Kültür-Sanat

Emin Antik Sanat Merkezi’nde “Bir Ustanın Hikayesi” sergileniyor

Abone Ol

Emin Antik Sanat Merkezi, akademisyen ve ressam Söbütay Özer’in “Bir Ustanın Hikayesi” adlı retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. Daha önce kullanılmayan tüm salonlarını ilk kez bu büyük sergi için açan Sanat Merkezi, aynı zamanda sezonun son etkinliğini düzenliyor. Özer ailesi ve sanatseverlerin katılımıyla açılışı yapılan sergide, Ressamın kimsenin görmediği doğa ve natürmort resimleri izleyici karşısına çıkıyor

CEMRE POLAT/ANKARA- Ankara Kalesi’nin önemli sanat merkezlerinden biri olarak yıl boyu birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Emin Antik Sanat Merkezi, Akademisyen ve Ressam Söbütay Özer’in “Bir Ustanın Hikayesi” adlı retrospektif resim sergisiyle sanatseverlerle bir araya geldi. Sezonun son etkinliği olan sergi, Özer ailesinin ve sanatseverlerin yoğun katılımıyla açılış yaptı. Sergide, Söbütay Özer’in daha önce kimsenin görmediği doğa, natürmort ve portre resimleri ilk kez halka açıldı. Emin Antik Sanat Merkezi, bu büyük sergi vesilesi ile merkezin tüm salonlarını isimlendirdiklerini duyurdu. Sanat merkezinin üç katının birden ilk kez kullanıldığı serginin açılış konuşmasına yapan Emin Antik Sanat Merkezi kurucularından İbrahim Terzioğlu, “Bir Ustanın Hikayesi” sergisinin kendileri için öneminin büyük olduğunu aktarırken Söbütay Özer’in Türk sanat tarihi içinde çok önemli bir yerini olduğunun altını çizdi. [caption id="attachment_302602" align="alignright" width="471"] Emin Antik Sanat Merkezi Kurucularından İbrahim Terzioğlu[/caption] Terzioğlu, “Söbütay Özer, herkesin çok sevdiği usta bir ressam. Tanımadan sevip saydığım biri” Terzioğlu, “Bu sergi, karar verdiğimiz andan itibaren heyecanla takip ettiğimiz tek sergi. Söbütay Özer, çok değerli bir sanatçımız. Onu tanıyan herkes kendisini sevgi ve saygıyla anıyor. Bir insan kendini bu kadar mı sevdirir? Söbütay Özer, tanımadan sevip saydığım bir kişi. Hakkında, herkesten ‘Bir insan ancak bu kadar naif, verici ve sevecen olabilir’ sözünü duydum” dedi. Serginin diğerlerine nazaran uzun soluklu olacağını ve yaklaşık 3 ay Sanat Merkezi’nin duvarlarını süsleyeceğini aktaran Terzioğlu, “Bu sergi ağustos ayına kadar sürecek uzun bir sergi. Sezonun son sergisini yapmak istedik. Bu dönemde sanatçımızla ilgili güzel bir panel hazırlayacağız” sözlerini aktardı. [caption id="attachment_302604" align="alignright" width="486"] Gözde Özer[/caption] Özer, “Değerlerimizi yaşatmaya devam edeceğiz” Sergi açılışı vesilesiyle konuşan Söbütay Özer’in kızı Gözde Özer ise Söbütay Özer’in hiç görülmemiş resimlerinin halkla buluştuğunu ifade etti. Özer, “Aramızdan fiziksel olarak ayrılışının yaklaşık 15’inci yılında babamı bu özel salonda, bu kıymetli konuklar ile anmak ve anlamak istedik. Daima yanımızda olmanız bizi hep çok mutlu etti. Değerli sanatçı ve eğitimci Söbütay Özer’in çok geniş ve yıllara yayılan ve hiç görülmemiş eserlerinden oluşan bu koleksiyon eminim heyecan uyandıracaktır. Brecht’in dediği gibi, ‘İnsan ancak onu düşünen hiç kimse kalmadığında ölür.’ Biz değerlerimizi yaşatmaya devam edeceğiz” dedi. [caption id="attachment_302609" align="alignright" width="495"] Ankara’nın en eski kadın galericilerinden Galeri Z’nin sahibi Fatma Tuna[/caption] Tuna, “Özer sayesinde galerici oldum” Ankara’nın en eski kadın galericilerinden Galeri Z’nin sahibi Fatma Tuna da açılışta mikrofon uzatılanlardan biri olarak, Özer ile geçmişteki anılarını anlattı. Tuna, konuşmasında Özer’in kendine her zaman destek olduğunu söylerken “Onun sayesinde galerici oldum” dedi. Kale’de ev sahibi ve Özer ailesinin dostu olarak konuşan Tuna, “Söbütay Özer denince, aklıma dünyanın en zarif, en kibar; kimsenin gönlünü kırmayan, nezaketini bozmayan, muhteşem bir insan gelir. 