Yenidoğan Çetesi davası duruşması altıncı gününde, örgüt lideri olduğu ileri sürülen tutuklu sanık Fırat Sarı savunma yaptı. "Terörden yattığımın duyulmasını istemiyordum" diyen Sarı, "Her şeyimi kaybettim, insan olmayı kaybettim. İnsan olmanın gerektirdiği ne varsa bir bir üstümden söküldü" ifadelerini kullandı. 
 
ANKA'dan Gaye Şeyma Can'ın haberine göre, Bakırköy 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren duruşmada, 22 tutuklu sanık cezaevinden getirilirken, 16 tutuksuz sanık ve taraf avukatları da hazır bulundu. Tutuklu sanık Fırat Sarı, kamuoyunda oluşan tepkiler nedeniyle avukatlarının ayrıldığını belirterek, savunmasına, "maddi gerçeğin ortaya çıkmasında elimden geleni yapmak istiyorum" diye başladı.

"Savcı tehditinin ardından kamuoyunda oluşan infialin etkisi altında olduğunu" iddia eden Sarı, hayattan bir beklentisinin ve umudunun kalmadığını belirtti.

GÜNCELLEME - Antalya'da hortum ve kuvvetli sağanak seralara zarar verdi GÜNCELLEME - Antalya'da hortum ve kuvvetli sağanak seralara zarar verdi

Tıp fakültesine girdiği yaşlardan itibaren yaşadığı zorlukları dile getiren Sarı, şunları kaydetti:

 "Bingölllüyüm 17-18 yaşında tıp fakültesine girdim. Bir gösteriye katıldım, terör örgütü üyeliğinden ceza aldım. Polis beni tutukladığında örgüt yöneticisi yazısını görünce kötü oldum. Terörden yattığımın duyulmasını istemiyordum. Her şeyimi kaybettim, insan olmayı kaybettim. İnsan olmanın gerektirdiği ne varsa bir bir üstümden söküldü. Medya söylendiği gibi hiçbir şey kolay olmadı."

''Özel hastaneler çok şey başardı"

Sanık Fırat Sarı, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Tapelere itirazım var, iki insan konuşuyor, ben burada kamuya konuşuyorum her şeyi söylemem, olasılıkları söylemem ama güvendiğiniz bir insana daha rahat konuşursunuz. Argo kullanabilirsiniz. Özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıdı. Ama bunlar kamuya yapılmış konuşmalar değildi. 'Sağlık haktır satılamaz' deniyor ama bu gerçeğe çok uygun değil. Bu hastaneler özel hastaneler çok şey başardı.  

Kadan bebekle ilişkilendirilmem skandal. Bebek ölüyor, ölümden bir gün sonra İlkerle telefonda tartışıyoruz. Ben filmini görüyorum. Denmiyor ki bu bebek doğmuş bir saat sonra ölmüş. Deniyor ki 'bu bebek uzun yatırıldı. Komplikasyonlara neden oldu bebek o şekilde öldü' deniyor. Bu mantıklı değil. 

"Ben bir hekime nasıl 'düzey yükselt' diyebilirim"

Opara bebek için söylüyorum 'bir hasta var deniyor 6 aylık bir hasta' deniyor. Çocuk takibinin ikinci gününde kötüleşiyor. Yenidoğan'a yatırılmak zorunda kalınıyor çünkü çocuk yoğun bakım yok. Yenidoğan yoğun bakıma yatırıldıktan sonra 112 aranıyor, çocuk yoğun bakımda yer aranıyor. 

Raşit beni arıyor '112 kabul etmiyor, aile bebeği başka yere sevk etmek istiyor' diyor. Ben Doğukan'ı aradım, 'sevk işlemlerini yapabilir misin' dedim. Sevk eden doktor da ben değilim, kabul eden doktor da ben değilim. Gece boyunca da hiç aranmadım. Sonradan öğreniyorum ki Doğukan bunlara 'doktoru aramayacaksın' diye baskı kurmuş. O yüzden kimse beni aramamış. 

Halime bebek, Çorlu'daki bebek... Bu bebek 32 hafta doğmuş canlandırma sonucu dönmüş, döndükten sonra bunu Çorlu REYAP Hastanesine yatırıyoruz. Hareketsiz bir bebekti. 'Bu bebek büyük ihtimalle yaşamaz' diye aileyi uyardım. Olay günü sabahtan beni aradılar 'kötü olduğunu' söylediler. Ben o sırada İstanbul REYAP'tayım. Sonra aradılar 'bebek ex oldu' dediler. Ben geleyim 'babaya ben bilgi vereyim' dedim. Ben hastaneye geldim zaten telefonlar dinleniyormuş o sıra direkt polis geldi. Ben bir hekime nasıl 'düzey yükselt' diyebilirim. Hasta yatırma tanı koyma, taburcu etme bunu meslek etiği gereği söyleyemem.

"Bir hastane sahibi neden bir bebeğin ilacını kısıtlasın"

SGK dolandırıcılıkla suçlandık. 'Hastaları uzun yatırdınız, epirkzini yanlış yazdınız' vs. dendi. Hekim belirler bunu. İlaç kullanma konusunda SGK ilaç için ilaç parasıdan daha azını ödüyor hastane ilacı kullanmak istemez ki zarara uğrar hastane. İlaçların toplanmasıyla ilgili genelde merkezde toplanmasıyla ilgili bir kez öyle bir şey söyledim. 300-500'e satılmış.

O ilaçlar uygun taşıma koşullarında taşınmazsa bozulur o ilaçtan şifa bekleyen hasta için ölüm olur. İlaçların satılmasıyla ilgili yurt dışıyla bir bağlantı var bunun açığa çıkması lazım. 300 lira 500 lira için neden bu yapılmış. Bir hastane sahibi neden bir bebeğin ilacını kısıtlasın. Vicdanı geçtim, iyi hizmet verdikçe prestij kazanacak. Benim ismim duyulsa ne olur? Böyle bir riske niye gireyim. 

"Siyasi bir amaçla yaptığını düşünüyorum"

CİMER şikayetini yapan adam (Deniz Korkmaz) benim evladımdır, yanımda taşıdığım adamdır. Şikayeti 2023'te yapmış. Deniz aşırı solcu olan biri. Üslup Deniz'in üslubu değildi. Gözünün önünde bir sürü bebek ölmüşse, sen neden bu hastanede çalışmaya devam ediyorsun. Deniz'in bunu siyasi eylem olarak yaptığını düşünüyorum. Başka türlü açıklayamıyorum. Vatan Emniyet'e giderken diğer arkadaşlara, 'Ben bir şey yaptım, hepinizi yaktım ama bunu sisteme patronlara karşı yaptım' demiş. Bunu siyasi bir amaçla yaptığını düşünüyorum."

Editör: Esin Özdemir