Naz Akman

Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ından fazlasını karşılayan Türkiye, bal üretiminde dünya liderliğine sahip. Hayvancılık Genel Müdürlüğü (HAYGEM) tarafından yürütülen Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğünce geliştirilen Türkiye'nin Arıcılık Haritası’na göre; ülkenin 81 ilinde bal üretimi yapılıyor. Çam, çiçek, lavanta, kekik, narenciye gibi 24 çeşit bal üretiminin yapıldığı Türkiye’de coğrafi işaret almış 25 tescilli bal bulunuyor. Bakanlıkça tescil edilen ırklar arasında ise Kafkas ve Anadolu Arısı ırkı yanı sıra Efe, Gökçeada, Trakya, Hatay ve Yığılca Bal Arı Ekotipi yer alıyor. İlgili haritaya göre kovan başına en fazla verim 25,6 kilogramla Adana'da alınıyor. Adana’yı sırasıyla 24,2 kilogramla Çanakkale, 21,3 kilogramla Sivas, 18,8 kilogramla Ordu ve 16,3 kilogramla Aksaray takip ediyor.

Üretim İstatistikleri

TÜİK 2023 Hayvansal Üretim İstatistiklerine göre; bal üretimi bir önceki yıla göre yüzde 2,9 azalarak 114 bin 886 ton olurken, açılan tohum kutusu sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 3,9 oranında azalarak 5 bin 360 adet, yaş ipek kozası üretimi ise bir önceki yıla göre yüzde 14,1 oranında artarak 78 ton olarak gerçekleşmişti.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı Mayıs ayında yaptığı açıklamada ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası'nın 2023 verileri ile güncellendiğini ifade ederek, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75'ine sahip olan Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90'ının da Türkiye'de gerçekleştiğini anımsatmıştı. Yumaklı ilgili açıklamasında “2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu'da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor” bilgisini vermişti.

Arıcılık

Bir ada ırkı olarak Gökçeada arısı

Tescil edilen ırklar arasında bulunan Gökçeada arısı bir ada ırkı olarak dikkat çekiyor. Mayıs 2019’da Tarım ve Orman Bakanlığı Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tescil Komitesi kararı ile Gökçeada arısının (Apis mellifera Anatoliaca) tescil edildiğine ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. Gökçeada arısının en önemli özelliği bal hasadını doğrudan etkileyen rüzgarlı havalarda bile çalışabilmesi. Türkiye’nin en büyük adası olarak bilinen Gökçeada engebeli, volkanik yapısıyla dağlık bir bölge. Ada yıl boyunca kuzeyden poyraz, güneyden lodos alarak yılın büyük bölümünü rüzgârlı geçiriyor. Arıların çiçek ziyaretini olumsuz etkileyen rüzgarlı havalarda çalışan Gökçeada arısı, ana karadan 27 kilometre uzaklıkta bulunan adanın iklim şartlarına uyum sağlamış, rüzgarda uçabiliyor. Bu arı ırkının diğer arılarla etkileşiminin engellemesi için ise adaya dışarıdan arı girişi yasaklanmış durumda. Gökçeada arısı, çiçek-çam balı, yaş polen üretimi ve tüketimi, balın insan sağlığı üzerindeki etkilerini adada 20 yılı aşkın süredir arıcılık yapan Gökhan Küçüközen’den dinledik.

1977 yılında ailesiyle Gökçeada’ya yerleşen Gökhan Küçüközen, 16 yaşında başladığı spor serüvenini kaleci olarak Bandırma Spor, Edremit Spor, Gökçeada Spor gibi üçüncü lige taşıdıktan sonra yaşadığı sakatlık üzerine arıcılığa başlıyor. Eski adı İmroz yani “rüzgârlı ada” anlamına gelen Gökçeada’da 20 yılı aşkın süre içinde ürettiği bal ve polen ile il birinciliği elde eden Küçüközen aynı zamanda adaya yolu düşen herkese arıcılık ve balla ilgili doğru bilinen tüm yanlışları da yorulmadan anlatıyor. Rum köyü Bademli’de kurduğu bal çiftliğinde ziyaret ettiğimiz Küçüközen, diğer misafirlere yaptığı gibi bizlere de çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Organik bal ve polen üretimi ile arıcılığa dair tüm aşamaları çiftliği gezdirerek anlatan Küçüközen, şifa olarak tüketilen baldan en fazla nasıl faydalanılacağına ilişkin de okuyucularımıza önemli ipuçları verdi.