1983 yılında ticarete ilk başladığım yıllarda sanat galerisi kurmak istiyordum. Resimle hiç alakam yoktu. Sabri Akça’yı davet ettik ve mekanımızı sanat galerisi yapmak için fikrini aldık. Gazi Üniversitesi’nden bir sürü sanatçı getirdi. Bunların arasında Söbütay Bey, İhsan Çakıcı, Vedat Can, Hasan Pekmezci gibi isimler vardı. Bir anda Gazi Üniversitesi’nin bütün hocalarıyla tanışmış oldum. Sabri Bey’den ses çıkmayınca Söbütay Bey gelip ‘Galeri işiniz ne oldu? Ben ilgileneceğim’ dedi ve bir karma sergiyle halkın karşısına çıktık. Son derece güzel görüşler aldık. Söbütay Bey hep arkamda durdu, dostluğumuz ölene dek sürdü. Galeri Z’yi kuruşumda Söbütay Hoca’mın çok büyük desteği vardır, onun sayesinde galerici oldum. Kendisini şükranla anıyorum” dedi. Söbütay Özer’in öğrencisi ve dostu, sanatçı Önder Aydın ise konuşmasında “Söbütay Özer’i Gazi Üniversitesi’nde öğrenciyken tanıdım. Okulda herkese eşit mesafede yaklaşan, kısa, mavi önlüğüyle biri vardı. Onu her kesimden herkes çok severdi ve sayardı. Söbütay Hoca, kimseyi kayırmazdı. Bu duruşunu hayatı boyunca sürdürdü. Okul yıllarında Söbütay Özer’le dostluğumuz uzun yıllar sürdü. Beraber sergiler açtık, başkanlık yıllarımda bana çok katkısı oldu. Onun öldüğüne inanmıyorum. Duruşuyla ve eserleriyle her zaman yanımızda” sözlerine yer verdi. [caption id="attachment_302607" align="alignright" width="495"] Ankara Kent Konseyi Kale Meclisi Başkanı Şevket Bülend Yahnici[/caption] Yahnici, “Gazi ekolü olmasaydı Türk resmi kim bilir nerede olurdu” Bu sene milli bayramların yüzüncü yıldönümlerinin kutlanması sebebiyle “Atatürk’e borcumuzu ödemeliyiz” diyen Ankara Kent Konseyi Kale Meclisi Başkanı Şevket Bülend Yahnici, Kale Meclisi olarak yaptıkları projelerden söz etti. Yahnici, “Kale Dostları olarak Ankara Kalesi’ni güzelleştirmek için buradayız. Güzel şeyler yapmaya çalışıyoruz. Namazgah Tepe’ye, yani milli mücadeleye ruh veren, Ankara’nın ayağa kalktığı alana bir ‘Namazgah Tepe Anıtı’ dikilmesiyle ilgili proje, Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı’nca onandı. Bu güzel haberi ilk kez sizlerle paylaşmak istedim. Bugün çok güzel bir serginin açılışını yapmaktayız, bu eserlerin sahibi Söbütay Bey’le ilgili çok güzel sözler duyduk. Eserleriyle onu tanımış olacağım. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’i kurduktan hemen sonra Musiki Muallim Mektebi, tiyatro ve opera kurulmuş. Tüm bunları kültür ve sanat adına gerçekleştiren bir iradeden bahsediyoruz. Atatürk, Ankara bir kültür ve sanat merkezi olsun istemiş. İyi ki Gazi Eğitim’i kurmuş. Gazi ekolü olmasaydı Türk resmi nerede olurdu bilmiyorum. Dil Tarih olmasaydı Türkiye’de ne arkeoloji olurdu ne sanat tarihi olurdu. Tüm bunları Mustafa Kemal ve onun Cumhuriyet’i kuran iradesine borçluyuz. Bu borcu ödemek zorundayız” dedi. [caption id="attachment_302601" align="alignright" width="498"] Emin Antik Danışma Kurulu Başkanı
Ümit Yaşar Gözüm[/caption] Gözüm, “Söbütay Özer çok naif ama resimleri çok coşkulu” Son olarak konuşmalara katkı sunan Emin Antik Danışma Kurulu Başkanı Ümit Yaşar Gözüm, “Türk resmine yapmış olduğu katkıyla hem akademisyen hem sanatçı olarak aziz dostumuzu anıyoruz. Bugün Söbütay Özer şahsında bu üç salonumuzu adlandırıyoruz. İbrahim Çallı Salonu, Genç Sanat Salonu, Mihri Müşfik Salonu’muz ile bu üç salonda ilk defa Söbütay Özer’in sergisini yapıyoruz. Farklı dönemleri kapsadığı için bu sergide gerçekçi ve kalıcı bir sanatın tipik örneklerini göreceksiniz. Söbütay Özer ne kadar naif, yumuşak ve sevecen bir insansa, sanatında o kadar coşkuyu yansıtan bir insandı” dedi. Söbütay Özer kimdir? 1949 yılında İpsala'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Edirne'de tamamladı. 1973 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünden mezun oldu. 5 yıl Hasanoğlan Öğretmen Okulu'nda çalıştı. 1978 yılında Gazi Eğitim Fakültesi'ne atandı. Hayatının sonuna dek bu kurumda öğretim üyesi olarak çalıştı. Söbütay Özer, yurtiçinde ve başta Hindistan, Kuveyt, Mısır, Cezayir, Çin, Romanya ve Avusturya olmak üzere yurtdışında çok sayıda karma sergiye katıldı ve çeşitli ödüller kazandı. Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Eskişehir'de, Edirne'de, Konya'da ve Antalya'da çok sayıda sergi açan sanatçının eserleri Ankara ve İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzeleri ile İzmir Selçuk Yaşar Müzesi'nde sergileniyor. Yurtiçi ve yurtdışında özel koleksiyonlarda binden fazla eseri bulunuyor. Bilinçli ve kararlı tutumu ile yer yer soyutlamalar da yapan Söbütay Özer, ölü doğalar, bisikletliler, dolmuşlar ve görünüm resimleri ile tanındı. Gerçekçi ve kalıcı bir sanatın, özgün resimsel değerleri atlamadan, uzun araştırma ve deneyler sonunda kökleşeceği görüşünü ilke edindi. Sanatçı, uzun yıllar çalışmalarını sürdürdüğü Ankara'da 24 Mart 2007 tarihinde yaşamını yitirdi.