Sağlık

"Yenidoğan Çetesi" mağduru aile: Cezaevine girmeden ölmelerini istemiyorum

Yenidoğan çetesinden Erol çifti de mağdur oldu. Bebeklerinin beyin kanaması geçirdiğini belirten çift, "Biz yandık, bunlardan başkaları yanmasın. Bunlar para için yapmadıkları bir şey yok. Paraları batsın" dedi.

Abone Ol

"Yenidoğan çetesi" mağduru Erol çifti, ANKA Haber Ajansı'na açıklamalarda bulundu. TRG Hospital Hastanesi yüzünden bebeklerinin beyin kanaması geçirdiğini söyleyen çift, yüzde 100 işitme kaybı olduğunu ve bebeklerinin fiziksel sıkıntı yaşadığını belirtti. 

"Bizim çocuğumuza yaşattıklarını yaşamadan, o cezaevine girmeden ölmelerini istemiyorum" diyen Erol çifti, "Bugün hastanenin ruhsatının iptal edildiğini duydum. Ama Mehmet Gürül isimli doktor, Gaziosmanpaşa Özel Duygu Hastanesi’nde hala çalışmaya devam ediyor. Biz yandık, bunlardan başkaları yanmasın" ifadelerini kullandı.

ANKA'dan Mehmet Oflaz'ın haberine göre,  liderliğini doktor Fırat Sarı’nın yaptığı "yenidoğan çetesi” yüzünden 12 bebek yaşamını yitirdi. Dosyada adı geçen 47 şüpheliden 22’si tutuklandı. 

Mağdur ailelerden Erol çifti, oğullarının nasıl engelli kaldığını anlattı:

"Benim oğlum 35 haftalık, 2 kilo 700 gram doğdu. Gayet sağlıklıydı. Tek sıkıntısı ciğerleri tam olarak gelişmemişti. Bir anda kuvöze alacağız denildi. Bize doğum doktorumuz Figen hanım ‘Çocuğunuz gayet sağlıklı doğdu. Buradan üç gün içerisinde çıkmazsa çocuğunuzu buradan alın’ dedi. Biz de ‘tamam’ dedik. Çünkü daha önce de olmuş böyle olaylar. Daha önce de başlarına gelmiş. TRG Hospital Hastanesi’nde daha önced e böyle olaylar olmuş. Yılbaşı gecesi yani ikinci gece çocuk kuvözdeyken gece 4’te bizi arayıp ‘Çocuğunuzun kalbi durdu, her şeye hazırlıklı olun’ dediler. Biz de neye uğradığımızı şaşırdık. Apar topar hastanenin yolunu tuttuk. Hastaneye gittik hastanede doktor denilen bir şey yok. Yani çocuğuma müdahale edecek bir doktor yok. Yoğum bakım doktoru yok. 7/24 orada olması gereken doktor yok. Ayrıyeten bize açıklama yapacak kimse de yok. Biz de doktora bir şekilde ulaşmaya çalıştık. Hastanenin müdürü doktoru aradı ve bir şekilde ulaştı. Mehmet Gürül isimli doktorla görüştük. Ben ‘Siz hastanede yoksunuz, bu çocuklara bir şey olduğunda nasıl müdahale ediyorsunuz’ dediğimde bana ‘Biz hemşireleri görüntülü arıyoruz ve ne yapması gerektiğini söylüyoruz’ dedi. Doktor yılbaşı günü hastanede yoktu. Daha sonrasında ‘O zaman çocuğumu eve verseydiniz, bana tarif etseydiniz ben evde yapsaydım müdahalesini’ dedim.

"Çocuğum 3 ay boyunca böbreklerinden sıkıntı çekti"

Mehmet Gürül’den epikriz raporu istedim. Hastanede olmadığı için bana epikriz raporu veremiyor, imzası gerekiyor. Gürül, telefonla hemşirelerden birisini arayarak epikriz raporu yazdırdı. Bu da bir suçtur. Gürül bana ‘Başka hastaneye taşırsanız bu çocuk yolda ölür. Çok tehlikeli ve çok sıkıntılı çocuk’ dedi. ‘Ben size çocuğumu sağlam verdim. Nasıl bu kadar sıkıntılı olabiliyor’ dedim. Çocuğumu başka bir hastaneye götürmeye karar verdim. Hastaneden ambulans istedim. ‘Ambulans yok’ dediler. Ambulans şoförü evde yatıyormuş. Ancak acil durum olduğunda geliyormuş. Daha sonrasında biz oğlumuzu başka hastaneye taşıdık. TRG Hospital Hastanesi’nde çocuğumuzun satürasyonu çok düşüktü. Diğer hastaneye gider gitmez çocuğumuzun satürasyonu normale döndü. Bu sefer çocuğumuz idrarını yapamadı. İdrarını yapamadığı için diyalize bağlanması gerekiyordu. O sıra doktorlar bakarken meğerse idrarını yapamamasının sebebi sondanın yanlış takılmasıymış. Küçücük çocuğa sonda bile takamamışlar. Çocuğum 3 ay boyunca böbreklerinden sıkıntı çekti. 3 ay kuvözde kaldı. Bu süreçte çocuğum 2 ay sıvıyla beslendi. Bir damla süt içemedi. Eşim çocuğumuza kendi sütünü bile veremedi.

"Paraları batsın"

TRG Hospital Hastanesi’ndeki 3 günlük süreçte çocuğumun beynine oksijen gitmemesinden dolayı çocuğum beyin kanaması geçirdi. Beyin kanaması sonucunda hidrosefali oldu. Yani beyninde sıvı birikmesi oldu. Bunların hepsinin sonucunda çocuğumda yüzde 100 işitme kaybı var, fiziksel sıkıntılarımız var. Her gün hastane hastane dolanıyoruz. Her gün bir çözüm arıyoruz. Bizim çocuğumuza yaşattıklarını yaşamadan, o cezaevine girmeden ölmelerini istemiyorum. Benim içimi yakan tek bir şey var. Mahkeme sürecimiz hala devam ediyor. Bu hastane ve bu doktor hala çalışıyor. Bugün hastanenin ruhsatının iptal edildiğini duydum. Ama Mehmet Gürül isimli doktor, Gaziosmanpaşa Özel Duygu Hastanesi’nde hala çalışmaya devam ediyor. Biz yandık, bunlardan başkaları yanmasın. Bunlar para için yapmadıkları bir şey yok. Paraları batsın."