Züleyha Kandöker / Ankara
Yıllardır sağlık sektörünün içinde görünmeden mesleklerini icra etmeye çalışan Veteriner hekimler, insan ve hayvan sağlığı açısından önemli olmasına rağmen, şiddete maruz kalıyorlar ve hakları korunmadığı gibi mesleki haklar bakımından da ayrımcılıkla mücadele ediyorlar.
Veterinerler, yasal olarak hekimler ancak “sağlıkçı” değiller. Meslek grubu olarak sağlık sektöründeler, reçete yazabiliyor, tedavileri eczanede onaylanıyor ve yazdıkları reçetedeki ilaçlar alınabiliyor ancak sağlıkçı sınıfından sayılmıyorlar. Veterinerlik mesleği sadece hayvan tedavi yerleri olarak bakılamayacak kadar bilimsel bir alan olarak karşımızda duruyor. Aynı zamanda veteriner hekimlik, toplumsal tehlikeleri görüp önlem alınmasını sağlayabildiği gibi sağlıklı gıda, salgın, hijyen gibi durumlar açısından önem taşıyor.
Küresel olarak yaşanan bazı salgınlar esasında hayvan hastalıklarından kaynaklanıyorken bu alanda çalışanların başında da doğal olarak Veterinerler hekimler geliyor. Ancak Türkiye’de Veterinerlik, hayvanlar için sadece basit tedavi uygulamalarına indirgeniyor. Bu da çevre ve hayvan sağlığını tehlikeye düşürüyor, Veterinerlerin öngörüde bulunmasını, oluşabilecek salgınlara karşı da önlem almasını engelliyor.
Veteriner hekimlik, ülkemizde 182 yıldır bilimsel metotlarla hayvan sağlığı, refahı, güvenli ve yeterli gıda ile toplum sağlığı için çalışan stratejik mesleklerden biri olarak önemliyken 1984’ten sonra etkisizleştirilmeye başladı, hayvan sağlığı hizmetleri, özlük hakları ve bazı alanlarda yetkileri ellerinden alındı. Toplumun yeterli ve sağlıklı hayvansal gıda tüketmesinin sigortası olan veterinerler, günümüzde pasifleştirildi, görev dışı alanlarda çalıştırıldı, emekliliklerine dair uygulanan ayrımcılık sorunlarıyla karşı karşıya bırakıldı.
Geçtiğimiz günlerde Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB), 70’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yapıp yaşanan sorunlara kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştı. TVHB Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, basın toplantısında, son yıllarda veteriner hekimliğinde yaşanan sorunların hayvan sağlığına, hayvancılığa ve toplum sağlığına olan etkileri, TVHB’nin yaptığı çalışmalar, hayvan haklarıyla ilgili izlenecek yol haritası ve sahipsiz hayvan popülasyon sorunu ile hayvansal gıdalardaki fiyat artışı hakkında açıklamalarda bulundu.
Tüm uluslararası otoriteler ve bilimsel çalışmaların, önümüzdeki yıllarda salgınlar, gıda kıtlığı, biyoterör, antibiyotik direnci ve iklim değişikliği gibi küresel ölçekli sorunlarla daha çok karşılaşılacağını gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Arslan, “Biz veteriner hekimler de ülkemiz için aynı kaygıları taşıyoruz. Etkisizleştirilmiş hayvan sağlığı hizmetlerinin sadece veteriner hekimlerin mesleki sorunu olmadığını, esasen hayvancılığın, tarımın, ekonominin, koruyucu hekimlik ve toplum sağlığının zarar görmesi olduğunu biliyor, yetkilileri ve kamuoyunu uyarıyoruz” dedi.
