İstanbul Barosu'nda, baro başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında görevlerine son verilmesi talebiyle açılan davaya dair açıklama yaptı.İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, açılan davaya karşı 23 Şubat'ta olağanüstü kurultay yapma kararı aldıklarını duyurdu.

Ankara Valiliği: Kaçak ve sahte gıda ürünü ele geçirildi Ankara Valiliği: Kaçak ve sahte gıda ürünü ele geçirildi

Haklarında dava açılan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri şöyle: Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar.

İstanbul Barosu, Adalet Bakanlığı'nın "soruşturma izni" vermesine ilişkin işlemine iptal davası açtıklarını da duyurdu. İstanbul Barosu'nda konuya ilişkin bir basın açıklaması yapıldı.

Çok sayıda hukukçu ve meslek odası temsilcisinin katıldığı açıklamada söz konusu uygulamanın hukuksuz olduğu vurgulandı. 

Kaboğlu: Hukukun üstünlüğüne ve savunma hakkına yönelik açık bir tehdit

İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, baro yönetimine yönelik müdahaleler ve 23 Şubat’ta düzenlenecek olan demokrasi kurultayı öncesinde önemli açıklamalarda bulundu. Kaboğlu, 20 Ekim 2024’te bu yana İstanbul Barosu’nun hukuk, etik ve meslek onuruna bağlılık temelinde faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade etti.

Kaboğlu, baro yönetimine yönelik açılan davanın, Anayasa’nın 138. ve 2. maddelerine aykırı bir şekilde, demokratik baro yönetimlerine dışarıdan müdahale anlamı taşıdığını söyleyerek, “Bu dava, 20 Ekim 2024 günü yönetimi seçen binlerce avukatın demokratik iradesine bir müdahaledir. Bu durum, hukukun üstünlüğüne ve savunma hakkına yönelik açık bir tehdit oluşturmaktadır” dedi.

Baro yönetimi olarak anayasaya, hukuka ve avukatlık yasasına bağlılık andına sadık kaldıklarını belirten Kaboğlu, “Bugün burada bir araya gelmemizin amacı, demokratik iradenin korunmasını sağlamak ve anayasa dışı işlemler karşısında sessiz kalmayacağımızı göstermek. Türkiye Cumhuriyeti’nde yasama, yürütme ve yargı anayasaya bağlıdır. İstanbul Barosu, anayasa ve hukukun üstünlüğüne yönelik bu müdahalelere boyun eğmeyecek” ifadelerini kullandı. 

23 Şubat’ta düzenlenecek olan demokrasi kurultayına değinen Kaboğlu, bu etkinliğin demokrasi ve hukukun önemini tüm Türkiye’ye ve anayasal organlara hatırlatmayı amaçladığını ifade etti. Kaboğlu, “Bu kurultay, demokrasinin ancak hukukla işleyebileceğini ve inşa edilebileceğini gösterecek. Tüm meslektaşlarımızı ve yurttaşlarımızı 23 Şubat’ta bu anlamlı mücadeleye destek olmaya davet ediyorum” dedi.

TBB Başkanı Sağkan: İstanbul Barosu, dün olduğu gibi bugün de baskılara boyun eğmez, susmaz ve sinmez

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Barosu’na yönelik baskılara karşı birlik ve kararlılık mesajı verdi. Sağkan, Türkiye Barolar Birliği yönetim kurulunun tamamının İstanbul Barosu’na destek için toplandığını ve 23 Şubat’ta düzenlenecek demokrasi kurultayına güçlü bir şekilde katılım sağlayacaklarını belirtti.

Sağkan, konuşmasında geçmişte yaşanan baskılara atıfta bulunarak, “12 Eylül 1980’de İstanbul Barosu’nun kapısına mühür vurulmaya çalışıldı. Bugün o mühür, baromuzun onur nişanı olarak duruyor. Tarih, kimin haklı kimin haksız olduğunu net şekilde ortaya koyar. Aradan 45 yıl geçmesine rağmen yöntemlerin değişmediğini görüyoruz. Ancak İstanbul Barosu, dün olduğu gibi bugün de baskılara boyun eğmez, susmaz ve sinmez” dedi.

Sağkan, yargının baskı aracı olarak kullanılmasını eleştirerek, “Erkin yanında olanlar, muhalif her düşünceyi bastırmak için yargıyı bir araç olarak kullanmaktan çekinmiyor. Ancak biz barolar olarak bu tür girişimlere karşı tüm bileşenlerimizle mücadele etmeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu, baro tarihinde ilk kez bu ölçekte bir müdahaleyle karşı karşıya olduklarını belirterek, bunun yargı eliyle yürütülen bir siyasi strateji olduğunu söyledi.

Önceki dönem İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, baroların Anayasa’nın 135. maddesi ve Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca demokratik ilkelere göre çalışan meslek örgütleri olduğunu vurgulayarak, baroların bağımsızlığına ve demokratik iradeye yapılan müdahalelerin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Saraç, baro başkanları ve yönetimlerinin meşru genel kurullarında seçildiğini hatırlatarak, “Açıklamalara katılmamak mümkün olabilir, ancak bunları değerlendirme ve eleştirme yeri baroların kendi olağan genel kurullarıdır. Yargı eliyle, demokratik yollarla seçilmiş başkan ve yönetimlerin görevden uzaklaştırılması ya da yeniden seçim yapılması istenemez. Bu demokrasiye, baroların bağımsızlığına ve meslektaşlarımızın iradesine aykırıdır” dedi.

Baro gruplarının temsilcileri ve önceki başkan adayları da bir konuşma yaparak birlik mesajı verdi.

Editör: Nur Yıldız