Ekonomi

Bakan Şimşek'ten enflasyon açıklaması: Zaman ve sabır gerekiyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonda geçiş döneminin bu ay sona ereceğine dikkat çekerek,  “Enflasyonun tek hanelere indirilmesi zaman ve sabır gerektiriyor. Şu anda dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz, eylülde inanıyorum ki 40’lı rakamları görebiliriz. Merkez Bankamız ne gerekiyorsa yapıyor. Çok iyi bir ekip var" ifadelerini kullandı.

Abone Ol

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonda geçiş döneminin bu ay sona ereceğini kaydederek,  “Enflasyonun tek hanelere indirilmesi zaman ve sabır gerektiriyor. Şu anda dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz, eylülde inanıyorum ki 40’lı rakamları görebiliriz. Merkez Bankamız ne gerekiyorsa yapıyor. Çok iyi bir ekip var" dedi. 

Maliye Hesap Uzmanları Vakfı, İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki bir otelde “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” başlıklı panel düzenledi.

Açılışta konuşan Bakan Şimşek, kayıt dışı ile mücadele için bir eylem planı açıklamayacaklarını, sahada fiili mücadele yürüteceklerini ekleyerek, sözlerine şöyle devam etti: 

“Önümüzdeki üç yılda Dünya Bankası ve benzeri bankalardan en az 60 milyar dolarlık şu an için Türkiye’ye taahhüt edilmiş kaynak var. Bu kaynağa ‘carry trade’ diyemezsiniz, bu kaynağa ‘sıcak para’ diyemezsiniz. Programımız, fiyat istikrarını sağlamaya yönelik. Mali disiplin bunu destekleyici nitelikte. Sürdürülebilir cari açık bunun çıktısı. Yapısal dönüşüm kazanımları kalıcı hâle getirecek. Enflasyondaki geçiş süreci bu ay sona eriyor. Türkiye’nin şu anda tek önceliği var, o da fiyat istikrarı. Enflasyonun düşük tek hanelere indirilmesi çok ciddi bir iş, zaman, kararlılık ve sabır gerektiriyor. Enflasyonda geçiş dönemi bu ay itibarıyla sona eriyor. Şu anda dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz, eylülde inanıyorum ki 40’lı rakamları görebiliriz. Merkez Bankamız ne gerekiyorsa yapıyor. Çok iyi bir ekip var. Geleneksel para politikası anlamında ne gerekiyorsa yapıyor. Parasal sıkılaştırma, seçici kredi sıkılaşması, miktarsal sıkılaşma... Bunların tamamını, bütün araçları istediği şekilde şu anda uygulamaya koyuyor. Sonuç alacağımıza inanıyorum."

"Hedefimiz cari açığı yüzde 2,5'in altına indirmek"

Seçici kredi sıkılaştırmasında çok ciddi bir sıkılaştırma söz konusu olduğunu kaydeden Şimşek, bunun biraz zaman aldığını fakat etkisini görüleceğini vurguladı.

Öte yandan, "Miktarsal sıkılaştırma, burada da çok ciddi bir çaba var" diyen Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

"Merkez Bankamız ihtiyaç duyarsa biz Hazine ve Maliye olarak gerektiğinde ihtiyacımızın da ötesinde likiditeyi çekmek için borçlanacağız. Çünkü maliye politikasının buradaki işlevselliği fiyat istikrarını sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaktır. Bütün politikaların bir maliyeti vardır. Biz şu anda miktarsal sıkılaşmaya gidildi, ilave sıkılaşmadan bahsediyorum. Geçen sene de adım atmıştık. Maliye politikası olarak da bir taraftan bütçe açığını geçen seneye göre daha düşük bir seviyede tutmak, yani mali genişleme üzerinden enflasyonun yaratılmamasını sağlarken bir taraftan da gerekirse likiditenin piyasadan çekilmesi konusunda biz Merkez Bankamızla yakın çalışacağız, ne gerekiyorsa yapacağız. Cari açık bu sene çok büyük ihtimalle milli gelire oranla yüzde 2,5’in altına düşecek, mayıs ayı itibarıyla muhtemelen oradayız. Hedefimiz cari açığı kalıcı bir şekilde yüzde 2,5’in altına indirmek."

“KKM’den çıkacağız”

Kur korumalı mevduattan çıkılacağını belirten Şimşek, şunları söyledi: 

"Bu biraz zaman alabilir ama çok iyi bir yoldayız. Merkez Bankası rezervleri yakın zamanda çok büyük ihtimalle swap hariç pozitif rakamlarda olacak. Rezerv ile ilgili kaygılar önemli ölçüde Türkiye’nin gündem maddesi olmaktan çıkacak. Türkiye’nin risk priminde azalış var. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 53 düşüş, Türkiye’de 400 puan düşüş var. Ortada çok net piyasa güveni konusunda yansıma var. Türkiye’nin getiri farkı gelişmekte olan ülkelere göre düştü. Çok ciddi bir şekilde iyileşme var. Kur oynaklığında ciddi bir düşüş var. Kredi derecelendirme kuruluşu bunu görmeye başladı. Piyasa fiyatlamalarını ben değerli görüyorum. Tüm bu kazanımların geçici olmaması için bizim yapısal dönüşüme ihtiyacımız var. 2008 yılında açıklanan rapora göre dünya büyümesi yüzde 5 civarındaydı. Gelişmekte olan ülkeler yüzde 7, gelişmiş ülkeler yüzde 3 idi. Şu anda büyüme ortalaması yüzde 3”