu. 2016 yılında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerji tasarrufu gerekçesiyle yaz saatinin kalıcı hale getirilmesini önerdi.
7 Eylül 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla kalıcı yaz saati uygulaması başladı. İktidarın, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) halka açık olmayan enerji tasarrufu raporu gerekçesiyle uygulamaya koyduğu, ancak bilim insanlarının elektrik tüketimi üzerinde gözlemlenebilir veya ölçülebilir bir etkisi olmadığı yönünde itirazlarının sürdüğü kalıcı saat uygulaması 8 yıldır uygulanırken, Türkiye’nin mevsimlik saat uygulamasını kullanma nedeninin de enerji tasarrufu olması tartışmalara neden oldu.
Saat düzenlemelerinin enerji tasarrufu sağlayıp sağlamadığı tartışmaları sürerken, yaz saati uygulaması ülkenin batısında yaşayanların gün ışığından en az sürede yararlanmasına yol açıyor. Bu durum kalıcı yaz saati uygulamasının insan sağlığı üzerindeki etkilerini de tartışmaya açıyor.
Uzun vadede halk sağlığı üzerinde ciddi etkilere yol açabilir
Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Murat Erkan, kalıcı yaz saati uygulamasının çocuk sağlığı için oluşturduğu dezavantajları 24 Saat’e değerlendirdi.
Yaz saatinin uyku döngüsü, daha genel tabirle biyolojik ritme olan etkilerine değinen Erkan, şunları kaydetti:
“Biyolojik ritim, yani uyku uyanıklık döngüsü ve bu döngü sürecinde organizmada süren hormonal değişiklikler yaşamsal vücut fonksiyonlarımızı etkiler. Bu süreçte ruhsal ve fizyolojik olarak vücut kendini bakıma alır, onarır.
Dolayısıyla sağlıklı bir yaşam için sağlıklı uyku için idealdir. Sağlıklı uyku olmadığında yani biyolojik ritim bozulduğunda vücudumuz bundan olumsuz etkilenir.
Bu etki özellikle eğitim gören fiziksel ve ruhsal gelişim sürecinde olan öğrenciler üzerinde daha belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. Uzun vadede ise bunun halk sağlığı üzerine ciddi etkiler yaratabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda, kalıcı yaz saati uygulaması biyolojik ritmi bozmak suretiyle çocuklar başta olmak üzere insanlarda ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.”
D vitamini yoksunluğu kemik yapısında kalıcı bozukluğa neden oluyor
Sabahları güneş doğmadan karanlıkta okullarına gitmek zorunda kalan çocukların gelişme çağında en çok gereksinim duydukları D vitamininden yoksun kaldığını ifade eden Erkan, şöyle devam etti:
“Bu yoksunluk gelişme çağındaki çocuklarda kas ve iskelet sistemi üzerine olumsuz etki ile, büyüme geriliği, bacaklarda eğrilik başta olmak üzere, genel anlamda ise kemik yapısında kalıcı bozukluğa neden olabilmektedir.
Diğer taraftan huzursuzluk, sinirlilikten depresyona varan psikolojik rahatsızlıklara, dikkat dağınıklığı, unutkanlık, uyku bozukluklarına kadar giden gündelik hayatı olumsuz yönde etkileyen sorunlara, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, DNA hasarına ve buna bağlı kanser dahil olmak üzere pek çok hastalığa neden olabilmektedir.”
