CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Yüksek Askeri Şura kararlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) geleceğine yön verecek terfi ve emeklilik kararlarının liyakat ve ehliyet yerine siyasi tercihlere dayandığını belirterek, YAŞ'ın yapısına ve işleyişine dair ciddi endişeler taşıdıklarını ifade etti.
CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) 2024 yılı toplantısında alınan kararlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bağcıoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, YAŞ toplantısında komuta kademesinin değişmemesini ‘isabetli bir karar’ olarak tanımladı.
Açıklamasında YAŞ’ın oluşumuyla ilgili eleştirilerde bulunan Bağcıoğlu, “Mevcut YAŞ yapısında TSK’nın görev ve sorumluluklarına yönelik yeterli bilgi birikimi olmayan Milli Eğitim Bakanı, Adalet Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Dışişleri Bakanı ile Türk Silahlı Kuvvetleri ile zaman zaman ortak çalışmalar yürüten İçişleri Bakanına yer verilirken Türk Silahlı Kuvvetlerinin geleceğine yön verecek bu toplantılarda askeri kanatta sadece Genelkurmay Başkanı ve 3 Kuvvet Komutanı bırakılmıştır. Ülkemizde özellikle terfi ve atamalar noktasında hemen her bakanlığın kendi kurulları bulunduğu bilinmektedir. Örneğin İçişleri Bakanlığında Emniyet Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın terfi ve emeklilik kararlarının alındığı Yüksek Kurul Toplantılarına Milli Savunma Bakanı iştirak etmezken, Yüksek Askeri Şura Toplantılarına İçişleri Bakanı iştirak etmekte ve alınan kararlar üzerinde söz sahibi olabilmektedir” dedi.
Bağcıoğlu, YAŞ’da üst düzey yönetici sınıfı içerisinde yer alan albayların emekliliğe sevk ve görev sürelerinin uzatılması hususlarına da dikkat çekerek şunları ifade etti:
“Üzücü olan her zaman övündüğümüz ve binlerce yıllık tarihimizden süzülerek gelen asker ve silahlı kuvvetler odaklı genetik kodlarımızın bize öğrettiğinin tam tersine silahlı kuvvetleri siyasetin içerisine çeken bu yapının devamından özellikle ülkeyi yöneten siyasilerin rahatsızlık duymamasıdır.
4 saat süren bu toplantıda binden fazla general, amiral ve subayın terfi ve emeklilik kararları görüşülmüş ve bu kadar kısa sürede TSK’nın önümüzdeki yıllarda yönetim kadrosunda yer alacak üst düzey yöneticilerinin kimler olacağına karar verilmiştir. Ancak tüm kamuoyu tarafından da iyi bilindiği gibi bu YAŞ toplantısının sadece bir idari zorunluluğun yerine getirilmesine yönelik bir faaliyet olduğu, alınan kararlarda siyasi saiklerin ön planda olduğu bir tercih mekanizması neticesinde yapılan çalışmanın onaylanması şeklinde icra edildiğini söylemek çok yanlış olmayacaktır.
Kuvvet Komutanlarının dahi söz hakkının sınırlı olduğu YAŞ toplantılarında, siyasi güç odaklarının, bakan ve bakan yardımcılarının, Beştepe’nin danışmanlarının, rektörlerin, AKP il başkanlarının daha çok söz hakkı olduğunu geçmiş ve bugünkü YAŞ toplantılarının sonuçlarında da görüyoruz. Geçmişte FETÖ iltisaklı subayları terfi ettirenlerin almadığı sorumluluğu, 15 Temmuz günü halkımızın aldığını, bugün ise aynı özensizliğin tekrar yaşandığına şahit oluyoruz.
"TSK parti ordusuna dönüştürülmek isteniyor"
Yüksek Askeri Şura toplantılarının basına yansıyan yüzünde terfi eden General/Amiral ve Subaylar ağırlıklı olarak yer almaktadır. Ancak basında çok fazla yer bulmayan ve kamuoyu ile de paylaşılmayan diğer yüzü en az görünen yüzü kadar önemlidir. Görünmeyen bu yüzünde yine TSK’nın üst düzey yönetici sınıfı içerisinde yer alan albayların emekliliğe sevk ve görev sürelerinin uzatılması hususları yer almaktadır. Esasında TSK’nın siyasallaştırılması ve parti ordusuna dönüştürülmesine yönelik faaliyetler içerisinde en etkili mekanizmaların başında gelen bu kısım özellikle kamuoyundan saklanmakta ve gözlerden kaçırılmaktadır.
"İstifa ettirilen subaylar var"
Hepimiz biliyoruz ki değerlendirmeye alınan subayların performansları, liyakat ve ehliyetleri herhangi bir değerlendirme kriteri olarak ele alınmamakta, siyasi tercihleri, sosyal medya hesapları, kendisinin ve ailesinin paylaşımları, iktidar aleyhine söylemleri takip edilmekte, temel belirleyici olarak kararlar alınmakta ve iktidar lehine adeta bir temizlik yapılmaya çalışılmaktadır.
Yunanistan deniz kuvvetlerinde 17 subayın istifa etmesi medyamızda ilk haber olarak yer alırken her yıl YAŞ sonrası tasfiye edilen yüzlerce subayın ya da bilerek isteyerek disiplin suçu işleyerek kendini meslekten attıran yüzlerce subayların medyamızda yer almaması da düşündürücüdür.
Askeri sağlık sistemi konuşuldu mu?
Yine YAŞ’nın görevlerine baktığımızda TSK’nin harbe hazırlık durumunun, Milli Askeri Stratejik Konsept gibi TSK’nın ihtiyaçlarına yön verecek üst düzey konuların görüşüldüğü bir karar organı olduğunu görmekteyiz. Ancak kamuoyu olarak; savaş veya genel bir çatışma durumun çok yakın olduğu hükümet temsilcileri tarafından ifade edilen bir dönemde örneğin askeri sağlık sisteminin sorunları ve bu sorunların giderilmesine yönelik alınması gereken tedbirlerin bu Şura toplantısında görüşülüp görüşülmediği, görüşülmüş ise bu konuda hangi kararların alındığını merak konusudur.
Gerginlik seviyesinin üst seviyede olduğu bir ortamda TSK’nın komuta birliğinin sağlanması konusunun Silahlı Kuvvetlerimizin başarısı açısından hayati önemi haiz olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda 15 Temmuz sonrası alınan yanlış kararların bir sonucu olarak Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı arasında yaşanabilecek bir komuta birliği sorununun özellikle yüksek tempolu bir harekatta nasıl çözümlenebileceğine ilişkin tespit ve değerlendirmelerin de Yüksek Askeri Şura toplantılarında görüşülüp görüşülmediğini merak ettiğimizi belirtmek isterim.”