Yetim çocukların “baba” çığlığı

Şükrü KARAMAN Amasra maden faciasının ilk duruşmasında yaşamını yitiren emekçi eşinin feryadı mahkeme salonunu adeta salladı. Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taş Kurum...

Abone Ol
Şükrü KARAMAN Amasra maden faciasının ilk duruşmasında yaşamını yitiren emekçi eşinin feryadı mahkeme salonunu adeta salladı. Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taş Kurumu’na (TTK) ait maden ocağında 14 Ekim 2022’de meydana gelen patlamada 43 işçi yaşamını yitirmişti. Dünyanın en zor mesleğini yerine getiren, ekmek parası için yerin yüzlerce metre altında gün yüzü görmeden saatlerce kazma sallayan madenciler yetersiz önlemlerden ötürü can vermişti. Emekçiye mezar olan maden ocağında gerekli tedbirlerin alınmadığı yapılan incelemeler sonucu saptanmıştı. Çok sayıda soru işaretini barındıran patlamanın ilk duruşması Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Aileler ve avukatları duruşma öncesi adliye önünde açıklamada bulunarak, gerçek sorumluların yargılanmadığını ifade etti. “Kaza değil, katliam. Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur” yazılı pankartları açan acılı aileler, ölüme neden olanların gerekli cezaya çarptırılmasını istedi. Duruşmada tutuksuz yargılanan bir sanığa ölen maden emekçisi Deniz Baykal’ın eşi Meltem Baykal’ın “Hadi kaldır kafanı bak gözüme bak. Cesaretin varsa bak gözüme. Üç yetimim var. ‘Baba baba’ diyor. Babasını getir, 5 dakika kocamı getir” feryadı salonda bulunanları ağlattı. Soma maden faciasında yaşamını yitiren 301 emekçinin ailesi gibi, Amasralı aileler de eşlerini, oğullarını, babalarını yaşamdan koparanlara hak ettiği cezanın verilmesi için mücadele başlattı. Müessese müdürü yaptıkları ölçümde kritik metan gazı seviyesinin aşılmadığını, ocaktaki çalışma koşullarının Avrupa Birliği yasalarına uygun olduğu savunusunu yapsa da o gariban emekçiler ihmalin, önlemlerin yetersizliği sonucu hayatlarını yitirdiler. Patlamanın ardından ocakta inceleme yapan bilirkişinin ön raporunda kazanın nedenleri arasında havalandırma sistemindeki sorunlar olduğu vurgulandı. Hani önlemler alınmış, çalışma koşulları AB düzeyindeydi. Zaten Soma başta olmak üzere her maden faciasının ardından aynı sözleri dile getiriyor, kendilerini savunuyor ocak ve müessese sorumluları. Özelleştirmelerden ötürü maden ocaklarında önlemlerin ıskalandığı, az emekçiyle uzun süre kömür çıkarıldığı sır değil. Özel sektör işverenleri yetersiz personelle çok üretim ve kar peşinde. Havalandırma sistemindeki sorunlar da eklenince patlama kaçınılmaz oluyor, yüzlerce emekçi hayatının baharında mezara gidiyor. Yazık değil mi o insanlara? Yasanın öngördüğü önlemler alınsa, yeterli sayıda işçi ile belirli süre üretim yapılsa, altına imza attığımız Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı madenlerde iş güvenliği sözleşmesi eksiksiz uygulansa, denetimler hakkı ile yerine getirilse canlarını kaybeden maden emekçileri bugün hayatta olacak, yetim çocuklar “Baba, baba” diye bağırmayacaktı. Umarım gerekli cezayı alır patlamada ihmali olanlar. Ocak sorumlularının çoğu EYT’den emekli olmuş. Acaba vicdanları rahat mı?