Oil pulling İngilizce bir kelime grubu olup Türkçe’ye yağ çekme olarak çevrilebilir. Temelde ise ağza alınan bitkisel temelli bir yağ ile gargara yapmayı ifade eder.
Ayurveda, kökeni Hindistan’a dayanan 5000 yıllık bütünsel bir şifa sistemdir. Temeli doğal yaşam ve bitkilere dayanır. Bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak tam bir şifa halini hedefler. Yani aslında tam da ihtiyacımız olan şeyi. Hangimiz kafamız işlerle meşgulken veya kendimizi bunalmış hissederken, aslında bedenen iyi olsak da bugün çok iyiyim diyebiliyoruz ki? Sağlık sisteminin bütünlüğü tam da bunu ifade ediyor, masanın ayaklarından biri eğri ise o masanın düz durması mümkün olmuyor. Ayurveda bu sağlık sisteminin içinde sıklıkla bitkilerin şifalarından faydalanıyor. Biliyorsunuz ki ilaçların da kökeni aslında bitkilere dayanıyor, yani bu çok da normal dışı bir durum değil.
Yağ çekme ayurvedanın önerilerinden yalnızca biri. Geleneksel tıp içerisinde kendine yer buluyor ve bağışıklık sistemi, eklem hastalıkları ve hatta astıma iyi geldiğine kadar söylentiler mevcut ama bunların hiçbiri bilimsel olarak kanıtlanmış değil.
Gece azalan tükürük akışımızla beraber ağzımızda bakteri birikimi artıyor. Uygulamanın amacı mikroorganizmaların yağın içine hapsedilerek vücudumuzdan atılması, böylelikle vücut sistemimize katılmaması ve diğer organlarımıza zarar vermemesi olarak özetleyebiliriz. Yani aslında ağızda uygulanan bir detoks yöntemidir.
Peki nasıl yapılıyor bu yağ çekme? Öncelikle kullanılan yağın mutlaka organik soğuk sıkım bir yağ olması öneriliyor. Bunun amacı kimyasal kalıntılar, koruyucu maddeler içermemeleri, antienflamatuvar ve antibakteriyel özelliklerini koruyabilmeleridir. Bu amaçla en sık kullanılan yağlar; hindistan cevizi yağı, susam yağı, zeytin yağı ve ayçiçek yağı olarak sıralanabilir.  
Uygulamadan önce su içme ve diş fırçalama genellikle önerilmiyor. Mümkünse uyandıktan hemen sonra tercih edilen 1 tatlı kaşığı yağın 5 ila 20 dakika aralığında dişler, diş araları, dişetleri, damak ve geniz bölgesinde dolaştırılması ve ardından tükürülmesiyle tamamlanıyor. Burada en önemli nokta kullanılan yağın asla yutulmaması. Ayrıca bazı kişiler bu işlemden sonra yarım saat bir şey yenilip içilmemesini de öneriyor.
Benim bu konudaki kişisel deneyim ve görüşlerimi de sizlerle paylaşmak isterim. Her ne kadar çok düzenli olarak yapamasam da zaman zaman hindistan cevizi yağı ile yağ çekme yapıyorum. Hindistan cevizi yağı oda sıcaklığında diğer seçeneklere göre daha yoğun kıvamlı olduğu için kullanımı daha rahat olabilir. Burada en zor kısım süreyi uzatmak bana göre. Bu yöntemi uzun süre deneyimleyen kişilerin 15-20 dakikalara çıktığını okumuştum ama ilk kez yapanlar için muhtemelen 5 dakika bile yorucu ve zor olacaktır. Ben daima hemen sonrasında dişlerimi fırçaladığım için o konuda bir yorumum olamayacak. Ama gerçekten bir tazelik hissiyatı yaşadığımı söyleyebilirim.
Bir de bu konuda özellikle bizim toplumumuz açısından bazı çekincelerim olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Maalesef ağız diş sağlığı olarak hala oldukça yetersiz bir konumdayız. Diş fırçalamak hele de diş ipi uygulamak bizler için oldukça detaylı ve zor gibi görünen işlemler. Ama bir yandan da aynı florlu diş macunlarında olduğu gibi inanılmaz bir doğal yaşama dönme isteği söz konusu. Bu istek nedeniyle yağ çekme son zamanlarda biraz daha popüler. Doğayı, doğal yaşamı ben de çok seviyorum ama sağlıkla ilgili konularda bilimsel gerçeklere yüzümüzü çevirmemiz de mümkün değil. Yağ çekme toksinlerin atılımı konusunda faydalı olabilir ama asla diş fırçalama, diş ipi gibi günlük hijyen rutinlerinin yerini alabilecek bir uygulama değildir. Bu konuda bir kafa karışıklığı yaşamamalıyız. Yağ çekme bir alternatif ağız bakım yöntemi değildir ama severseniz rutinlerinize ekleyebileceğiniz kolay ve keyifli  bir uygulama olabilir.
Hepinize bol gülümsemeli bir hafta diliyorum.