Genel

Engellilerin, çalışma hayatındaki mücadelesi…

İşverenlerin engelli birey çalıştırma zorunluluğuna karşın yeterince istihdam edilmiyorlar. İşe girişlerde zorlanıyor, engelleniyor, iş yaşamlarında fiziksel, ekonomik ve sosyal zorbalığa maruz kalıyorlar.

Abone Ol

Serra Taylan

Hayata 1-0 geriden başladığı düşünülen engelliler, birçok zorlukla mücadele ediyorlar. Toplumsal yaşama uyum sağlamaya çalışan engelli bireyler, özellikle iş yaşamlarında fiziksel, ekonomik ve sosyal zorbalığa uğruyor. Engellilerin karşılaştığı en üzücü durumlardan biri de, engelleri nedeniyle sosyal ve psikolojik zorbalıklara maruz bırakılmaları. Aslında hepsinin en büyük isteği “normal” kabul edilmek…

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptığı düzenlemeyle, elli veya daha fazla işçi çalıştırılan özel sektör işyerleri, toplam işçi sayılarının yüzde 3’ü, kamu işyerlerinde ise yüzde 4’ü oranında engelliyi çalıştırmakla yükümlü. Ancak ne yazık ki birçok işyerinde bu kural uygulanmıyor. Uygulanan yerlerde ise engelli bireyler, çeşitli psikolojik baskı görüyorlar. Oysa engelli bireyler, fiziksel engellerine rağmen çalışıp çok iyi şeyler yapabileceklerini göstermek istiyorlar. 

Elazığ’da, 9. Köy’e konuşan Engelsiz Sosyal Yaşam ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mert Erol Turmuş, doğuştan engelli Seyfullah Kaya ve tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan Mesut Al, özellikle iş yaşamlarında maruz kaldıkları sorunları dile getirdiler…

“İnsanın insana engel olduğu bir dünyada engellilerin ‘Biz de varız’ mücadelesi”

2023 yılında Elazığ’da kurulan Şehrul Aziz Elaziz Sesimi Duyan Var Mı Engelsiz Sosyal Yaşam ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mert Erol Turmuş, engelli bireylerin sosyal ve iş yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları dile getirip bu konuda farkındalık oluşturmanın önemine dikkat çekti. Engellilerin özellikle iş yerinde psikolojik zorbalığa maruz kaldıklarına işaret eden Turmuş, konuyla ilgili olarak mücadele edeceklerini belirtip şu açıklamayı yaptı:

“Herkes, bir engelli adayıdır. Bugün sağlıklı olsak bile yarının ne getireceğini bilemeyiz. Biz dernek olarak üyelerimizin sosyal ve psikolojik olarak ihtiyaç duydukları destekleri vermeye çalışıyoruz. Ne yazık ki engelli kardeşlerimiz her şeyden önce ‘Biz de varız’ mücadelesindeler. Birçoğu, ailelerinin destekleriyle ya da aldıkları engelli parası ile geçinmeye çalışıyorlar. Ancak engelli olmalarına rağmen çalışabilecek durumda olan kardeşlerimiz de var. Bu kardeşlerimize imkân sağlanması gerekiyor. Evet, kanunen engelli birey çalıştırma zorunluluğu var. Ama bu zorunluluğu yerine getiren işletme sayısı çok az. Velev ki yerine getiriyor; engelli kardeşlerimizin iş ortamında rahat olmalarını sağlayamıyorlar. Her şey anlayışta, farkındalıkta bitiyor. Bu konuda özellikle denetimlerin büyük bir ciddiyetle yapılmasını istiyoruz. Engelliler yeterince istihdam edilmiyor. Bizim dernek olarak da üyelerimiz için başvurularda bulunduğumuz yerler var. Başvurularda soru ve mülakatlara giriyorlar. Bu engelli kardeşlerimizin cevaplayamayacağı, belki hiç bilemeyecekleri sorular soruluyor. Zaten hayatlarını olabildiğince zor yaşayan bu kardeşlerimiz işe girseler bile mobbinge maruz bırakılıyorlar. Oysa engelli bireylerin topluma kazandırılması, ‘Bizden’ biri olmayı hissetmeleri her şeyden önce sevgiyle ve saygıyla mümkündür. Biz, her şeyden önce ‘öteki’ olmamak istiyoruz. Engelliler için daha çok saygı, daha çok iş imkânı sağlanmasını istiyoruz. Fiziksel engellere, toplumsal engeller eklenmesin. İnsanın insana engel olduğu bir dünyada varlık savaşı veren engellilerimizin daha çok desteklenmesini istiyoruz.”

