Yasemin Dikici / Van

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işveren-devlet kesimi temsilcilerinin oy birliğiyle, 2024 yılından itibaren geçerli olacak asgari ücret net 17 bin 2 lira olarak belirlerken Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) hesaplamasına göre, 2023 Kasım ayında açlık sınırı, 14 bin 25 TL’ye, yoksulluk sınırı da 45 bin 686 TL’ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 18 bin 239 TL oldu. 

Van’da kafe lokantalarda çoğu üniversite ve lise mezunu, asgari ücretin altında 12 saat çalışan emekçiler, aldıkları paranın karınlarını bile doyurmadığını belirterek, “Biz de biliyoruz bu ücrete çalışılmaz ama elimizden bir şey gelmiyor. Saatlerce çalışıyoruz. Oturmamıza, dinlenmemize bile laf söylüyorlar. Kölelik çağı geride kaldı diyorlar ama bizim köleden bir farkımız yok” diye yakındılar. 

Di?Sk Genel I?S? Van S?Ube Başkanı Ömer Tekin2

“Emek sömürüsüne dönük ciddi politika değişikliklerine gidilmeli”

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel İş Van Şube Başkanı Ömer Tekin, ülkenin ucuz işgücü cehennemine döndüğünü belirterek, DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) hesaplamalarına göre geniş âtıl işgücü sayısının Ocak 2024’te 10 milyon 453 bin olduğunun altını çizdi. Genç işsizlik oranının yıllara göre değişse de yüzde 20 oranında seyrettiğine dikkat çeken Tekin, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Bu, her beş gençten birinin, iş bulamadığını gösteriyor. Bunun yanında güvencesiz, asgari ücret bile alamayan, yevmiyeci milyonlarca işçi kafe, lokanta gibi işletmelerde açık bir sömürü sisteminde uzun çalışma saatlerinde çalışmak zorunda kalıyorlar. Açıkça karın tokluğuna çalışmaya tekabül eden ve bir kişinin günlük yemek ücretine denk gelen 200-300 TL arası bir ücrete çalışmak zorunda bırakılan bir neslin gelecek umudu, planlamasından bahsedilebilir mi? Enflasyon, zam, sarmalında ekonomik kriz ortamı üretimden kopuk düşük gelirli ile üst sınıf arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyor. Bu da ciddi toplumsal riskleri, çatışma endişelerini beraberinde getiriyor. Bir an önce emek sömürüsüne dönük ciddi politika değişikliklerine gidilmesi ve tüketim toplumundan üretime dayalı akılcı politikaların tartışılıp hayata geçirilmesi gerekiyor.” 

Hasta olan babası çalışmadığı için okulu bırakıp eve bakmak zorunda kalan 21 yaşındaki Hazar Demirhan, “Okulu bırakmak zorunda kaldım. Babam hasta, 5 kardeşiz. İki kardeş çalışıyoruz ama yetmiyor.  Lokantada, günlüğü 300 liraya çalışıyorum. Evin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya bile yetmiyor” dedi.

Türkiye'nin okul öncesi müzik eğitimi uygulayan ilk devlet okulu açıldı Türkiye'nin okul öncesi müzik eğitimi uygulayan ilk devlet okulu açıldı

Gelecek umudu kalmadı, günü kurtarma derdi

Bursa Uludağ Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği mezun olan Ahmet Çelik, bir kafede garson olarak çalışıyor. Günlük 350 liraya çalışan Çelik, şunları söyledi:

“Kazandığım parayı nereye harcasam bilmiyorum. Aldığım para, bir öğün yemek parası. Çalışmak zorundayım. Mesleğimi yapmak isterdim fakat ülkedeki eğitimin durumu hiç iç açıcı değil. Her gün yeni bir sistem, her gün farklı bir yöntem. Okul bitiyor sonra da mülakat. Keşke üniversite okumasaydım, en azından emeklerim boşa gitmezdi. Yanında çalıştığım insanların çoğu ilkokul mezunu. ‘Ben hata mı ettim. Okula gitmek yerine ticarete mi atılsaydım’ diye düşünüyorum. Akşam eve gidene kadar aldığımız para, bitiyor. İşyerinde az para almanın dışında mobbinge bile maruz kalıyoruz. Çoğu zaman molaya çıkmamıza bile izin verilmiyor.”

Mustafa Kutlu, Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nden mezun olduktan sonra bir lokantada garsonluk yapmaya başlamış. Günlük 350 TL alan Kutlu, şöyle konuştu:

“Her gün her şeye zam geliyor. Aldığım para eve gidene kadar bitiyor. Bazı kafelerde çalışan arkadaşlarıma yemek dahi verilmiyor. Ben de işimi yapmak isterdim ama olmuyor. Mezun olduktan sonra enstrüman alamadım, imkânım yoktu. Çalışmak zorunda kaldım ki zaten para biriktirmek hayal. Geleceğe yönelik hiç umudum kalmadı. Böyle nereye kadar gidecek bilmiyorum.” 

Uygulamalı İngilizce ve Çevirmenlik Bölümü mezun olan Ali Fırat da kendi alanında bir iş bulamadığı için kafede çalışmaya başlamış. Bir günlük emeğinin karşılığı olarak 250 ila 300 lira arası ücret alan Fırat, “10 saat çalışıyorum. Günlük harcamaların sonunda 50 liradan daha az bir para elimde kalıyor. Bu para ile ne birikim yapabilirim ne de ihtiyaçlarımı karşılayabilirim. Köleden bir farkımız kalmadı. Artık günü kurtarma derdindeyiz” ifadelerini kullandı. 

Editör: Ramazan Atabey