Genel

"Yerel Seçimler Arifesinde: Gazetecilik ve Siyaset" söyleşisi Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlendi

9. Köy söyleşileri kapsamında Murat Yetkin, Ayşe Sayın ve Faruk Bildirici Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi'ndeydi. "Yerel Seçimler Arifesinde: Gazetecilik ve Siyaset" başlığıyla düzenlenen etkinliğin ardından katılımcılar için resepsiyon düzenlendi.

Abone Ol

Esin Özdemir

Gazeteciler Cemiyeti'nde Norveç Büyükelçiliği desteğiyle gerçekleştirilen 9. Köy söyleşileri, bu kez “Yerel Seçimler Arifesinde: Gazetecilik ve Siyaset” başlığıyla düzenlendi. Murat Yetkin, Ayşe Sayın ve Faruk Bildirici’nin konuk olduğu söyleşinin moderatörlüğünü ise Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu üstlendi. Norveç Büyükelçisi Andreas Gaarder başta olmak üzere birçok yabancı diplomatın da katıldığı söyleşi, Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde düzenlendi. Söyleşiye online katılım da sağlandı.

Yusuf Kanlı ve Savaş Kıratlı

Başkan Vekili Kıratlı: Depremin yıl dönümünde Adıyaman'dayız

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Savaş Kıratlı, projeye olan destekleri nedeniyle Norveç Büyükelçiliği'ne teşekkürlerini iletti. Panelin medya ve siyaset konusunda bilinç oluşturmasını dileyen Kıratlı, Destek önceliğini 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgeye verdiklerinin altını çizdi. Başkan Vekili Kıratlı, basın özgürlüğünün önemine ve bu doğrultudaki hedeflerin evrensel olduğuna işaret ederek, "Yerel medya ile yapılacak iş birliğinin önünü açmış bulunuyoruz. Malatya’da gerçekleştirilen çalışma ile sahaya çıktık. İkinci toplantı, Adıyaman’da, depremin birinci yıl dönümünde gerçekleşecek" dedi. 

Yusuf Kanlı ve Andreas Gaarder

Norveç Büyükelçisi Gaarder: Devam edecek iş birliğimizi dört gözle bekliyorum

Norveç Büyükelçiliği ile Gazeteciler Cemiyeti’nin çalışmalar yürüttüğünü ekleyen Norveç Büyükelçisi Andreas Gaarder, söz konusu çalışmalarla nitelikli gazeteciliğe katkı sunmayı hedeflediklerini belirtti. 9. Köy projesi ile yüzlerce gazeteciye ulaşmanın mutluluğunu yaşadığını ifade eden Gaarder, desteklerin süreceğini belirterek, şunları söyledi:

“Yapılan çalışmalar bizlere cesaret veriyor. İfade ve basın özgürlüğü, dünyanın her köşesinde baskı altında. O nedenle, sizler gibi derneklerin çalışmaları çok kıymetli. Ankara’daki gibi bir toplanma yerinin olması gittikçe önem kazanıyor. İnsanların özgürce, demokratik ve şeffaf bir şekilde haberlere ulaşabilmesi, kendilerini ifade edebilmeleri ve bu çerçevede, özellikle bir haberin farklı yanlarını şeffaf bir şekilde gösterebilmek oldukça elzem. Bu süreçte gazetecilerin eleştirel haber yapabilmeleri de ayrıca önem taşıyor. Her zaman profesyonel gazetecilere ihtiyacımız var. Devam edecek iş birliğimizi dört gözle bekliyorum.”

Faruk Bildirici, Ayşe Sayın, Murat Yetkin

Bildirici: Siyaset ve medya iç içe geçti

Moderatör Yıldız Yazıcıoğlu’nun “Siyaset ve medya nasıl olmalı?” sorusunu yanıtlayan Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, siyaset ve medyanın iç içe geçtiğini vurguladı. “Mesafe kuralı çiğneniyor” diyen Bildirici, soruya ilişkin şu cevabı verdi:

“Genel seçim öncesine gidelim. Seçim öncesinde, muhalefet partileri ittifak için masaya oturdu. Meral Akşener ise masadan kalktı. İktidar ve eleştirel medyanın nasıl olduğunu hatırlayalım. O dönem öyle bir hava esti ki, eleştirel medyadaki arkadaşlarımız Meral Akşener’e ciddi biçimde yüklendiler. Bize düşen, durumu izlemek ve insanlara haber vermekti. Taraftar rolüne girilmemeliydi. Onların baskısı nedeniyle Akşener masaya geri döndü ve seçimlere zarar verildi. En büyük katkıyı işimizi doğru yaparak sağlayabiliriz."

Sözlerine eleştirel gazeteciliğin geldiği durumu özetleyerek devam eden Bildirici, "Gazeteciler siyasetçiler adına konuşuyor. İktidar medyası iktidardan, muhalif medyası muhalefetten ne kadar bağımsız? Eleştirel gazetecilik bu şekilde yapılabilir mi?" dedi.