“Küçümsenmeden, acınmadan çalışarak emeğimin karşılığını almak istiyorum”

Doğuştan gelen engeliyle hayata tutunmaya çalışan, fizik tedaviyle hareket zorluğunu yenen Seyfullah Kaya, konuşma zorluğu çekiyor ve çalışmak istiyor. Daha önce özel sektörde devletin şart koşması nedeniyle işe girdiğini söyleyen Kaya, şunları anlattı:

“Ben çoğu insanın küçümsediği, bir kısmının da acıdığı engelli bir bireyim. Doğum esnasında susuz kalmışım. Küçükken yürüyemiyordum. Fizik tedavi aldım yıllar boyunca. Şimdi yürüyorum. Ailemle yaşıyorum. Babamın emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Babamın emekli diye engelli maaşı vermediler. İş arıyorum bulamıyorum. Engelli olduğum için iş vermiyorlar. Daha önce özel sektörde işe girdim. Engelim yüzünden çalışmama da engel oldular. Konuşmam biraz yavaş, bazı harfleri tam söyleyemiyorum. İşverenim kanun gereği beni çalıştırıyordu. Ama bana bir müddet sonra ‘Sana maaşının 3/1ini vereyim. İşe gelme’ dedi. Bu çok zoruma gitti. Zaten bir süre sonra da ayrıldım. Çünkü kendimi baskı altında hissettim.

Engelli bireylere öteki gibi bakılmasını istemiyoruz. Her vatandaş gibi çalışma hakkım var ama fiziksel engelim, her yerde önüme bir engel gibi konuluyor. Yapmak istediğim çok şey var. Bana acınmasını istemiyorum. Engelli olmak benim seçimim olmadığı gibi herkesin de namzet olduğu bir durum. Bugüne kadar acınma ya da küçümsenme gibi davranışları çok yaşadım. Artık bunu aştım. Şu an işsizim. Genç bir birey olarak çalışmak istiyorum. Son çare olarak KPSS’ye girdim ve 80 puan aldım. Ama atanamadım. Ben bu toplumun bir bireyi isem ve devlet bana bu hakkı sunmuşsa elbette faydalanmak istiyorum. Küçümsenmeden, acınmadan çalışarak emeğimin karşılığını almak istiyorum.” 

“Kimsenin umurunda değiliz sanki”

Geçirdiği kriz sonrasında kalbi yüzde 20 oranında çalışan ve kalp pili takılan Mesut Al, yürümekte zorlandığından 3 yıldır tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşıyor. Bu nedenle çalışamayan, malulen emekli olan ve emekli maaşıyla geçinemediğinden yakınan Al, yaşadığı zorlukları şöyle dile getirdi: 

“Bizler engelli bireyleriz. Çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bizi çok dışlıyorlar, iş istesek yapamazsın deyip başlarından savıyorlar. Benim başıma gelmedi ama üyesi olduğum dernekte bir iki arkadaşımız sırf engelliler diye işyerinde baskıya uğradıklarını söylediler. Ben işsizim. İş arıyorum. Engelime rağmen yapabileceğim bir iş mutlaka vardır. Ama kimsenin umurunda değiliz sanki. KPSS diyorlar. Ben ilkokul mezunuyum. KPSS’de lise sorusu soruyorlar. Bu da bir haksızlık. Hiç değilse evrak getir-götür işi olsa. Ona da razıyım. Ama bize şans vermiyorlar. Özel sektörde psikolojik baskı görüyoruz. Devlette iş yok. Biz ne yapacağız?”