Haber Merkezi - Habertürk canlı yayınına katılan yönetmen Zeki Demirkubuz, yakın zamanda vizyona giren Hayat filmi ve meslektaşı Nuri Bilge Ceylan ile aralarında yaşanan gerilime ilişkin konuştu. 

Demirkubuz, çalıntı film iddialarında yer alan Kor'u ve Ceylan'nın Üç Maymun'u için şunları söyledi:  

"2008'de Kor filmine başladık. Üç Maymun'dan önceydi. 10 gün çektik, mekânlarla ilgili aksilikler oldu, bıraktık. Aradan yıllar geçti, 2014'te çekmeye karar verdim. Ben Kor için Kültür Bakanlığı'na başvurdum, destek çıkmadı. O gün kurulda bulunan çok iyi bir insan, Ayşe Böhürler, Kor'u okuyup, 'Bu Üç Maymun' demiş. Durumun acayipliğini düşünebiliyor musunuz? Ben bu olmasına rağmen bile sesimi çıkarmadım. Üç Maymun'u da izlemedim bu arada. İma falan demiş, adilik yapmasın. Ben direkt söylerim. Üç Maymun'u hiç izlemediğim ve bu konuların bu hale gelmesini istemediğim için umursamadım. Kendisi benim umursamazlığımı başka mevzular yüzünden iyi bilir." 

Demirkubuz, "Konuşmayacağım. Yalnız şu koşulla; susacak, dişini sıkacak, tek kelime etmeyecek. Ederse, YouTube kanalı açarım, her gün düzenli yayın yaparım. Konu bambaşka yerlere gider. Bu ülkenin en sevdiği şeylerden birisi unutmaktır. Yarın unutulur gider. İçinden biliyorum... Ona da katlanacak. Biraz düşüneceksin" dedi. 

Asırlık lise ilk günkü ihtişamıyla eğitimin hizmetinde Asırlık lise ilk günkü ihtişamıyla eğitimin hizmetinde

Filmde gönderme yaptı 

Yeraltı'nda çektiği masa sahnesinin (Muharrem karakteri, 'Sen bir hırsızsın. Hırsınız en önde gideni. Önüne geleni cebine indiren adi bir yan kesicisin' diyor) Ceylan'a gönderme olduğunu söyleyen Demirkubuz şunları söyledi: 

"Yeraltı 2012'de çekildi, bu vatandaş benimle 2006 Ekim'den beri küs. 2008'de Üç Maymun'u çekmişsin, benim ne çektiğinden haberim de yok. Ben bu filmin NBC'nin olduğunu bilmeseydim Demirkubuz'un zannederdim dedi herkes. 

"Ağzını açmasın"

(NBC'nin, Demirkubuz'dan dinlediği senaryoyu çekti iddiası) Benim her senaryomu iliklerine okur, ben onunkileri okumadım. Ama bu konulara girmek istemiyorum. Eğer kaç senedir yaptığı gibi dişini sıkıp evinde oturmazsa, çıt çıkarırsa, tepem atarsa her şeye o zaman tekrar başlarım. 2006'da benimle küstü. 

2006'nın başında bir çiğlik yaptı. Ne olduğunu şimdi söylemeyeceğim. Çıt çıkarırsa tek tek anlatacağım. Aramıza mesafe koydum. Biz çok yakın arkadaş değildik. Aç kalsam, ekmek parası isteyeceğim biri değildi. Midem bulanınca biraz uzaklaştım. İklimler'in kurgusu sırasında pis bir hareket... O onu çekti, ben Kader'i çektim. 

"Böyle bir adamı ne yapacaksın?"

Antalya Film Festivali'nde o sene 300 bin liraydı ödül. 230 bin dolar. Ödül töreninin açıklanacağı gün otel lobisinde otururken, bu (NBC) geldi. Gevrek gevrek... Jüride de Cannes'dan bir lavuk var, bunun arkadaşı. Geldi masamıza oturdu, sohbet ettik. Akşam ödül töreni oldu. Biz çocuklarla gittik oturduk, bunlar geldiler, yapımcısı, karısı... Suratıma bakmadı. Ebru iki gün önce Kader'i izleyince allak bullak olduğunu söyledi, o da konuşmadı. Yapımcısı da konuşmadı. 'Ne oldu buna' falan dedim. Seslendim arkasından, bir şey mi oldu dedim, bakmadı bile. İki ödül aldı, acayip küskün falan... Önemli ödüller Takva'ya ve İklimler'e gitti. En iyi film ödülü açıklanmadan önce bu pat bayıldı. Takva alsaydı yine bayılırdı. Böyle bir adamı ne yapacaksın? 

Törenden sonra telefon ettim. İyi misin diye sormak için. Yapımcısı Zeynep Atakan telefona çıktı, geçiştirdi.

"Cannes Film Festivali'nin muhtarı mısın?"

O günden itibaren konuşmadı. 2 gün sonra başka biriyle oturduğunu gördüm. Gittim yanına 'nasılsın, iyi misin' diye. Başını çevirdi. İçimden bir tane tokat atasım geldi. Çok yakınındaki birine sordum sonra, 'sen Cannes Film Festivali'nin aleyhine konuşuyormuşsun, o yüzden küsmüş.' Lan, Cannes Film Festivali'nin muhtarı mısın, sana ne? Yalana ihtiyacın olursa üretirsin...

Akıllı bir insandır ama akıllı olmak yetmiyor. Bir sürü insani şeyden mahrum olursan... Akıllılık karşındakini aptal zannetmek değil. Bu anlamda akıllı biri olsaydı, 17 yıl sonra ne uğruna yaptığını bilmiyorum, arkasında çıkar, para meselesi vardır, beni burada konuşmaya mecbur bırakmazdı."

Editör: Ahmet Çağatay Bayraktar