Kültür-Sanat

Yunus Emre sevgi diliyle asırlardır gönüllerde yaşıyor

- Sevgi, saygı, hoşgörü, insana değer verme gibi erdemlerin benimsenmesine yönelik eserleriyle Anadolu'nun manevi mimarlarından olan, "Sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz" dizelerinin sahibi Yunus Emre, vefatının 703. yılında anılıyor - ESOGÜ Yunus Emre Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kamil Sarıtaş: - "Sevgiyi, saygıyı, samimiyeti, ahlaklı olmayı, Allah'ı sevmeyi, Yaradan'dan dolayı bütün yaratılmışları sevmeyi ön plana çıkarması dolayısıyla, her insan Yunus Emre'de kendini buluyor"

Abone Ol

ESKİŞEHİR (AA) - DENİZ AÇIK - Büyük Türk düşünürü, mutasavvıf ve şair Yunus Emre, sevgi, saygı, hoşgörü, insana değer verme, Allah sevgisi ve gönüller yapmak gibi erdemlerin benimsenmesine yönelik telkinleriyle asırlardır insanlığa yol gösteriyor.

Kesin doğum tarihi bilinmeyen Anadolu'nun manevi mimarlarından Yunus Emre, çeşitli kaynaklara göre 13'üncü yüzyılın ortası ile 14'üncü yüzyılın ilk çeyreği arasında yaşadı.

Türk İslam halk düşüncesinin en önemli yapı taşlarından Yunus Emre'nin 1307-1308'de yazdığı "Risaletü'n-Nushiyye" ile vefatının ardından sevenlerinin derlediği şiirlerinden oluşan "Divan" isimli iki önemli eseri bulunuyor.

Her müminin arzuladığı ilahi aşkı anlattığı şiirlerini halk diliyle yazan, "Sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz" dizelerinin sahibi, Anadolu irfanının sembolü Yunus Emre, her yıl mayıs ayının başında Eskişehir'de Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası'nda düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Vefatının 703. yılı dolayısıyla Mihalıççık ilçesine bağlı eski adı Sarıköy olan kırsal Yunusemre Mahallesi'ndeki türbesinde Valilik tarafından yarın gerçekleştirilecek törenle yad edilecek büyük Türk düşünürü anısına 12 Mayıs'a kadar çeşitli etkinlikler yapılacak.

- "Dini düşünceyi halkın anlayacağı Türkçe ile anlatıyor"

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Öğretim Üyesi ve Yunus Emre Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kamil Sarıtaş, AA muhabirine, Yunus Emre'nin tasavvufun ilkelerini insanlığa anlatan bir Türk düşünürü olduğunu söyledi.

Yunus'un yaşadığı dönemde meselelerin divan edebiyatı ve benzeri edebiyat dilleriyle anlatıldığını belirten Sarıtaş, "O dönemde belki de ilk defa Yunus Emre anlatmak istediği dini düşünceyi halkın anlayacağı Türkçe ile anlatıyor. Böylece insanlar yalın bir dille rahatlıkla okuduklarında veya dinlediklerinde İslam'ın güzelliklerini anlayıp hayatlarına uygulayabiliyorlar." dedi.

Sarıtaş, o dönem insanların Yunus Emre'nin arı, duru anlatım tarzından çok etkilendiğini vurguladı.

Allah'ın dizelerle ancak onun yazdığı kadar güzel anlatılabileceğini ifade eden Sarıtaş, "İslam'ın ahlaki ilkelerini Risaletü'n-Nushiyye adlı eserinde çok güzel bir şekilde anlatıyor. Genel anlamda İslam'ı karşıdaki halkın anlayacağı dille en güzel şekilde anlatmış olması en büyük özelliklerinden biridir. Divan adlı eseriyle insanın gönlünü beslerken, Risaletü'n-Nushiyye ile ahlaki öğütleri anlatıyor. Diğer taraftan da insanın zihnini inşa etmeye çalışıyor." diye konuştu.

- "Yunus Emre insanı merkeze koyuyor"

Sarıtaş, Yunus Emre'nin herkesle barışık, iyi geçinen, ahlaklı, vatansever bir insan profili ortaya koyduğunu dile getirdi.

Moğol akınları ve Haçlı seferlerinin yaşandığı dönemde öğütleriyle Anadolu insanının umudunu diri tutan Yunus'un, din, dil, ırk, mezhep ayırt etmeden bütün insanların gönlünde ahlaki güzellikleri anlatan rol model bir insan haline geldiğini belirten Sarıtaş, şunları kaydetti:

"Bütün gönüllere sevgiyi, insanı, saygıyı, samimiyeti merkeze alarak anlatmış olması da aslında Yunus Emre'yi çok önemli bir düşünür haline getiriyor. Yunus Emre'nin, Avrupa'da veya başka yerlerde çok satan eserlerin yerini tutabilecek bir güzelliğe sahip eserleri var. Sevgiyi, saygıyı, samimiyeti, ahlaklı olmayı, Allah'ı sevmeyi, Yaradan'dan dolayı bütün yaratılmışları sevmeyi ön plana çıkarması dolayısıyla, her insan Yunus Emre'de kendini buluyor. Kendimizi bildiğimizde zaten her şey halloluyor. Mesela bugün bu kadar savaş ve benzeri sıkıntılar var. Yunus Emre'yi bildiğimizde sanki zihnimize şöyle bir şey oluyor: 'Yunus Emre olsaydık bunların sanki çoğu olmazdı.' Çünkü o bize daha çok paylaşmayı, bir olmayı, beraber olmayı, dünyanın faniliğini, kısalığını bir müddet sonra gelip geçeceğini anlatıyor. Yunus Emre'nin öğütlerini tuttuğumuzda aslında hepimiz birbirimizle kardeş olduğumuzu hatırlıyoruz. Buna göre daha mutlu, huzurlu, umut dolu yarınlara bakacağız. Yunus Emre insanı merkeze koyuyor."

Prof. Dr. Sarıtaş, Yunus Emre'nin insanlığın vefa borcu hissettiği Türk düşünürlerinden biri olduğunu sözlerine ekledi.