Whatsapp Image 2024 06 21 At 10.24.37

Küçüközen adanın arısını, “Buradaki arı dünyada olmayan bir arı ırkı diyebiliriz. Tamamen adanın özelliklerine göre gelişim göstermiş, koşullara uyum sağlamış bir arı tipinden söz ediyoruz. Gökçeada arısı birkaç yıl önce tescil edildi. Arı adadan dışarı çıkabiliyor ama tekrar gelmesi yasak, çünkü bozuluyor. Bilindiği gibi bu adanın eski adı İmroz, yani rüzgârlı ada. Rüzgarda arıların çalışamadığı söylenir, nitekim başka arı ırklarını getirseniz muhtemelen rüzgar nedeniyle burada yaşayamaz ancak bizim arımız kendisini öyle bir geliştirmiş ki adanın şiddetli rüzgarına rağmen çalışabiliyor. Ben de 20 yıl önce başladığım arıcılık maceramı bal çiftliğini kurarak tescil ettim, organik bal ve polen üretiyorum” sözleriyle anlatmaya başlıyor.

"AYA GİDİP GELİNECEK KADAR MENZİL YAPIYORLAR"

Arılar hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz?

Arıların ömrü 45 gündür. 21 günü içerde, 21 günü dışarda çalışır. Ömrü boyunca yarım çay kaşığı bal getirir. Her kovanda bir ana kraliçe vardır, onun ömrü ise 5-7 yıl arasında değişir. Ana kraliçe sadece arı sütüyle beslenir. Bu nedenle ömrü uzundur. Günde 2-3 bin yumurta yumurtlar. Bal dönemine kuvvetli girerse kovan iki katlı olur, iki katlı kovanda da yaklaşık 80-100 bin arı olur. Bilim insanları bu 80-100 bin arının ne kadar menzil yaptığına yönelik araştırmasında, aya gidip gelinecek kadar bir menzil kaydedildiğini belirtiyor. Bir kovandan bizim yıllık aldığımız balın Türkiye ortalaması 13 kilo ila 15 kilo arasında. Kovanın içindeki arının bal tüketim miktarı ise yıl boyunca 550-650 kilo. Kışın arılar altı ay yaşar, çünkü dışarda efor sarf etmiyor, kovanın içinde bal tüketip ısı salgılıyor. Bu nedenle kışa genç arıyla girmek gerekiyor. Eksi 45 derecede bile kovanın içerisi 18 dereceyi bulur. Arı bu zamanlarda sadece güneşli havada dışarı çıkıp tuvaletini yapıp içeri giriyor. En kurak dönemde bile arı yine yiyeceğini toplayıp gelir, stokçu hayvandır. Arı kovanın içine ne kadar bal getirirse bir o kadar da temiz su tüketmesi lazım. Arıları olumsuz etkileyen en önemli şey, tarımsal ilaçlamadır. Bilinçsiz ilaçlama maalesef arıları öldürüyor. Ayrıca arı bal arısı gelip sizi direkt sokmaz. Kafanıza veya vücudunuza birkaç kez sertçe vurur, ‘gidin’ mesajını vermeye çalışır.  Eğer bu mesajı almazsanız el hareket yaparsanız o zaman elinizi düşman sanabilir, hemen uzaklaşmalıyız. Arı sokacağı zaman öleceğini bilir zaten.

Whatsapp Image 2024 06 21 At 10.24.39

Bugünün Resmi Gazetesi (20 Eylül tarihli Resmi Gazete) Bugünün Resmi Gazetesi (20 Eylül tarihli Resmi Gazete)

Bala dair kamuoyunda doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

Çiçek ve çam balı ikisi de kan yapıcı ve demir eksikliği olanlar için faydalıdır. Burada ürettiğimiz çam balında Çanakkale il genelinde birinciliği, çiçek balında ise ikinciliği elde ettik. Organik sertifikasyonumuzu da aldık. Polen yarışmasında il birincisi olduk. Buranın çam balının tadı Aydın veya Muğla balı gibi acı değildir. Her sertifikasyonun bir yıl ömrü vardır, yani ürettiğiniz balı veya poleni her sene analize gönderirsiniz. Analizde şeker şurubu, arı kekiği, kimyasal antibiyotik, parafinli mumun bulunup bulunmadığına bakılır. Bunların biri olursa organik sertifikaya hak kazanamazsınız.

Çiçek ve çam balı mutlaka kristalize olmalıdır, yani bal donmazsa orada hata vardır. Buna biz halk dilinde şekerlenme deriz. Bal içindeki meyve şekeri ve polenden dolayı donar, özellikle havalar soğumaya başladığında bal da donar. Bu balı doğru teknik ile bir kere eritirseniz bir daha oda sıcaklığında donmaz. Peki bal nasıl eritilir? Balı eritmek için güneşe veya kaynar suya koymamalısınız. Çünkü içindeki tüm değerler ölür. Kaynamış suda eritirsek eğer HMF seviyesi (Hidroksi Metil Furfurol) yükselir bu da kanserojen madde yaratır. HMF balın ısıtılması sırasında glikoz, fruktoz gibi şekerlerin asidik ortamda parçalanmasıyla oluşur, bu da sağlığa zararlıdır. Donmuş balla karşılaştığımızda balı kapalı kutusuyla birlikte içinde su dolu bir tencereye alıyoruz ve ocağın en kısık gözünde ısıtıyoruz. Ara ara kontrol edip eridiğinden emin olunca çıkarıyoruz.

