İSTANBUL (AA) - Yapı Kredi, hayata geçirdiği ilk girişim sermayesi yatırım fonu olan "Yapı Kredi FRWRD GSYF-1" ile girişimcilik ekosistemine sunduğu desteği güçlendiriyor.

Girişimcilik ekosistemine Yapı Kredi FRWRD hızlandırma programıyla destek olan Yapı Kredi, girişim sermayesi yatırım fonu "Yapı Kredi FRWRD GSYF-1"in tanıtımını İstanbul'da gerçekleştirdi.

Toplantıda konuşan Yapı Kredi Stratejik Yatırımlar Direktörü Erdem Çaşkurlu, küresel girişim sermayesi ekosistemi gelişiminin salgından sonra çok hızlı bir atağa geçtiğini söyledi.

2020'de 2,4 trilyon dolar olan küresel girişim sermayesi fon büyüklüğünün bu yıl sonunda 3,7 trilyon dolar seviyesine ulaşmasının beklendiğini vurgulayan Çaşkurlu, Türkiye'de ise 2020'de toplam fon büyüklüğünün 251 milyon dolar olduğuna işaret etti.

Girişim sermayesi yatırım fonu (GSYF) sayısının 64 olduğunu anımsatan Çaşkurlu, şu bilgileri paylaştı:

"Türkiye'de girişimcilik ekosistemi globalden farklı olarak sürekli gelişim gösterdi. Bu yılın ilk 6 ayında toplam fon büyüklüğü yaklaşık 1 milyar dolar seviyesine yaklaştı. GSYF sayısı da 365'e ulaştı. Toplam fon büyüklüğü 2020’ye göre yaklaşık 6 kat büyüklükte, GSYF sayısı 4 kat büyüklükte. Fon büyüklüğünün büyüme oranına baktığımızda Türkiye büyümesinin yüzde 0,1'ine denk geliyor. Bu oranı küresel kıyasladığımızda büyük bir gelişim potansiyeline işaret ediyor.

Türkiye'de toplam yatırım tutarları 2020 yılında 155 milyon dolardan, 2021 yılında, salgın sonrası 2 milyar dolar seviyesine yükseldi. Burada Getir'in çok büyük bir etkisi var. Son 3-4 yılda yatırımların ciddi anlamda büyük bir bölümünü Getir oluşturdu. Bunu göz ardı etsek bile 2021'de 1 milyar dolarlık bir yatırım tutarından bahsediyoruz. Takip eden senelerde azaldı çünkü parasal sıkılaşma süreci hem globalde hem ülkemizde etkili oldu. Ancak bu yılın ilk 6 ayında ülkemizde girişimlere toplam 587 milyon dolar yatırım gerçekleşti. Bu rakamdan Getir yatırımını çıkardığımızda 337 milyon dolar civarında bir yatırım görüyoruz."

"Dikeylere göre yatırımlara bakıldığında", Getir dışında Türkiye'de oyun, fintek ve yazılım sektörlerinin öne çıkan dikeyler olduğunu belirten Çaşkurlu, finteklere vurgu yaparak, bu yılın 6 aylık döneminde 182 milyon doların sadece fintek girişimlerine yöneldiğini ve bunun, toplam yatırım rakamı olan 337 milyon doların yüzde 54'üne denk geldiğini kaydetti.

- "Fon ile sermayedar olarak girişimlere destek vermeye başladık"

Yatırımlardaki GSYF payı ile ilgili bilgi veren Çaşkurlu, şöyle devam etti:

"2020'de yüzde 20 olan bu rakam son 2 senedir yüzde 50'lere yaklaştı. Dolayısıyla burada GSYF'lerin payı giderek artıyor. Biz de aslında bunun bir parçası olmak için bu fonu kurduk. Biz hem bu gelişim döneminden faydalanmak istiyoruz hem de ekosisteme destek vermek istiyoruz. Yapı Kredi FRWRD markamız ile birkaç senedir girişim ekosisteminin içindeyiz ve bu program aracılığıyla destek veriyoruz. Kurmuş olduğumuz fon da bunun bir sonraki adımı. Yalnızca hızlandırma programıyla değil, fon ile aynı zamanda sermayedar olarak girişimlere destek vermeye başladık."

