Cemre Polat
Eğitim İş Sendikası, geçtiğimiz hafta 14 yaşındaki Muammer Samet Karaoluk’un Manisa’da Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) bünyesinde çalıştığı plastik doğrama atölyesinde hayatını kaybetmesinin ardından suç duyurusunda bulundu.
Konuya ilişkin 24 Saat'e konuşan Sendika Başkanı Kadem Özbay, devletin çocukları koruma görevini ihlal ettiğini ve çocuk işçiliğini yasal bir zemine oturttuğunu ifade etti. MESEM aracılığıyla iş yerlerine gönderilen çocukların birçoğunun yaralandığını veya psikolojik travmaya maruz kaldığını söyleyen Özbay, çocukların çalıştırılmasını meşrulaştıran bu uygulamaların, çocukların yaşam hakkını tehlikeye attığını ve eğitim kurumlarının sorumluluk alanını ihlal ettiğini vurguladı.
Eğitim-İş Başkanı Kadem Özbay: Çocuk işçiliği devlet eliyle meşrulaştırılıyor
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) istatistiklerine göre 385 bin 956 çocuk MESEM’ler üzerinden işyerlerine yerleştirildi ve bu çocuklardan 10’u hayatını kaybetti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın MESEM uygulaması ile çocukların örgün eğitimden uzaklaştırıldığını ve iş gücü olarak kullanıldığını söyleyen Özbay, “Biliyoruz ki kayıtlara geçmeyen çok sayıda yaralanma ve psikolojik travma yaşanıyor. Çocukların can güvenliğinin sağlanamadığı bu sisteme karşı mücadele edeceğiz. Çocuk işçiliği devlet eliyle meşrulaştırılıyor, kamu kaynakları çocukların nitelikli eğitim hakkı için kullanılacakken sermayeye peşkeş çekiliyor” dedi.
MESEM’e kayıtlı 1 milyondan fazla çocuk olduğunu belirten Özbay, “Bir ülkede çocuk ve işçi kavramının yan yana gelmesi, o ülke için bir utanç tablosudur. Çocuklar okulda olmalı, devletin görevi çocukları ucuz iş gücü olarak kullanmak değil, onların güvenli bir eğitim ortamında büyümesini sağlamaktır” dedi.
Özbay, her çocuğun sağlıklı bir ortamda eğitim alma hakkı olduğunu belirterek, MESEM gibi projelerin çocukları sermayenin hizmetine sunduğunu ifade etti. “Bu sistem, MEB eliyle çocuk işçiliğine dönüştürülmüş durumda. MEB, çocuklarımızın güvenliğini ve eğitim hakkını öncelemekle yükümlüdür” dedi. MESEM kapsamında 18 yaşının altında, halihazırda örgün eğitim alması gereken 385 bin çocuğun iş yerlerine yerleştirildiğini belirten Özbay, "Devletin görevi çocukları işe itmek değil, güvenli bir eğitim ortamı sunmaktır" sözlerini aktardı.
İş sağlığı ve güvenliğine uymadığı için 8 bin 406 iş yerinin sözleşmesi feshedildi
MESEM’in iş sağlığı ve güvenliği konusunda ciddi açıklar taşıdığını belirterek son aylarda iş güvenliği kurallarına uymadığı için 8 bin 406 iş yerinin sözleşmesinin feshedildiğini ve bu denetlemelerin ancak ölümlerin ardından yapılmasının mevcut sömürü ve tehlikenin bir itirafı olduğunu söyleyen Özbay, “Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz aylarda iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymadığı için 8 bin 406 MESEM iş yerinin sözleşmelerini feshetti. Bu da sömürünün ve tehlikenin çok net itirafıdır. Buna yasal kılıf oluşturan, Milli Eğitim Bakanlığı eliyle bunu yapan anlayış, bu istismarın, yasal sömürünün, yaralanmaların ve ölümlerin temel sorumlusudur” diye konuştu.
Çocuğun yaşam ve eğitim hakkının gasp edildiği, ciddi travmalara ve ölümlere varan sorunlar yaşandığını söyleyen Özbay, “Her çocuğun güvenli ve sağlıklı bir ortamda eğitim almasını sağlamak devletin temel sorumluluğudur. Bu sistemde çocuklar en az 4 gün iş yerlerinde tutuluyor, pedagojiden habersiz insanlarla yan yana tutuluyor. Denetimlerin doğru düzgün yapılmadığını ve ciddi ihmallerin yapıldığını görüyoruz” dedi.
İki milyonun üzerinde çocuk eğitim hakkından yararlanamıyor
Türk Ceza Kanunu’nda çocuğun okula gönderilmemesi ve okul dışına itilmesi açıkça suç olmasına rağmen şu ana kadar kamuoyuna yansımış herhangi bir dava olmadığını söyleyen Özbay, “Bu, organize bir kötülüktür. Çocuklar okulda olmalı. Anayasamızda eğitim hakkı, devletin temel yükümlülüğüdür. Çocukların kendi akranlarıyla eğitim ortamlarında olması sağlanmalı. 612 bin 814 çocuğumuzun okullarda kaydı yok, 385 bin 956 çocuk da MESEM aracılığıyla işçi olarak çalıştırılıyor, 1 milyonun üzerinde açık öğretimde kaydı olan çocuk var. İki milyonun üzerinde çocuk, eğitim hakkından yararlanamıyor.
Eğitimden sorumlu kurumun bu işin içinde olması, devletin bu kötülüğün ve tehlikenin sorumlusu olduğunu gösteriyor. Eğitim ortamları yalnızca bireyin gelişimini değil, çocuğun dışarıya karşı güvenliği sağlamayı amaçlar. Yani çocuğun korunma hakkı, devlet eliyle yok ediliyor. Eğitim hakkından yararlanamayan tek bir çocuk bile varsa bunun hesabını sormak Bakanlığın görevidir” dedi.
Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay
“MESEM uygulaması derhal kaldırılmalıdır”
Eğitim politikalarının temelini çocuk hakları ve çocuğun üstün yararının oluşturması gerektiğini vurgulayan Özbay, “Çocukların yaşadığı her türlü psikolojik travma, yaralanma ve ölümlerin sorumlusu siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı’dır. MESEM’ler derhal kaldırılmalı, çocuk işçiliğine karşı etkin denetim yapılmalı, sorumlular cezalandırılmalıdır.
MESEM’lere giden çocuklar, yoksul aile çocukları. Kendi çocuklarına bunu reva görmeyenler, meslek edindirme vaadiyle yoksulluk üzerinden bir sömürü sistemi kurmuş durumda. Bir devletin en stratejik politikası eğitim olmalıdır. Böyle bir eğitim anlayışıyla, çağdaş bir ülke olmak ve yoksulluğunu eğitim aracılığıyla aşabilen nesiller yetişmesi mümkün değil” diye konuştu.
Atatürk’ün “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” sözüne atıfta bulunan Özbay, son olarak “Cumhuriyetin verdiği eğitim sayesinde yoksulluktan kurtulma ve iyi yerlere gelme umudunu çocukların elinden aldılar” dedi.