Yanal[/caption] Ersun Yanal, “Şampiyon yapacağım” dediği Fenerbahçe’yi ligde ilk dördün arasına bile sokamadı. Ardından Ziraat Kupasının yarı finalinin ilk maçında Trabzonspor’a yeniden yenildi. Ersun Yanal, yıllardır büyük emekle ortaya çıkardığı teknik adamlık kariyerini mevcut günlerde, yere yapıştırdı. Bir dönem Ankaragücü’nü de çalıştırırken “Bana Trabzonspor ve Gençlerbirliği’nden teklif var” diyerek, sorumlusu olduğu takımın taraftarlarının baskısı ile yedek kulübesinden bir adım dışarıya adım atamayan bu teknik adamın zamansız teklifi üzerine günün Başkentli yöneticilerine nasıl ayak dirediği de bilinir. Trabzonspor’dan beklediği ilgiyi bulamayan Ersun Yanal, bu kez yelkeni Gençlerbirliği’nin teklifi üzerine çevirdi. Sonunda... Rahmetli İlhan Cavcav, Ufuk Özerten’in eline tutuşturduğu 250 milyarlık çeki Ankaragücü yöneticilerine verince, Ersun Yanal’a yeni bir macera kapısı açılmıştı. Şimdilerde... Fenerbahçe’den de koptu. Ama mevcut kopuşun Ali Koç’a, fatura olarak ne çıktığı ise, herkesçe meçhul. BÖYLE TARAFTARLIK OLMAZ... Geçen haftaki Ankaragücü-Sivasspor maçına gitmek üzere Kızılay’dan metroya bindim. Yenimahalle’yi geçtikten sonra, metroya Bekar Evi Çocukları diye bir grup taraftarlar bindi. Metroya binen bu taraftarların hepsi değil ancak birkaçı, Devlet mahallesine gelene kadar, küfürleriyle monte ettikleri marşlar söylerken, etrafta bulunan kadın, çocuk ve yaşlılara hiç aldırış etmediler. Hatta bu yaratıklar ”Dün gece çok içtim, kafamız çok iyi, ayakta duracak halimiz yok” diye yaşlıları ve kadınları oturdukları yerden kaldırma küstahlığını bile gösterdiler. Bu sapık düşüncelilerle birlikte Devlet Mahallesi durağında inenler karşılarına çıkan ilk polislere şikayetlerini bildirdi. Sonrası ne oldu bilemem. Ancak.. Seviyesi düşük bir grup elbette aklı başında olanlarla bir tutulmaz. Tekrar ediyorum, taraftarların hepsi değil, ancak içlerindeki birkaç sapığın,toplumda nasıl davranılması gerektiğini birileri onlara öğretmeli. Böyle taraftarlığın olmadığını, bu beyinleri uyuşan müptezellerle herkesin uğraşması gerekir. Çünkü, kendilerini tarif ederken ”Biz Ankaragücü taraftarıyız” diyenlerin bazıları, rezilliklerini her yerde ortaya koyup, 120 yıllık kulübün adını lekeliyorlar. Böyle taraftarlık yerin dibine batsın. Unutulmayanlar / SERDAR ELER
Savranbaşı[/caption] Tokyo Olimpiyatlarının yaklaştığı şu günlerde Başkent Ankara’nın ülke sporunda geride kaldığını görüyoruz. Başkent’teki spor dallarımızdan bu duruma jimnastikten örnek vereceğim.Artık Ankara’nın jimnastikteki liderliği kaybolmaya başladı.Bir dönem başarılı jimnastikleri bağrında büyüten Ankara’nın bu üstünlüğünün şimdilerde İzmir’e ait olduğunu görüyoruz. İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Ferhat Arıcan, Nazlı Savranbaşı ve Ayşe Begüm Onbaşı gibi ülkemizin gurur abideleri hep İzmir’den çıktı. Sadece jimnastikçiler değil, Türk güreşinin gözbebeği Kerem Kamal’da Ege patentli bir sporcu. Durum böyle olunca... Tesis fukaralığına, birde başarılı sporcu çıkarmaktaki kısırlığını eklersek, sahipsiz Başkent’in durumunu iyice ortaya koyarız.Mevcut 36 Ankara Milletvekili ile Başkent’te spora hizmet verdiğini söyleyen, ancak olduğu yerde patinaj yapan spor yöneticilerimizin Başkent konusundaki derin uykudan artık uyanma zamanı geldi de, geçiyor bile. TEŞEKKÜRLER ÜMİT ŞAMİLOĞLU