“Beyazlık ışığın olağan rengidir” diyen bilgin Isaac Newton 1643-1727 yılları arasında yaşamıştır. Ünlü kişi beyaz renginin tarih boyunca varlığını bu sözlerle tanımlamıştır.
Yeryüzünü karanlık ve ay...
“Beyazlık ışığın olağan rengidir” diyen bilgin Isaac Newton 1643-1727 yılları arasında yaşamıştır. Ünlü kişi beyaz renginin tarih boyunca varlığını bu sözlerle tanımlamıştır.
Yeryüzünü karanlık ve aydınlık olarak algılayan Antik kültürlerde Yunanlar beyazı, karanlıktan aydınlığa çıkışın simgesi olarak kabul etmişlerdir. Böylelikle beyaz renk en temel renklerden biri olmuştur.
Masumiyetin ve saflığın rengi beyaz, Romalılar zamanında evliliğin sembolü olmuştur. Yine Antik çağda ailenin gücünü göstermek için gelinlerin beyaz bir elbise giyip saçlarını da beyaza boyattıkları bilinmektedir.
19. yüzyılda Napolyon’un beyazı imparatorluk rengi olarak ilan etmesinden sonra soylu aileler tüm giysilerinin beyaz renkte olmasının yanı sıra gelinliklerinde beyaz olmalarına özen göstermişlerdir. Hatta beyaz gelinlik üzerine beyaz duvak takmak da moda olmuştur.
1840 yılında Napolyon’un kuzeni Konsort Prensi Albert ile evlenen kraliçe Victoria düğününde beyaz gelinlik giyerek yüksek sosyeteye beyaz rengi taşımıştır.
1849 yılında ünlü kadın dergisi Godey’s Magazine and Lady’s Book gelinler için en uygun rengin beyaz olduğunu ve beyaz gelinliğin saflığın, masumiyetin, genç kızlığın ve saflığının bir göstergesi olduğunu haber yapınca beyaz renk dünyanın pek çok yerinde aranan ve kullanılan bir renk olmuştur. Hatta 1898 yılında Abdülhamid’in kızı Naime Sultan, Kemalettin Paşa ile evlenirken, Avrupa’da bir düğünde gördüğü beyaz gelinlikten ilham alarak kendisi de beyaz gelinlikle evlenmiştir. Böylelikle beyaz gelinlik Osmanlı’da moda olmuştur.
Kraliçe 1. Elizabeth beyaz rengin kurbanı olmuş bir kraliçedir. Gerçekte çok güzel ve güçlü bir kadın olan 1. Elizabeth geçirdiği çiçek hastalığından sonra yüzünde meydana eğelen pürüzler güzel kraliçenin birtakım yüz kremlerini kullanmak zorunda bırakmıştı. Saray doktorlarının tavsiyesi üzerine pürüzsüz ve parlak bir yüz güzelliğine kavuşmak isteyen kraliçe sarayın sağlık ekiplerinin yaptıkları zehirli üstübeç tozu ve sirke ile oluşturdukları fondöteni yüzündeki çukur ve çizikleri örtmesi kraliçeyi fazlası ile sevindirmiştir.
Dönemin zengin kadınları da yüzlerinin daha beyaz ve parlak olması için zehirli bu fondöteni kullanmaya başlamışlardır. Bazı fırsatçılar mevmen tozunu da bu amaçla imal edip piyasaya sürmüşlerdir.
Kraliçe Elizabeth hayatı boyunca kullandığı bu zehirli fondötenin zararlarını daha sonra görmeye başlamıştır.
Güzelliği uğruna hayatının son yıllarını büyük bunalımlar ve sıkıntılarla geçiren kraliçenin bu kez de saçları dökülmeye başlamıştır. Ne yaptıysa bu dökülmeye mâni olamamış sonunda peruk kullanmak zorunda kalmıştır. Elit tabakaya mensup kadınlar da kraliçeyi taklit ederek peruk kullanmaya başlamışlardır. Peruk o kadar moda olmuştur ki erkekler de bu takma saçlardan yapılan perukları kullanmaya başlamışlardır. Nitekim beyaz perdede izlediğim tarihi konulu kostümlü filmlerde bu alışkanlık bariz şekilde görülmektedir.
Kraliçe saçlarından sonra iştahsızlık nedeniyle aşırı derece de zayıflamış, fiziksel sorunlar yaşayıp bitkin düşmüştür.
1.Elizabeth yıllarca kullandığı üstübeç-sirke karşımı fondöten yerine kurşun bazlı beyaz fondötenler kullanmaya başlamışsa da bu güzellik kremi kraliçenin hafıza kaybına, kusma, böbrek yetmezliğine ve kurşun zehirlenmesine bağlı ölümle yüz yüze gelmiştir. Nitekim güzelleşeyim derken Kraliçe Elizabeth canından olmuştur.
1.Elizabeth gibi güzelleşeyim derken hayattan kopan pek çok kadınlara bir örnek de İrlandalı sosyetik güzel Maria Ganning’i de örnek göstermeliyiz. 19 yaşındaki Maria da kurşun bazlı beyaz karışımlı kremi kullanınca yüzünde derin yaralar çıkmış insanlardan kaçıp yarı karanlık bir odada yaşamak zorunda kalmıştır. 27 yaşında ölmüştür.
600 yılından bu yana süre gelen bir alışkanlığa bakacak olursak Japonya’da geyşaların yüzlerini beyaza boyadıklarını görmekteyiz. Mum ışığında gelen misafirlerini eğlendirmek ve de onlara eşlik etmek için yüzlerini beyaza boyamak zorunda kalmalarının nedeni daha özgür ve daha seksi görünmek içindi.