Ahmet Çağatay Bayraktar
Kamuoyunda ötanazi ve uyutma tartışmalarına neden olan 17 maddelik "160 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", Resmi Gazete'de yayımlandı. Yayımlandığı 2 Ağustos’tan itibaren sokak hayvanlarının yaşam hakkını tehdit eden bir dizi olay, yasanın kamuoyu vicdanındaki yerinin tekrar sorgulanmasına neden oldu.
Niğde’de belediyeye ait hayvan mezarlığında çok sayıda köpek öldürülmüş halde bulundu. Belediyeden yapılan açıklamada üzerine kireç dökülen mezarlığın doğal ölümü gerçekleşen, trafik kazasında ölen, hastalık taşıyan hayvanlar için oluşturulduğu vurgulandı.
Açıklamada, “Toplum sağlığını riske atmamak adına, kireçleme suretiyle yapılan işlemler tamamen kanuna ve vicdana uygundur” ifadelerine yer verildi.
7 Ağustos’ta Niğde’de gerçekleşen olay sonrası 9 Ağustos’ta Ankara Altındağ Belediyesi’ne ait barınak alanındaki toplu mezarda çok sayıda köpek öldürülmüş halde bulundu. Olay sırasında bölgede olan hayvan hakları savunucuları karakolda verdikleri ifadede barınaktaki köpek sayısının azaldığını, barınağın yeni temizlendiğini ve köpeklerin ise dana başı ve çuval içindeki koyun cesetleriyle kamufle edilmeye çalışıldığını belirtti. Belediyenin açıklamasında ise "Burası yine sınırlarımız içerisinde yer alan çevre köylerimizde benzer sebeplerle ölen koyun, eşek, at gibi küçük ve büyükbaş hayvan ölülerinin de gömüldüğü bir alandır" denilirken, Kurban Bayramı'ndan kalan atıkların da bulunduğu iddia edildi.
Edirne’nin Uzunköprü ilçesi çöplüğüne çuvallar içinde atılan yaklaşık 10- 15 köpek cesedi bulundu. Uzunköprü Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, "Uzunköprü Belediyesi olarak bu canice eylemi yapanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğumuzu ve sorumluların adalet önünde hesap vereceğini halkımıza bildiririz” denildi.
Hayvanların öldürülmesine izin verilmiyor
Niğde, Ankara Altındağ ve Edirne’de gerçekleşen hayvan katliamlarına ilişkin 24 Saat’e konuşan Yarın Vakfı Başkanı Güntekin Güntay, kanun değişikliğinin hayvanları öldürülmesine izin vermediğine dikkat çekerek, ötanazi ve uyutma işlemlerinin kanun teklifinde yer almasının kamuoyunda yanlış bir algıya neden olduğunu hayvanlara yönelik katliamların da “öldürmeye izin verildiği algısından” kaynaklandığını belirtti.
Yapılan değişikliğin katliamlara yol açmasına ilişkin hükümetin de gerekli bilgilendirmeyi yapmadığını söyleyen Güntay, "Yaşanan katliamlarda şüpheliler, kanun değişlikliğinin hayvan öldürülmesine izin verdiği düşüncesinde. Fakat kanunda da belirtildiği gibi sadece hastalık durumlarında uyutulma işlemi uygulanabiliyor. Bu yüzden hayvan katliamlarının hukuksuz olduğu ilgili bakanlıklar tarafından tekrar tekrar vurgulanmalı" dedi.
“Barınaklar hayvan hakları açısından denetlenmeli”
Sahipsiz hayvanların ancak barınaklardaki veteriner hekim kararıyla; hayvanların acı çektiği, iyileşemediği, önlenemeyen bulaşıcı hastalık taşıması ve insan hayatını tehdit ettiği durumlarda uygulanabileceğini belirten Güntay, kanundaki değişiklikleri şu şekilde anlattı:
“Kanun değişikliğinin getirdiği en temel fark barınakların geçici değil kalıcı olması. Belediyeler artık topladıkları sahipsiz hayvanları kalıcı olarak misafir etmek zorundalar. Bu çok büyük bir değişiklik. Bu değişiklik, 4 milyon köpeğe kalacak yer, sürekli mama, bakım, ısınma, sağlık ve temizlik hizmetleri verilmeli anlamına geliyor. Sosyal ihtiyaçları, eğitimleri, sahiplendirilmeleri, rehabilitasyonları da planlanmalı. Bu barınakların hayvan hakları açısından denetlenmesi ise başlı başına bir konu. Tüm bunların yürütülebilmesi için finans ve insan kaynağına ihtiyaç var. Bunun dışında ciddi miktarda arazi tahsisi yapılması lazım.”
“Ayrı ayrı eylem planlarını uygulamak imkansız”
Her belediyenin hayvan barınağı açmasının finansal açıdan zorluğuna dikkat çeken Güntay, devlet kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının koordineli çalışmasının önemli olduğunu belirtti:
“Tüm bu çalışmaların sadece il ve ilçe belediyeleri tarafından ayrı ayrı planlanıp uygulanıp hakkıyla yürütülmesini beklemek hem haksızlık hem de mümkün değil. Bunların yerine getirilebilmesi için bir kentin konuyla ilgili tüm paydaşlarının, il/ilçe belediyesiyle, mahalli idaresiyle, devlet kurumuyla, sivil toplum kuruluşuyla, gönüllüsüyle birlik kurup el ele çalışması gerekiyor.”
“STK, yerel yönetim ve vatandaşlar bir arada olmalı”
Uygulamaya koyulan kanun teklifinin sokak hayvanlarına ilişkin bütüncül bir çözüm içermediğini vurgulayan Güntay, “Konunun taraflarının haklı endişelerini ortadan kaldırmak, imkân ve kaynakları rasyonel şekilde bir araya getirerek, bir çatışma zemini oluşturmadan akılcı ve vicdanlı bir şekilde çözmenin tek yolu il, ilçe belediyeleri, tarım il müdürlükleri, valilik, vatandaş ve sivil toplum kuruluşlarının bir arada olduğu Birlik Modeli’ni uygulamaktan geçiyor” dedi.