Çaşkurlu, Yapı Kredi FRWRD GSYF-1 fonunun en büyük farkının kurumsal bir yapı altında kurulması olduğuna dikkati çekti.

Bankanın birçok "kas"ından faydalandıklarını anlatan Çaşkurlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bunlar başlıca ödeme sistemleri, Yapı Kredi teknoloji, dijital bankacılık ve yıllardır bu alanlarda tecrübeli isimler bankamızda bulunuyor. Bu kaslarımız, girişimleri değerlendirirken oldukça derin analizler yapmamızı sağlıyor ve doğru kararları vermede önemli rolü oynayabiliyor. Bizim yatırım için hedef olarak belirlediğimiz sektörler arasında fintekler, sağlık teknolojileri, enerji teknolojileri, blok zincir, oyun, siber güvenlik ve yazılım sektörü bulunuyor. Tabii ki bunlarla sınırlı değil, ama yapacağımız yatırımları bu alanlardaki girişimlere yönlendirmeye çalışıyoruz. Toplam fon büyüklüğümüz ise 10,2 milyon dolar. Bu kaynakla sadece yatırım yaparak değil, aynı zamanda işbirliğiyle yüksek değer yaratımını hedefliyoruz."

- "GSYF'lere bireysel emeklilikten 2 milyar lira daha gelebilir"

Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Müge Peker de 2019'dan sonra, şirketlerin GSYF'lere olan ilgisinin arttığını, bu artışta kurumlar vergisi avantajı ve AR-GE indiriminin 2 önemli motivasyon olduğunu belirtti.

TÜİK: Ücretli çalışan sayısı arttı TÜİK: Ücretli çalışan sayısı arttı

Emeklilik fonlarının sürdürülebilir getiri hedefleyen uzun vadeli yatırımlar olduğunu vurgulayan Peker, şöyle devam etti:

"Emeklilik fonlarının GSYF'lere yönelik yatırımları her geçen gün artıyor. Burada regülasyonun getirdiği bazı zorunlulukların da etkisi var. Emeklilik fonları tarafında, mesela standart fonlarda, fon portföyünün asgari yüzde 1'ini her sene GSYF'lere yatırmak zorundalar. OKS'de ise standart fonlarda, portföyün asgari yüzde 10'u girişim sermayesi yatırımlarına ayrılmak zorunda. Hükümet tarafından da bu alana destek devam ediyor. Rakamları incelediğimizde, GSYF tarafına bireysel emeklilik fonlarından hem zorunluluk hem de uzun vadeli yatırım amacıyla gelen miktarın en az 5 milyar lira olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, fonların yaklaşık yüzde 40 büyüyeceğini öngörürsek, nereden baksanız bu sektöre 2 milyar lira daha taze kaynak sadece bireysel emeklilik tarafından gelecek."

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkladığı girişim sermayesi fonlarına yurt dışından yabancı kaynak çekilmesi konusuna da değinen Peker, Türkiye'nin uzun vadeli düşünen, yenilikçi, inovasyonu ve teknolojiyi kullanan şirketlere yatırım yapma imkanı sunduğunu aktardı.

Peker, bu tür gelişmelerin sektör adına umut verici olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de kurulan girişim sermayesi fonları, yurt dışındaki girişim şirketlerinin Türkiye'de de yatırım yapmasını sağlıyor. Eğer yatırımlar yarıdan fazla olursa, bizler de bu şirketlere yatırım yapın diyeceğiz. Bu açıkçası umut verici. Sonuçta sektör zaten hem yatırım fonları hem bireysel emeklilik fonları hem de uzun vadeli yatırımlar aracılığıyla ekosisteme yatırım yapıyor. Ben çok umutlandım ve olası tebliğ değişikliğinin de bu fonlar için oldukça faydalı olacağını düşünüyorum."

