Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı koordinasyonunda çeşitli bakanlık ve kamu kurumlarının da dahil olduğu 100. yıl Koordinasyon Kurulu, 24 Ekim 2020’de 31284 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan genelge ile çalışmaların başladı. 100. yıl için yapılması planlanan etkinlikler http://yuzuncuyil.gov.tr adresli sitede yer aldı. Süreç içerisinde farklı sanatsal etkinliklerin yanında 100. yıla özel tasarımlar da kamuoyu ile paylaşıldı ve “Türkiye Yüzyılı” 100. yılın ana söylemi olarak kullanıldı.
7 Ekim’de başlayan Hamas-İsrail çatışmaları ise “100. yıl kutlamaları iptal mi olacak?” sorusuna neden oldu. Sosyal medyadaki iddiaların asılsız olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, “Cumhuriyet'in 100. yılının "Türkiye Yüzyılı"na yaraşacak şekilde coşkuyla kutlanması amacıyla yurt genelinde ve yurt dışında çeşitli etkinlikler düzenlenecektir” açıklamasında bulundu.
"Biz heyecandan uzaklaştık"
Kamuoyunda kutlamaların sönük geçeceği söylemlerinin yer almasının yanında akıllara Cumhuriyet’in 75. yıl kutlamaları geldi. Kayıtlarda dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in 75. yıl için "Yapalım bitsin, şu kadar saat sonra gidelim değil, keşke bitmeseydi dedirtmek lazım. Türkiye'nin sıkıntısı heyecandır. Biz heyecandan uzaklaştık. Hiçbir şeyden heyecan duymazsak müştereğimiz kaybolur. Halk kutlamalara katılmadıkça, yavaş yavaş rejimle arasındaki mesafeyi açıyor gibi intibalar var. 3-4 yıldır bizdeki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bakıyorum. Resmi geçit geçiyor ama yanında halk yok. Asker, polis gurur verici ama onlar her an hazırdır. Ben halk istiyorum" söylemi de yer alıyor.
75. yıl sırasında 30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 yılları arasında görev yapan ve başbakanlığını Mesut Yılmaz’ın üstlendiği 55. Hükümette görev alan eski devlet bakanları Ahat Andican, Şükrü Sina Gürel ve Hikmet Sami Türk 75. yıl kutlamalarını 24 Saat’e anlattı.
Cumhuriyet’in 75. yıl kutlamalarının bir devlet projesi olarak meydana geldiğini söyleyen Ahat Andican, çalışmaların bir sene evvelden, 1997’den itibaren başladığını belirtti:
“Çalışmaların başlangıcı için dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bir toplantı düzenledi. Toplantıda Demirel, 29 Ekim kutlamalarının bir gün içinde başlayıp biten sadece resmi resepsiyon ile sınırlı kalmayacak şekilde tüm halkın coşkusu ile kutlanması gerektiğini söyledi. Başbakan Mesut Yılmaz kutlamalarla ilgili kurulan komisyon için Devlet Bakanı Cavit Kavak’ı görevlendirdi. Başbakanlık bünyesinde kurulan komite başkanı Müsteşar Yardımcısı Füsun Koroğlu üstlendi. Her bakanlık kendi alanında 75 yıl içinde gelinen aşamaları içeren etkinlikler düzenledi, kitaplar yayımladı. Eylül ayında alınan karar sonrası Ekim’de bu yayınlar hazırlandı. Üniversitelerde cumhuriyetin kurulmasından 75. yıla elde edilen kazanımları işleyen paneller ve toplantılar düzenlendi."
"Yurt dışında da 75. yıl vurgusu vardı"
Aradan geçen 25 yılda dahi, toplumsal hafızada önemli bir yeri olan “75. yıl” simgesinin televizyon yayınlarından paralara her alanda kullanıldığını söyleyen Andican, “Kutlamalar için hatıra paraları, pullar basıldı ve bu simge her yerde kullanılacak şekilde hazırlandı” dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yıl içinde hazırlık süreci ile bizzat ilgilendiğini belirten Andican, “Cumhurbaşkanı Demirel’in özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yaptığı geziler dahil olmak üzere yurt dışı çalışmalarında yanında görev aldım. Kendisi bu gezilerde de 75. yıl vurgusunu sürekli olarak yapmıştı. Kutlamalar için 50’ye yakın devletin cumhurbaşkanı veya başbakanı Türkiye’ye geldi, ziyaretleri sırasında da Türkiye’nin çeşitli bölgelerini, sanayi kuruluşlarını kendilerine gezdirdik. Yani kutlamalar ulusal düzeyi de aşarak uluslararası bir hale dönüştürüldü. Her büyükelçilik de görevde bulunduğu ülkelerde çalışmalar yürüttü" şeklinde konuştu.
