Batıya kızıyoruz ama bakmayın ülkemizde de durum pek farklı değil. Hemen her şeyde olduğu gibi İsrail-Hamas savaşında da kamuoyunu ikiye bölme çabaları dikkat çekiyor. Sosyal medyada giyimden gıdaya, içecekten temizlik sektörlerine kadar kökeni İsrail olan ya da Yahudi işadamlarının sermayesiyle kurulu firmaların ürünlerine boykot çağrısı başlatıldı. Keza İsrail’e desteğini açıklayan tanınmış markalar da kamuoyuna duyurularak, o ürünlerin boykot edilmesi isteniyor. Boykota gerekçe olarak, İsrail’in masum Filistin halkına yönelik insanlık suçu işleme pahasına katliamlarını sürdürmesi gösteriliyor. Bunun tam tersini savunan Arap-Filistin karşıtları ise, “Türkler için ağlayan Arap gördünüz mü?” ya da “Karabağ’da Türkler katledilirken gösteri yapan Arap ülkesi gördünüz mü?” veya “Kerkük’te Türkmen katliamı yapılırken Gazze’de sokaklara dökülen Filistinli gördünüz mü?” şeklinde soruların yer aldığı paylaşımlar dolaşıyor. Sosyal medyada dikkat çeken eleştirel paylaşımlardan biri de, “Yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan bir tek Arap ülkesi olup olmadığı” yönünde…
Günümüzde Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesinde ya da İsrail-Hamas çatışmasında da kimin haklı kimin haksız olduğuna bakmaksızın acil müdahale ve akan kanun durdurulması gerekir. Ukrayna ve Filistin’deki masum sivil halkın yaralarının bir an önce sarılıp, gıda-su ve hijyene kavuşması sağlanmalı.
Hamasi sözler ve sloganların atıldığı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ilk kez yararlı bir iş yapıp, acil oturumla saldırıların durdurulması kararını alıp ateşkesi sağlamalı, büyük çaplı bir seferberlikle 24 saat içinde Gazze’ye gidip sivil halka yardım elini uzatmalıdır. Gazze’de yoğun bombardıman altında kalan hastanelerdeki on beş binden fazla sivil ağır yaralı şifa bekliyor, ilaç, elektrik, yardım bekliyor… Gazze cehenneminde zamana karşı yarış yapılıyor, bu kez tek bir bomba bile atılmadan hastanelerden her saat onlarca, yüzlerce masum sivilin ölüm haberleri gelebilir.
Gazze için yarın çok geç olabilir.