Fidan ve Gerapetritis’ten ortak mesaj: Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni dönem Fidan ve Gerapetritis’ten ortak mesaj: Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni dönem
Haber Merkezi - Erdoğan, New York'ta düzenlenecek BM 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere ABD'ye hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde yaptığı açıklamada, "Avrupa Birliği'nin Türkiye'den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz" demişti. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:  "Yüzde 3,9 oranında büyüme kaydederek büyüme performansımızı kesintisiz 12 çeyreğe çıkardık. İhracatta da yılın ilk 8 ayında 165 milyar doları, yıllık bazda 253.5 milyar doları yakaladık. Gizli açık kısıtlamalara rağmen savunma sanayi alanında küresel bir oyuncu haline geldik. 2023'ün ilk yarısında savunma ihracatımız 2 milyar 400 milyon dolara ulaştı. Önümüzdeki dönemde bu ivmeyi yukarıya çıkaracağız. 260 dış temsilcilikle dünyanın en geniş diplomasi alanına sahip ilk 5 ülkesi arasındayız. Bölgesel ve küresel krizlerde üstlendiğimiz kritik rollerle arabuluculuk alanındaki konumumuzu pekiştirdik. Rusya-Ukrayna savaşının adil bir barışla sonuçlanmasına yönelik arabuluculuk, kolaylaştırıcılık çabalarımız sürüyor. BM iş birliği için de hayata geçirdiğimiz Karadeniz girişimi, 33 milyon ton tahılın boğazlardan sevkiyatını sağlayarak gıda krizinin kötüleşmesine engel olduk. Esir takasları ve İstanbul süreciyle savaş ortamında bile tarafları bir araya getirmeyi başardık. Rusya-Ukrayna arasında adil ve kalıcı bir barışın tesisi için diyalog ve diplomasiye öncelik vermeyi sürdüreceğiz. Bizim amacımız dostlarımızın sayısını mümkün olduğunca çoğaltmaktır. Karşılıklı diyalogla ilk etapta çözümsüz görünen birçok meselenin üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz. Körfezden batı dünyasına pek çok bölge ile bunu başardık. Kazan kazan anlayışı içinde ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Çok kısa sürede çok büyük mesafeler aldık ve bunu ilerletmekte kararlıyız. AB'den de hamle vurgusu İçinde bulunduğumuz kritik dönemde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin yeniden canlandırılması için bir fırsat penceresi açıldığını görüyoruz. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinin canlandırılmasının önemini vurgulamaya devam ediyoruz. Şüphesiz tek başına bizim istememiz yeterli değildir. Bu gayretlerimizin hedefine ulaşmasında Avrupa Birliği'nin tavrı da belirleyici olacaktır. ABD ile olan işbirliğimizin gelişmesinden memnuniyet duyuyoruz. Sayın Biden'la yaptığımız görüşmelerde tıkanıklıkların önemli bir kısmını aştık. Pozitif günden çerçevesinde temaslarımızı arttırma kararı aldık. Her iki ülke içinde tehdit kaynağı olan terör konusunda iş birliğimizi güçlendireceğiz. "Terörle mücadele sürecek" Bölgemizde yaşanan her gelişme, iyi terörist-kötü terörist ayrımının ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor. Her zaman söylediğimiz gibi terörist ile müzakere olmaz; dostluk, ortaklık kurulmaz. Terörle ancak mücadele olur. DEAŞ'tan PKK ve FETÖ'ye kadar insanımızın canına, devletimizin bekasına ve demokrasimize kast eden tüm yapılarla mücadelemizi sürdüreceğiz. "Uluslararası dayanışma artmalı" Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden biriyiz. Suriyeli sığınmacıların güvenli, gönüllü dönüşlerini teşvik ediyoruz. Şimdilik 600 bine yaklaşan geri dönen sayısını şu an yapımı süren kalıcı konutların yapımının tamamlanmasıyla 1 milyon kişi daha eklenecektir. Ancak bu alanlarda ülkelerin münferit çabalarının yeterli olmadığını, uluslararası dayanışmanın artırılması gerektiğini görüyoruz. Küresel güç rekabetinin uluslararası sisteme verdiği zarardan endişe duyuyoruz. Kurallara dayalı ve adil bir uluslararası düzeni savunuyoruz. Bu bağlamda güvenlik konseyi başta olmak üzere BM ve diğer uluslararası kuruluşların günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde reforma tabi tutulması gerektiği kanaatindeyiz. "İslam düşmanlığı tehdide dönüşüyor" BM Genel Sekreteri de geçtiğimiz günlerde bu noktaya değinerek İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen çok taraflı kurumların bugünün dünyasını yansıtmadığını belirtti. Özellikle BM Güvenlik Konseyi'nde daha fazla temsilin olması gerektiğine dikkati çekti. Bu görüş bizim uzun zamandır dile getirdiğimiz "Dünya beşten büyüktür" tespitimizi teyit ediyor. Son olarak dikkatinizi çekmek istediğim husus, İslam dünyası düşmanlığın, dine yönelik saldırıların geldiği vahim noktadır. Irkçılık, yabancı karşıtlığı ve bu temelde işlenen ancak kimi ülkelerde ifade özgürlüğü öne sürülerek müsamaha gösterilen nefret suçları, hepimiz için büyük bir tehdide dönüşmektedir. Daha fazla vakit kaybetmeden bu konuda harekete geçilmesi gerekiyor. Diğer türlü kışkırtmalar çoğaldıkça farklı inanç grupları arasında üzüntü verici olayların yaşanma ihtimali de artmaktadır..."