- "İkinci ve üçüncü fonları kurabiliriz"

Fon ile ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan da yatırım komitesinde belirlenen sektörler dışında da pek çok girişimi değerlendirdiklerini belirterek, ​​​​​​​Yapı Kredi FRWRD GSYF-1 fonuyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Biz yalnızca kendi sermayemizi koyup girişimlere yatırım yapmıyoruz, aynı zamanda başka fonlarla ortak yatırımlar yaparak kendi fonumuzu diğer fonların yatırım turlarında da değerlendiriyoruz. Birden fazla kurumun yatırımda bulunmasını çok sağlıklı görüyoruz. Dolayısıyla bir girişime sadece biz yatırım yapalım, çok yüksek tutarlarda ona hissedar olalım düşüncesinden ziyade, biz oraya yatırım yapan fonlardan ya da kurumlardan bir tanesi olalım ve olabildiğince fazla girişime yatırımda bulunalım düşüncesindeyiz.

Bu girişimlerin bazılarıyla da işbirliği geliştirelim. Örneğin kendi platformlarımıza entegre edelim, FaturaLab ile işbirliği çerçevesinde sunduğumuz ürün tedarikçi finansmanıdır. Orada karşılıklı hem ürün hem de hizmet sunabileceğimiz, entegrasyonlar yapabildiğimiz girişimleri desteklemek şeklinde bir bakış açımız var. 10,2 milyon dolarlık fon büyüklüğünün bu sene yarısından fazlasını kullanacağız. Sonrasında yalnızca bu rakamla sınırlı kalmayız. 2025'te bu rakamın üzerine çıkarız. İkinci fonu, üçüncü fonu arkasından kurarız."

Yatırım aşamasında değerlendirilen 10'un üzerinde girişimin olduğunu anlatan Erdoğan, gelecek 3 yıl içerisinde bu yatırımları adetsel olarak 100'lere taşımayı umduklarını ve ekosistemde önemli oyunculardan biri olmak istediklerini dile getirdi.

Erdoğan, yeni kurulmuş bir girişimin finansmana erişmesinin zor olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir kere yeni kurulmuş girişimlerin sağlıklı bir mali yapısı yok. O aşamalarda en kritik konu finansman bulabilmesi. Bu zaten kredilendirme yoluyla olmaz. Bizim bugün, o aşamadaki girişimlere bunu kredilendirme olarak değil, sermayedar olarak destek sağlayacağımız bir bölüm açtık. Diğer taraftan bugün finansman maliyeti çok yüksek. Bu durum ülke ekonomisinin genel konjonktüründen farklı bir durum değil. Tahmin ediyoruz ki önümüzdeki dönemlerde daha normalize olur. Çünkü bu alanda gidecek çok yolumuz var.

Türkiye'den yurt dışına açılabilen daha fazla girişim olmasını ve girişimcilik ekosisteminin daha da gelişmesini arzuluyoruz, bu alanda bir potansiyel görüyoruz. Türkiye olarak ayrıştırıcı avantajlarımız da var. Türkiye'den çıkan, yeni nesil ödeme sistemleri, ticaret finansmanının dijitalleşmesi, dijital kanallar gibi alanlarda yer alan firmaların, finteklerin pek çok ülkeye kıyasla ciddi anlamda repütasyonu var. Bugün aslında en büyük adımı GSYF programımızı artık yatırım yapma noktasına taşıyarak attık. Biz bu destekleri, büyüme kısıtı haricinde tutulan kredi alanlarında, kısıttan bağımsız o kredilendirmeleri yaparak sağlıyoruz. İhracat destekli krediler bunlardan bir tanesidir. Yurt dışı kaynaklı kredilerin buradaki firmalara sunulması bunun bir tanesi. Bugün attığımız sermayedar olma adımını çok önemli buluyorum."

Kaynak: aa