Haber Merkezi - Sözcü'den İpek Özbey'e konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaklaşan yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda İstanbul'da büyükşehir ve ilçe seçimleri hakkında açıklamalarda bulundu. İstanbul’da ilçe adaylarına kendisinin karar verdiği iddialarına, “Böyle bir şey mümkün mü? Bakınız ben ortak akıl, ortak masa çalışma kültürünü çok yoğun yaşayan ve yaşatan bir insanım” cevabını veren İmamoğlu, partisinin her aday adayı ile iletişim kurduğunu söyledi: 

“Hepsini dinlemeye çalışıyorum. Ve genel merkezle paylaşıyorum. Daha üst düzey kritik bir husus tespit etmişsem bunu Sayın Genel Başkanımla da paylaşıyorum. Ama bu onların sahasıdır, yani Parti Meclisi’nin sahasıdır, MYK'nın sahasıdır ve buradaki en yetkili ve tek yetkili kişi Sayın Genel Başkan’dır. Dolayısıyla kararların alınma mekanizması oradadır. Böyle bir hadsizlik mümkün mü? Ben kendi konumumu biliyorum, partimin içinde yapmam gereken ve ilgilenmem gereken sahaları da biliyorum. Ama bildiğimi esirgemem, anlatırım, sunarım, bana gelmiş bilgi varsa aktarırım. Bu da benim sorumluluğumdur” 

Ceketi çıkarma anını anlattı

"O sıcaklık, o coşku bir anda ceketimi, kravatımı çıkarmamı gerektirdi ve bir simgeye dönüştü” diyerek seçimlerin iptal olması sonrası ceketini çıkarma hareketini anlatan İmamoğlu, "O hareketle halkın coşkusu arttı. Alkış, ıslık, belki de dünya siyasi tarihine geçen bir olay yaşadık. Ondan sonra kravatı çıkartmak ve kolları sıvamak refleksi gelişti” diye konuştu. İmamoğlu, “Toplum bizden kollarımızı sıvamamızı istiyor. Tabii umut ederim bir daha ceketi aynı sebeple çıkarıp kolları sıvamak zorunda kalmayız ülkemizde” dedi 

Toplum Çalışmaları Enstitüsü: Toplumun en güvenmediği kurumlar siyasi partiler Toplum Çalışmaları Enstitüsü: Toplumun en güvenmediği kurumlar siyasi partiler

16 milyonun verdiği sorumluluğu hatırlattı

Yönetim sırasında karşılaşılan engellemelere dair eleştirilerde bulunan İmamoğlu, "İcat olunmamış müdahalelerle karşılaştık. Elimizden mülkümüz alındı, yetkimiz alındı. Paramız verilmedi ya da paramıza el konuldu; olmayacak işler yaşadık. Şimdi bunlara karşı direnç göstermek, hak yemeyen bir insan olarak hakkını da yedirmeme derinliğini, felsefesini toplumun önünde sergilemek gerekmiyor mu? Adı ister Sayın Cumhurbaşkanı, ister bir başkası olsun haksızlık yapıyorsa hukuki çerçevede ona cevabını vermek, bundan geri durmamak gerekiyordu. Yani şunu yapamazdım: Susalım, konuşmayalım, eyvallah diyelim. Ben 16 milyon insanın büyük bir çabasıyla seçildim ve o ikinci tura giderek beni seçen insanlar büyük bir sorumluluk da yükledi. Bu büyük oranda şehirle ilgiliydi, elbette her konuya müdahil değilim. Ama şehri de ucundan ya da köşesinden ilgilendiren bir hususta haksızlık varsa bunun karşısında dik duracaksın dedi bana. Ben de bunu yaptım" şeklinde konuştu. 

30 yıllık dosyalara bakıyorlar 

İmamoğlu, “Geçen seçimde göğüslediğiniz güçlükleri, yasal problemleri yine karşınıza çıkarırlar mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: 

“Yaşamayacağımızı düşünmek hayalcilik olur. Elbette yaşamak mümkün. İnşallah yaşamayız. Keşke yaşamasak. Ama ne yazık ki bunun emarelerini yakın zamanda gördük. Hakkımızda yapılan soruşturmalar, teftişler, İstanbul'u bırakın 8-9 yıllık Beylikdüzü hikayelerine dönmeler, benim ailemin 30 küsur yıllık şantiye dosyalarına bakacak kadar teftiş yapan insanlar hadlerini aştılar. Ismarlama müfettişler gördük. Hakkımızda verilen mahkeme kararı, bir hâkimin dirençli ve adaletli duruşuna dönük hemen bir atama yaparak onun bir karar almasını sağlamak... Bütün bunlar bize gösteriyor ki boş durmayacaklar. Umarım yapmazlar. Çünkü halk nasıl 6 Mayıs'tan sonra nasıl bir demokrasi tokadı attıysa daha büyüğünü 31 Mart seçimlerinde yaparlar.”

Editör: Haber Merkezi