Bir insanın bal tüketim miktarı günlük bir çorba kaşığıdır bunu fazla tükettiğinizde vücut fazla olanı dışarı atar. Sabahları aç karnına şifa olsun diye direkt yenilen bal midede ağırlık yapar, mide balı kolay kolay eritemez ve bu da zamanla kilo yapar. En iyi kullanım şekli yine aç karnına kahvaltıdan yarım saat önce ılık bir bardak su ile tüketmektir. Balı neden aç karnına ve ılık su ile tüketiyoruz çünkü en çabuk kana karışan tek gıda maddesi baldır. Bu şekilde tüketilen bal kabızlığı giderir, mideyi yormaz, kana karışır ve kilo da aldırmaz. Diyare yani ishal durumunda ise buz dolabındaki soğuk suyla bal şerbeti yapıp günde iki kez tüketirseniz rahatsızlığınızı giderir. Çaya, kahveye, sıcak süte bal konmaz. Balı bir şeyin içine koyacaksak eğer mutlaka ılık olmalı. Ayrıca bal teneke veya plastikte de muhafaza edilmez, balın emici özelliği vardır.

Polen

Polenin arıcılıkta da insan sağlığında da ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Nedir bu polen?

Polen, vitamin, protein, mineral ve karbonhidrat kaynağı olan bu nedenle besleyici özelliği yüksek, besin takviyesi olarak tüketilen çiçek tozudur. Tattığınızda damağınızda çiçek ve meyve tatları bırakır. Her ne kadar piyasada raf ömrü uzasın diye kuru olarak satılsa da aslında polenin yaş olması gerekiyor. Polen ısıya tabi tutulmamalıdır, içindeki vitaminler ölür. Bu nedenle dolapta serin koşullarda muhafaza edilmelidir. Bu şekilde bir sene boyunca dolapta bekletebilirsiniz. Arı bunun her iki tanesini yaklaşık 50 çiçeğe konarak kovan içine getirir. Eğer bunu kovanın içine getirmezse ana kraliçe yumurtlamaz. Çünkü yavru ilk çıktığında polen tüketir, polen müthiş bir enerji sağlar. Polende 70’e yakın vitamin bulunur. İçinde insan vücuduna yararlı 22 çeşit aminoasit, 27 çeşit madensel tuz, enzim pigment ve karbonhidrat bulunur. Ayrıca polende demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum ve silisyum elementleri vardır. Polende A, B1, B2, B3, B4, B5, B12, C, D, E, H vitaminleri vardır.

Whatsapp Image 2024 06 21 At 10.24.38

Poleni yine balı tükettiğimiz gibi sabahları aç karnına bir çay kaşığı şeklinde tüketiyoruz. Eğer akşam tüketirsek, enerji verdiği için uykusuzluk yapar. Sabahları ılık su ve bal karışımına bir çay kaşığı ekleyip içebilirsiniz. Bu şekilde kana çok çabuk karışır. Fakat bal ve su karışımı yapmadan direkt yerseniz kana karışım süresi iki saati bulur. Polen dil ve damakla ezilir, çiğnenmez. Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucu polen ve suyla iki sene yaşanabileceğini belirtiyor.

Arıların kovan temizliği için insanların ise bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullandığı propolis nasıl üretiliyor?

Propolis, bitkiler tarafından üretilen arıların da ağaç kabukları ve filizlerden topladığı yapışkan reçine gibi olan bir maddedir. Arı bunu bazı enzimlerle karıştırıp kovanın içine getiriyor, tabi biz bunu çıplak gözle göremiyoruz. Arının Propolisi kovanın içine götürmesinin nedeni antimikrobiyal özellikte olmasıdır, yani kovanı dezenfekte etmek için kullanır. Arının antibiyotiği propolistir, mikroplardan kendini bu şekilde arındırıyor. İnsanlarda propolis tüketimi ise hücre yenilenmesini sağlar, bağışıklık sistemini güçlendirir. Propolis kovanın her yerinden alınmaz, sadece üst katmanından alınır. Bu propolisi alıp soğuk ortamda muhafaza ederek daha sonra toz haline getirip yarım kiloluk çam balının içine karıştırıyoruz. Neden çam balı çünkü meyve şekeri çam balında daha azdır. Propolis baldan hafif olduğu her seferinde balın yüzeyine çıkar, bu nedenle bu karışımı tüketmeden önce kaşıkla karıştırmanız gerekir. Propolisi yine kahvaltıdan iki saat önce bir çay kaşığı şeklinde yutabiliriz. Kanser gibi ciddi rahatsızlıklarda sabah akşam tüketilmesi öneriliyor.

Muhabir: Naz Akman