Haber Merkezi - Türkiye’de gazetecilerin yüzde 40,6’sının asgari ücret ve altında geliri olduğu, yüzde 79’unun 20 bin Türk lirasına kadar maaş aldığı ortaya çıktı. Buna karşılık gazetecilerin yüzde 57’sinin yasal çalışma süresinin üzerinde çalıştırıldığı, yüzde 17’sinin ise 13 saat ve üzerinde mesai yaptığı tespit edildi. Gazeteciler Cemiyeti, bu ağır koşullara rağmen bir medya kuruluşunda çalıştığını belirten gazetecilerin yüzde 11’inin sigortasının Basın İş Kanunu çerçevesinde yapılmadığını bildirdi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin “Bugün, Çalışan Gazeteciler Günü’nde meslektaşlarımız hem çalışma şartları hem ifade özgürlüğü anlamında Orta Çağ hukukuna mahkûm edilmiş durumdadır. Şartlar öyle ağır ki bu ortamda mesleğini onuruyla sürdürmeye çalışan her bir gazeteci insanüstü güçlerle donatılmış birer kahramandan farksızdır” dedi. 

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada gazeteciler arasında yürüttükleri araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi Projesi kapsamında yapılan yılın en kapsamlı alan araştırması olarak bilinen Mesleki Memnuniyet Araştırmasının ilk sonuçlarına göre gazeteciler kölelik şartları altında çalışıyor, hukuki güvenceden ve gelecek umudundan yoksun, tehdit, şiddet ve sansür sarmalında, cezalandırılma ya da işsiz kalma endişesi yaşayarak mesleğini sürdürmeye çalışıyor. Bilgin’in açıklaması şöyle:

“10 Ocak çalışma şartlarımızı belirleyen, ekonomik haklarımızı düzenleyen kanunun, eski adıyla 212 olarak bilinen Basın İş Kanunu’nun yürürlüğe girişinin yıl dönümüdür. Bu kanun ülkemizde ilk kez gazetecilerin haklarını, mesleğin kamusal yönünü de dikkate alarak düzenlemiştir. Bu kanun 63 yıldır yürürlükte ama uygulanmıyor. 

Çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve yasal güvenceye alınmasının yıl dönümü gazetecinin bayramıydı. Çünkü yasa demek güvence demekti. Şimdi ne Anayasa ne de onun uygulanması için en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin kararları dikkate alınıyor. Her alanda hukuk tanımazlık var ama gazetecilikte çağ dışı bir hukuka tabiyiz. Böyle bir gün kimin bayramı olabilir? Elbette gazetecilerin değil. 

Basın ve ifade özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında en sonlarda, 165’inci sırada yer alıyoruz. Yargıçların keyfi kararlarla tutuklama çıkarması olağan karşılanıyor, meslektaşlarımızın terörle bile yargılansalar aylarca tutuklu kaldıktan sonra ilk mahkemede delil yetersizliği ile serbest kalması sıradanlaştı. Uzun tutukluluk adeta yeni cezalandırma yöntemi oldu. Sansür yasası ile gazeteciler haber vermeye bile korkar hale getiriliyor. 

Bir dönem meslektaşlarımız için bayram olan 10 Ocak’lar artık matem gününe dönüşmüş durumdadır. Bu özel güne anlamını veren Basın İş Yasası uyarınca sigortası yapılmayan, yasal çalışma süresinin üzerinde, günde 13 saatten fazla çalışmaya zorlanan buna karşılık asgari ücret ve altında maaş alan binlerce gazeteci kaygıyla yaşıyor. İş güvencesi yok, insanca maaş yok, yasal mesai yok, sendika hakkı yok, özgürce haber yazabilmek yok… Peki ne var? Her gün tehdit var, saldırıya uğrama tehlikesi var, otosansürün ağırlığı var, mahkeme var, sansür yasası var, üç kuruşa köle gibi çalışmak var, sigortası bile yapılmadan işinden olmak var… Yıllardır uyarıyoruz, maalesef bugün en dip noktadayız. Gazeteciler bu yaşam ve çalışma şartlarından kurtulmadan hiçbir gündem gerçeği yansıtamaz. Bu şartlar altında bile bugün hala nitelikli ve doğru haber alabiliyorsak onurlu gazetecilerin her gün bu şartlara direnerek mesleklerine bağlılıkta ısrar etmesi sonucundadır.”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları'ndan 'kayyım' çağrısı DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları'ndan 'kayyım' çağrısı

Araştırma bulguları

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, 2023 Mesleki Memnuniyet Araştırmasının ön bulgularını şöyle paylaştı:

