ZONGULDAK (AA) - Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Barış, iş kazalarının altında yatan en önemli nedenin iş güvenliği kültüründeki eksiklikler olduğunu, tehlikeyi bilmeyen kişilerin o tehlikeyle mücadele etme şanslarının bulunmadığını söyledi.

BEUN Zonguldak Meslek Yüksekokulu Madencilik ve Maden Çıkarma Bölümü Başkanı Barış, AA muhabirine, yer altı ocaklarında havalandırma ile gaz ve toz patlamalarına ilişkin çeşitli proje ve yayınlarının bulunduğunu, çalıştığı konuların tamamının iş güvenliğiyle ilgili olduğunu belirtti.

Kütahya'da trafik kazasında 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı Kütahya'da trafik kazasında 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı

Türkiye'de iş güvenliği kültürünün oluşması konusunda eksikliklerin bulunduğuna dikkati çeken Barış, ister yer altında, ister dün Sakarya'nın Hendek ilçesindeki makarna fabrikasında meydana gelen kaza gibi olsun, bu tür iş kazalarında her zaman tartışmaların 'Neden oldu, eksik var mıydı?' minvalinde yürüdüğünü, aslında en büyük eksikliğin iş güvenliği kültürü olduğunu vurguladı.

Barış, kültürün her türlüsündeki gibi iş güvenliği kültürünün de zor oluştuğunu anlatarak, "Bu, toplumun içine işlemesi gereken bir şey. İş güvenliği konusunda kazadan bahsederken 'İş güvenliği uzmanının mı eksikliği vardı, işveren gerekli tedbirleri almadı mı?' deniliyor. Ancak bazı durumlarda bakıyoruz ki teknolojik olarak her imkanımız var, hem çok ilgi gösteren işverenlerimiz var, her türlü tedbiri alıyorlar. İş güvenliği uzmanları işlerini iyi yapıyor ama yine de kazaya engel olamıyoruz. Neden?" diye konuştu.

Çünkü işin içinde sadece yetkililerin değil çalışanların da bulunduğuna işaret eden Barış, "İster teknik eleman olsun, ister işçi. Herkesin aynı bilinçte olması gerekiyor. Ülkemizde ilk başta üzerine düşülmesi gereken konu bu. Şöyle diyelim, tehlikeyi bilmeyen birinin o tehlikeyle mücadele etme şansı yok. Dolayısıyla bu kazaların altında yatan nedenlerin en önemlisi iş güvenliği kültüründeki eksikliğimiz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Organik malzemelerin tozları yanıcı uygun ortamı bulursa aynı zamanda patlayıcı"

Barış, siloların bulunduğu fabrikalarda ya da toz birikmesinin yaşandığı alanlarda toz patlamasının oluşması için bazı etkenlerin bir araya gelmesi gerektiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Esasen çok kolay patlamaz toz da gaz da. Öncelikle yanıcı malzeme olması lazım. Organik malzemelerin tozları belli oranda yanıcı. Onun dışında bazı metallerin tozları yanıcı. Kömür gibi yine organik malzemelerin tozları yanıcı. Sadece yanıcı da değil, uygun ortamı bulursa aynı zamanda patlayıcı. Ortamda tozunuz olacak, oksijen olacak ve bir ateşleme kaynağınız olacak. Onun yanında bu toz durduğu yerde de patlamıyor. Bunun bir de havaya karışması gerekiyor uygun miktarda. Bu dördü varsa toz patlamaz ama harlar. Eğer kapalı bir ortamdaysa tozlar ve bu etkenler, işte silo olabilir bu, yer altı kömür ocağı olabilir, o zaman patlamaya dönüşebilir."

Çok küçük boyutlarındaki tozların yandığı zaman çok hızlı reaksiyon gösterdiğini söyleyen Barış, kapalı alanda tozların yanar yanmaz girdiği reaksiyonla sıcaklığın da arttığını, basınç dengesindeki değişim ve ani artışın da patlamalara yol açabildiğini kaydetti.

Barış, Hendek'teki makarna fabrikasında meydana gelen patlamanın görüntülerini izlediğine işaret ederek, "Nedene ilişkin tam somutluk yok ama benim izlediğim kadarıyla toz patlamasına yakın olabilir patlamanın şekli ve alevlerin yayılışı incelendiğinde. Çünkü zaten makarna fabrikası. Silolar var, değirmenler var. Bu gibi tesislerde değirmenlerin olduğu yerde farklı yapılar da var. Taşıma, aktarma için kullanılan bant konveyör olabilir, depolama gibi bir sürü mekanik sistem var. Motoru olan sistemler var. Bu tür tesislerde oldukça dikkat etmek lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Büyük endüstriyel tesislerde bu tür kazaların geçmişte çok yaşandığını ve hala yaşanmaya devam ettiğini belirten Barış, bu tür tesislerde tüm makinelerin motorlarının alev sızdırmaz özellikte olması ve toz oluşumunun engellenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Barış, özellikle un gibi maddelerde toz oluşumunu engellemede su kullanmanın mümkün olmadığını, oksijensiz ortamda yapılan çalışmaların ise gıdayla ilgili tesislerde uygulanamayacağını anlattı.

- "İş güvenliği açısından ülkemizdeki mevzuatlar çok gelişti"

Hendek'teki olayın nedeninin toz patlaması olduğu varsayıldığında, tesisin bir yerinde mutlaka yeterli oranda toz oluşması gerektiğini söyleyen Barış, şu ifadeleri kullandı:

"Kapalı alan demiştik, silolar var, silo yoksa değirmen var. Dolayısıyla kapalı alanımız var. Toz oluştuğuna göre bunun havaya dağılmış olması lazım. Yeterli miktarda tozun da olduğunu söyleyebiliriz. Oksijen zaten her halükarda var gibi görünüyor. Ateşleme kaynağı kaldı geriye. Ateşleme kaynağı birçok şey olabilir. Bantlar, aktarma organları, araçlar var. Örneğin statik elektrikle olabilir ya da bir sürtünme sonucu olabilir. Bazen de motorların üzerindeki metal aksam ısınıyor, ısıdan olabilir. Bir de açıktan elektrik arkı yaşanmış olabilir ya da belki de birinin ihmaliyle çakmak tarzı bir şey olabilir. Açık alev de olabilir. Onun detaylarına bilirkişi incelediği zaman daha hakim olabiliriz ama anlaşılan bunların tamamının bir araya geldiği görülüyor."

Barış, fabrikalarda yanıcı, patlayıcı malzemelere dayalı patlamaların da yaşanabildiğini ancak özellikle tahıl tozunun ya da unun bulunduğu mekanda bu ihtimali uzak gördüğünü söyledi.

Olayda yaşamını yitiren işçinin ailesine Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileyen Barış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ancak çok daha ciddi boyutta zarar verebilecek patlama olduğu görülüyor zaten. İş güvenliği açısından ülkemizdeki mevzuatlar çok gelişti. Risk analizleri yapılıyor, iş güvenliği uzmanları sürekli sahada, sürekli takipte. Hukuksal sonuçlar da çok ağır olduğu için işverenler de bunu ciddiye alıyor. Makarna fabrikasında da mutlaka bu gereklilikler yerine getirilmiştir ama iş kazası deyince mutlaka atlanan nokta oluyor. İlerleyen süreçte hep birlikte öğreniriz."

Kaynak: aa