Özlem Günel Tekşen
29 Temmuz 2021’de başlayan ve 6 Ağustos’ta ancak kontrol altına alınabilen Marmaris yangınında 9 bin 52 hektarlık alan yandı, içinde nice canlarla. Yine aynı yıl, Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan yangın 10 gün sürdü ve yaklaşık 60 bin hektarlık alan zarar görürken, sayısını bilmediğimiz canlının yanında maalesef 7 kişi de hayatını kaybetti.
Çevreciler, iklim uzmanları uyarıyor, ancak Türkiye’de önlem alınamadığı gibi, söndürme çalışmaları için de bir yatırım yapılmadığnıı, uçaklarının uçmadığını, çaresizlikle izledik. Geçen 3 yılda, hiçbir ilerleme olmadığını da görüyoruz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyenin itfaiye kadrosuna katmak üzere 2300 itfaiye erine kadro tahsisi yapmak istediklerini, ancak idare tarafından onaylanmadığını duyuruyor. Oysa bu felaketlerin hepsinde gördük ki, İstanbul, Ankara gibi bütün şehirlerin itfaiye ekipleri tüm ülke için seferber oluyor. Bu durumda, kendisi önlem almayan siyasi iktidar, önlem almaya çalışan belediyelere müsaade etmeyerek, aslında bizi, ormanlarımızı, geleceğimizi cezalandırıyor.
Hukuk yangını
Memleketin dört bir yanında orman yangınlarının sürdüğü anlarda, Anayasa Mahkemesi’nin, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’a ilişkin vekilliğinin düşürülmesine dair vermiş olduğu “yok hükmündedir” kararının uygulanması talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Olağanüstü toplandı. Anayasa Mahkemesi, Can Atalay özelinde iki bireysel başvuruya dayalı ihlal kararı, bir tane de yokluğun tespiti olmak üzere toplam üç tane karar verdi. Ancak hiçbirisi uygulanmadı. 16 Ağustos günü, hukuk tarihimiz açısından skandal bir şekilde mecliste, iktidar partisinin oylarıyla AYM’nin son kararının değerlendirilmesi de reddedildi.
Meclis bu hukuksuzluğa imza atarken, mermerleri de kana bulanmıştı. TİP milletvekili Ahmet Şık kürsüde konuşmasını yaparken, AKP’li Meclis İdare Amiri Alpay Özalan tarafından yumruklu saldırıya maruz kaldı, bu sırada Dem Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve CHP milletvekili Okan Konuralp yaralandı.
Her geçen gün sokaklarda artan şiddeti, kadın cinayetlerini önlemesini beklediğimiz Meclis’te mermerlere kadın kanı da bulaşmış oldu.
Memleket koca bir yangın yeri, uygulanmayan yargı kararları, söndürülemeyen orman yangınları, korunamayan kadınlar. Hepsi birbirine o kadar bağlı ki, ne Can Atalay’ı bırakabiliriz geride, ne Gezi’de sahip çıktığı bir ağacı ne de kadınları. Hepsi için, hepimiz için vazgeçmemeliyiz bu memleketten, 31 Mart sonrası muhalefetin yakaladığı umudu büyütmeliyiz, umudun, direnişin ve bir arada olmanın verdiği kuvvetin sönümlenmesine izin vermemeliyiz.