"Cumhuriyeti silikleştirme çabası var"
"100. yıl daha görkemli bir şekilde kutlanmalıydı" diyen Andican, “Cumhuriyetle ve yarattığı değerlerle kavgalı, Türk tarihinden cumhuriyet dönemini dışlamaya çalışan bir iktidar zihniyeti söz konusu. Bu yönetim de 100. yılı bir güne hatta birkaç saate sıkıştırmaya çalışıyor. TRT’nin kutlamaları ertelemesi de bunun örneği. Gazze’de yaşananların başlamasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen 28 Ekim’de ulusal bir miting planlandı. Bu da 29 Ekim’de ulusal ve uluslararası basında yapılan mitingin öne çıkartılma isteğinin bir göstergesi. Bunun da Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamalarının silikleştirilmesi çabası olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
"Cumhuriyet değerlerine düşmanlık yoktu"
“II. Yılmaz Hükümeti” veya “ANASOL-D Hükümeti” olarak adlandırılan 55 Hükümet; Anavatan, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye partilerini içeriyordu. Farklı siyasi görüşlerin yer almasının 75. yıl kutlamalarında herhangi bir fikir ayrılığına yol açmadığını söyleyen Andican, “Anavatan Partisi farklı görüşten insanların oy verdiği bir parti olmakla birlikte muhafazakarları da içeriyordu. Fakat günümüzdeki iktidar bileşenleri gibi cumhuriyet değerleri düşmanlık söz konusu değildi. Anavatan Partisi içindeki insanlar cumhuriyetin önemi konusunda bileşebiliyordu. Farklı partiler tarafından üstlenilen her bakanlıkta da 75 yıl kutlamalarına dair tüm sorumluluklar yerine getirilmişti” dedi.
"Erbakan da Cumhuriyet değerlerine saygılıydı"
Eski Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, “Bizim kuşağımızda cumhuriyet sevgisi ve bağlılığı vardı” diyerek 75. yıl kutlamalarındaki atmosferi şu şekilde anlattı:
“Son olarak Dışişleri Bakanlığı yaptığım 2002 yılında gerçekleştirdiğim basın toplantısında da ‘Bir sayı oyunu haline gelen demokrasi için cumhuriyet feda edilmemelidir’ demiştim. O dönemdeki cumhuriyet heyecanı, dönemin siyasi parti liderlerinde de vardı. Çünkü cumhuriyetin kendilerine neler verdiğinin bilincindeydiler. Demirel ve Erbakan da buna dahildi. Cumhuriyetin herkese eşit olanak sağladığını ve tüm bireylerin koruyucusu olduğuna inanan kişilerdi. Bundan sonraki yönetici kesim maalesef cumhuriyete bu şekilde bakmıyor. Ondan dolayı bu yöneticilerden 100. yılın coşkusunu yansıtacak etkinlikler beklemek maalesef boşuna. Ama bu duruma muhalefetteki partiler de katılıyorsa bu durum daha üzücü. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi kurucu parti olması nedeniyle ayrı bir önem vermeliydi 100. yıla. Kongre ve delege hesapları parti yönetimini bu kadar mı meşgul ediyor? Davutoğlu ve Babacan’ın partileri ise cumhuriyet değerlerini sahiplenmek konusunda isteksiz bir duruş sergiliyor."
"Koalisyonda fikir ayrılığı yaşanmadı"
Milli Savunma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı görevlerini de üstlenen Hikmet Sami Türk, 100. yıl kutlamalarında gençlerin daha çok payı olması gerektiğini savunarak şunları söyledi:
“Burada her yaştan genci kastediyorum. Çocukları da kendini genç hisseden de. Kutlamaların Atatürk düşüncesini ve çağdaş uygarlık seviyesini vurgulayacak şekilde kutlamalıyız.” Türk, koalisyon hükümeti olmasına rağmen 75. yıl kutlamalarında herhangi bir fikir ayrılığı yaşanmadığını ekledi: “Cumhuriyet hepimizin birleştiği bir konu. Türkiye’nin yükselmesi ve ilerlemesi söz konusu olan bir noktada neden ayrılık olsun? Maalesef günümüzde bu durumu siyasiler arasında göremiyoruz. 75. yılda ise farklı görüşler olsa da her siyasi, Atatürk’ün ve kurucu liderlerin verdiği mücadeleye saygı duyuyordu.