“Gazeteciler Cemiyeti’nin yıllık mesleki memnuniyet araştırmasına katılan 350’den fazla gazeteci fazla mesai, ücretler, sigortalılık durumlarını bildirdi. Araştırmamıza göre gazetecilerin yüzde 79’unun maaşı 20 bin Türk lirası sınırına kadardır. Yüzde 57’si yasal çalışma süresi olan 8 saatin üzerinde mesai yapmaktadır, yüzde 17’si ise günde 13 saat ve üzerinde çalıştığını belirtiyor. Bu kadar yüksek saatlerle çalışan gazetecilerin çoğunun fazla mesai ücreti almadığını da görüyoruz. Gazetecilerin yüzde 40’tan fazlası asgari ücret ve altında maaş almaktadır. Bu kadar az maaşla ve köle gibi çalışan gazeteciler bugüne adını veren Basın İş Kanunu ile sigortalanıyorlar mı dersiniz? Araştırmaya katılan her 10 gazeteciden biri, medya şirketinde çalışmasına karşın basın sigortasının yapılmadığını bildirmiştir. Daha da vahimi gazetecilerin çoğu yüksek ücret yerine en çok iş güvencesini tercih ettiğini belirtmektedir. Bu tablo altında nitelikli ve bağımsız habercilik beklemek imkansızdır. Yine de meslektaşlarımız, gazeteciliğe olan derin inanç ve bağlılıkla mesleklerini sürdürmeye çalışmaktadır. Tüm gazetecileri bu en karanlık günümüzden kurtulabilmek için örgütlenmeye, bir arada olmaya, dayanışmamızı büyütmeye çağırıyorum.”

Bilgin: Filistin'deki meslektaşlarımız özel suikastlarla öldürülüyor

Gazze’de sivillerin öldürülmesi ve gazetecilerin hedef alınmasına da vurgu yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, “Türkiye’de gazeteciler nefes alabilmek için uğraşırken bir yandan da Filistinli meslektaşları için acı çekiyor” dedi. Bilgin şunları belirtti: 

“7 Ekim’de Hamas saldırılarıyla başlayan süreçte İsrail’in Gazze’nin kuzeyi başta olmak üzere tüm bölgede uyguladığı barbarlık sonucu Filistinlilerin ölümü vicdana sahip her insanın yüreğini dağlıyor. Bu saldırganlıkta pek çok meslektaşımız da hayatını kaybetti. Filistin Gazeteciler Sendikası’na göre Gazze’de başlayan savaşta öldürülen gazeteci sayısı 100’ü aştı. Üyesi bulunduğumuz Uluslararası Gazeteciler Federasyonu da en az 85 gazetecinin öldürüldüğünü teyit ediyor. Ancak durum artık farklı bir boyut almaya başlamıştır. İsrail artık gazetecileri özel hedef seçerek öldürülüyor. Dünyanın gözü önünde sivil katliamı sürerken gazeteciler açıkça tüm kural ve yasaları ihlal eden bir devletin özel suikastlarıyla hayattan koparılıyor. İsrail yöneticilerini uyarıyorum. Savaş halinde bile gazetecileri korumakla yükümlü olduklarını ve meslektaşlarımıza yönelik hedef gözeterek yapılan saldırıların savaş suçu olduğunu hatırlatıyorum. İsrail başbakanı ve bu saldırılarda görev alanlar birgün mutlaka uluslararası adalet önünde hesap vereceklerdir.

Gerçeğin mutlaka gün yüzüne çıktığını görmezden gelen bütün iktidarlar gerçeğin düşmanıdır. Kimi haberi yasaklar, gazeteciyi hapseder ya da karanlık elleri tetikçi olarak kullanır, kimi de bugün İsrail’in yaptığı gibi maalesef gazetecileri öldürür. Büyük bir insanlık suçu işlenen Gazze’de İsrail’in sivilleri ve gazetecileri hedef almasını en sert biçimde kınıyoruz. Dünya basın özgürlüğü mücadelesinde tüm meslektaşlarımızın hakları için çaba harcayacağımızı, İsrail saldırganlığına karşı Filistin’deki gazetecilerin yanında olmayı sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Tüm dostlarımıza ‘Filistinli meslektaşlarımızı unutmayın’ diye sesleniyoruz.”

“Yurtta ve dünyada barış için ilkelerimizi yaşatacağız"

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, Çalışan Gazeteciler Günü olan 10 Ocak’ın aynı zamanda Cemiyetin kuruluş yıl dönümü olduğunu da hatırlatarak şunları vurguladı:

“Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ve 78’inci kuruluş yıl dönümümüzde karşı karşıya kaldığımız engeller ve sorunlar ne kadar büyük olursa olsun Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda, yurdumuzun her yöresinden her bir bireyi için gazeteciliği onurla sürdürmeye devam edeceğiz. Dileğimiz Türkiye’nin daha aydınlık günlere kavuşması, ifade özgürlüğünün ve insan haklarının gelişmesidir. Türkiye’deki kutuplaşmalardan toplum olarak gördüğümüz büyük zararın önlenmesi için, barış ve kardeşliğin güçlü biçimde sağlanması için atılan adımlarda üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırız. Bu çerçevede 10 Ocak 2024 saat 11.00’de Gazeteciler Cemiyeti olarak Anıtkabir’de Ata’nın manevi huzurunda olacağız. Tüm üyelerimizi bekliyoruz.”

Editör: Haber Merkezi