Kalıcı yaz saati uygulaması biyolojik saatle uyumlu değil
Mesai ve okul saatlerinde düzenleme yapılması geçici bir çözüm olarak düşülmekle birlikte bu uygulamanın gündelik pratikle örtüşmediği ve zorlukları olduğunun aşikar olduğunu ifade eden Erkan, “Tüm değerlendirmeler dikkate alındığında pek çok alan için söz konusu olduğu gibi, halk sağlığı, eğitim gören öğrencilerin sağlığı açısından da kalıcı yaz saati uygulamasının biyolojik saatle uyumlu olmadığını söylememiz gerekiyor” dedi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak: Güvenlik kaygıları çocuklar için ciddi bir endişe kaynağı
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da, kalıcı yaz saatinin öğrencilerin biyolojik ve psikolojik gelişimleri üzerinde olumsuz ve yıpratıcı etkiler yaratan bir uygulama olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
"Çocukların karanlıkta uyanıp okula gitmek zorunda kalmaları, uyku düzenlerini bozmakta ve biyolojik ritimlerinde aksamalara yol açıyor. Bu durum, okulda dikkat eksikliği, yorgunluk ve öğrenme süreçlerinde zorlanmaları beraberinde getiriyor. Ayrıca, sabahın erken saatlerinde karanlıkta yola çıkmak zorunda kalan çocuklar, kendilerini güvensiz hissediyor ve bu durum kaygı ve korku düzeylerini artıran bir etki yaratıyor. Güvenlik kaygılarının, özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar için ciddi bir endişe kaynağı olduğu dikkate alındığında, uygulamanın çocukların yararına olmadığı çok açık."
"Yeterince uyuyamayan çocukların bağışıklık sistemleri olumsuz etkileniyor"
Mevcut ders saatlerinin öğrencilerin fiziksel ve zihinsel gelişimlerine uygun olmadığını ifade eden Irmak, sabah çok erken başlayan derslerin çocukların yeterince dinlenmeden okula gitmelerine neden olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
"İkili eğitim yapılan okullarda sabahçı öğrenciler karanlıkta okula gitmek zorunda kalırken, öğlenci öğrenciler ise akşam karanlığında evlerine dönüyorlar. Bu durum hem fiziksel güvenlik risklerini artırıyor hem de çocukların öğrenme kapasitelerini olumsuz etkiliyor. Uzun süreli yorgunluk, dikkat eksikliği ve motivasyon kaybı gibi sorunlar, derslerde verimliliği düşürüyor. Ayrıca, yeterince uyuyamayan çocuklar daha sık hastalanıyorlar ve bağışıklık sistemleri olumsuz etkileniyor."
"Eğitim-öğretim saatleri bölgesel ihtiyaçlara göre ayarlanabilir"
Kalıcı yaz saati uygulamasının olumsuz etkilerini azaltmak için mesai ve okul saatlerinde dönemsel değişiklikler yapılabileceğini belirten Irmak, yapılabilecek iyileştirmeler hususunda şunları aktardı:
"Özellikle kış aylarında okul başlangıç saatleri, gün ışığına göre ayarlanabilir. Sabah derslerinin daha geç başlaması, öğrencilerin yeterince uyumasını ve karanlıkta yola çıkmamalarını sağlayabilir. Ancak uzun vadede, kalıcı yaz saati uygulamasından vazgeçilerek doğal saat dilimine (kış saati uygulaması) geri dönülmesi en etkili çözümdür. Ayrıca, yerel koşullara göre esnek mesai düzenlemeleri ve eğitim-öğretim saatlerinin bölgesel ihtiyaçlara göre ayarlanması da yapılabilir."
"Eğitim Sen, öğrenciler lehine düzenleme yapılana dek bu konuyu gündemde tutmayı sürdürecek"
Eğitim Sen'in süregelen kalıcı yaz saati uygulamasının pedagojik ve psikolojik olumsuz etkilerine dikkat çekerek sık sık kamuoyu oluşturmaya çalıştığına değinen Irmak, okul önlerinde veliler ve öğrencilerle birlikte sabahın erken saatlerinde toplanarak karanlıkta okula gitmenin olumsuzluklarını içeren basın açıklamalarını anımsatarak, "Uygulamanın öğrenci ve öğretmenler üzerindeki etkilerini yerelde il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde, Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde sürekli gündeme getiriyoruz. Sendikamız, bu uygulamanın öğrencilerin biyolojik ve psikolojik sağlığı üzerinde yarattığı tahribatı vurgularken, doğal saat dilimine dönülmesi gerektiğini defalarca dile getirdi. Eğitim Sen, okulların başlama saatlerinin öğrencilerin biyolojik saatine uygun olarak düzenlenmesi ve kalıcı yaz saati uygulamasının sonlandırılması taleplerini bu konuda öğrenciler lehine düzenleme yapılana kadar gündemde tutmayı sürdürecek" dedi.