 “Genç arkadaşlarımızın koşulları çok zor”

 Mevcut dönemde gazetecilerin kendi haklarını savunamaz durumda olduğunun altını çizen Bildirici, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genel olarak bakıldığında, örgütsüz durumdayız. Genç arkadaşlarımızın maaşları, koşulları çok zor. Yeterince gelir elde edemiyorlar. Bununla birlikte, insanlık var oldukça bilgiye ihtiyaç olacak. Dijital devrimin ortasındayız. Eski kuşaktan insanlar olarak dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyoruz. Kitle iletişimin çöktüğüne inanmıyorum. Türkiye’de medyanın büyük bir bölümü iktidar tarafından devşirilmiş durumda. Tam böyle bir ortamda, dijital devrime ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bizim dönüşüme odaklanmamız gerekiyor. Eskiden de hiçbir şey iyi değildi ama bu koşullardan kurtulmak için kendi mesleğimizi nasıl daha iyi yapabileceğimiz konusunda çaba göstermeliyiz.”

Sayın: Gazeteciliğin sıkıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz

“Yerel seçimler arifesinde, iktidar, muhalif medyaya ve kendilerinden olmayan gazetecilere ‘siz bize yeterince yer vermiyorsunuz’ diyor. Neler oluyor? Muhalefet ve iktidar, gazetecilik için ne diyor?” sorusuna cevap veren Sayın, konuşmasında şu cümlelere yer verdi:

“Türkiye’de gazeteciliğin sıkıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Parlamento hala muhalif ve iktidar medyasının birlikte çalıştığı ve birbirine etki ettiği bir yer. İktidar, belli kurumlara akreditasyon uyguluyor. Parlamento muhabiri olarak, iki kesimi de görebilme konusunda avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Kırsalda televizyonlar gayet iyi takip ediliyor. Seçim sonuçları bunu ortaya koyuyor. Ana akım medyanın yok olması nedeniyle sizi okuyoruz dediklerini duyuyorum. Bu benim açımdan iyi ama Türkiye medyası açısından üzücü bir durum. Gazeteci patronlar dönemine yetiştim. İş adamları gazetecilik alanına sermaye diye girmeye başladı. Erdoğan dönemi güçlendikçe, siyasi liderler medyanın patronu oldu. Parlamento muhabiri iki tarafı da dinlemek konusunda şanslı."

Sözlerine haber doğrulama yöntemlerine vurgu yaparak devam eden Sayın, "Parlamento muhabirliğinde yanlış bir şey yapıldığında siyasetçi de bunu söyleyebiliyor. Siyasetçinin söylediği bir şey de teyit edilebiliyor” dedi.

Yetkin: Bu çağ kapanıyor

Gazeteci Murat Yetkin de “Güçlü olan haklıdır” sözünü anımsatarak, güç politikalarının uygulandığı bir dönemden geçtiğimizi ekledi. Kitle iletişim araçlarına ilişkin de konuşan Yetkin, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Artık bildiğimiz anlamda kitle iletişimi diye bir şey kalmıyor, yok. Eskiden görüldüğü gibi medyanın siyaset üzerindeki etkisi azalıyor. Bazen naif meslektaşlara rastlıyorum. Bu iktidar gidecek diyorlar. Geçmiş güzellemesine gerek yok. Eskiden memnun muyduk? Hepimizin ağzı çok yandı. İşler kötüye gidiyor. Kitle iletişimi diye bir şey geçiyor. Yapılanlar kitle iletişimi değil ama bu yapanların suçu değil."

Medya sektöründeki köklü değişimlerin altını çizen Yetkin, "Birtakım istatistikler var. Dijital içeriklerin ya sahte ya da özellikle üretilmiş, çarpıtılmış olduğunu görüyoruz. O kadar kaygan bir zeminde hareket ediyoruz ki. Bu çağ kapanıyor. Kapanmıyormuş gibi yapamayız. Bizler soyu tükenmekte olan bitkiler gibiyiz. Soyumuz tükeniyor ama bunu bir üzüntüyle söylemiyorum. Kitle iletişimi denen şey çöküyor” dedi.

Kanlı: Güç birliği yapmak zorundayız

Nisan ayında Gazeteciler Cemiyeti'nin gerçekleştireceği medya konferansına değinen Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, medyanın sorunlarının ele alınacağı bu konferansta bir yasa taslağı oluşturulacağını da vurguladı. Yürürlükte olan yasanın bomboş olduğunu belirten Kanlı sözlerine şöyle devam etti:

“Örgütlü olmak, bizim mesleğimizde ifade ve basın özgürlüğü için şart. Sendikalaşma yüzde 4’lere indiğinde bu sektörde çok ciddi sıkıntı var demektir. Sendikalaşmanın artması için çağrıda bulunuyoruz, destek veriyoruz. Önce sendikalaşmamız şart. Örgütlülük çok önemli. Aynı şehirde, özellikle küçük şehirlerde dört, beş örgüt olmaz. Birleşmeleri lazım. Güç birliği yapmak zorundayız. Çağrılarımızı tekrarlıyoruz.”