“En zorlu eğitimlerden biri olan veterinerlik eğitimi değersizleştirildi”
Prof. Dr. Arslan, veteriner hekimliği ve hayvan sağlığı hizmetlerini güçlendirmek için Anayasaya uygun olarak, Cenevre Sözleşmesi gereğince kurulan Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ile bağlı il ve ilçe teşkilatlarının, 1984 yılında kapatıldığını anımsattı. Hayvan sağlığı üzerine eğitimi ve bilgisi olmayan kişilerin bu alanlarda çalışmasının önü açıldığını, koruyucu hekimliğin ve hayvancılığın darbe alması için tüm şartların oluşturulduğu uyarısı yapan Prof. Dr. Aslan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fakülte sayısı arttırılarak en zorlu eğitimlerden biri olan veteriner hekimlik eğitimi değersizleştirildi. Çalışanların ücret ve özlük hakları açısından eşdeğer mesleklerle aralarında uçurumlar oluşturuldu. Yüksek pirim ödeyen emeklilerin maaşları, benzer mesleklerin neredeyse yarısına düşürüldü. Kanunlarımız gereği sağlık sınıfı olan veteriner hekimler, ikincil mevzuatlarla bu sınıftan çıkarıldı, sağlık çalışanları ve emeklilerine yapılan tüm iyileştirmelerin dışında tutuldular. Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamına alınmayan veteriner hekimler şiddetin adeta içine itildiler. Hayvan sağlığının, koruyucu hekimlik hizmetlerinin büyük bölümü, tedavi edici hizmetlerin tamamı konusunda sorumluluk verilen serbest veteriner hekimler yetki ve güvenlikten yoksun şekilde çalıştıkları yetmezmiş gibi, sahada uygulanamaz olduğu ispatlanmış e-reçete gibi mevzuatlarla ağır para ceza cezaları ile karşı karşıya bırakıldılar. Gelinen noktada, veteriner hekimlik mesleği ciddi zarar görmüş, yeni mezunlar geleceklerini yurt dışında aramak zorunda bırakılmışlardır. Ancak en büyük zararı hayvancılığımız, ekonomimiz, toplum sağlığı, eti, sütü fahiş fiyata alan vatandaşımız görmüştür.”
“Hayvancılık politikalarında yetişmiş veteriner hekimlerimizin sözü olsun istiyoruz”
Sahipsiz hayvan sorununun veteriner hekimliği hizmetlerinin etkisizleştirilmesinin bir sonucu olduğu tespitinde bulunan Prof. Dr. Arslan, güvenli gıda ve çevre sağlığı görevlerinden sorumlu yerel yönetimlerin, veteriner hekimliğini sadece kısırlaştırmaya indirgeyerek Veteriner İşleri Müdürlükleri kurmaktan kaçındıklarına işaret etti. Büyükbaş hekim kliniklerinin kapatılmaya başlanmasıyla kırsaldaki aile işletmelerinin bir süre sonra hayvan sağlığı hizmetlerine ulaşamayacağı anlamına geldiğinin altını çizen Prof. Dr. Arslan, 2010’dan beri ithalatın arttığını, son birkaç yıldır dişi ve gebe hayvanların kesildiğini, bunun nedenin de yetiştiricinin artan maliyetleri karşılayamamasından kaynaklandığını aktardı.
"Veteriner hekimlik için verilen mücadelenin toplumsal sonuçlarının bilinmesini istiyoruz"
Yüksek fiyatlar ve ekonomik nedenlerle hayvansal gıdaya ulaşılamadığını, özellikle çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimi için hayvansal protein son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arslan, “Kamuda veteriner hekimliği hizmetlerini güçlendirmek istiyoruz. Bu nedenle hayvancılık politikalarında yetişmiş veteriner hekimlerimizin sözü olsun istiyoruz. Veteriner hekimlik için verdiğimiz mücadelenin hayvan sağlığı hizmetleri için olduğunun, yani toplumsal sonuçları da olduğunun anlaşılmasını istiyoruz” diye konuştu.
TVHB olarak kuruluşlarının 70. yılında kamuoyunu bilgilendirme görevini sürdüreceklerini belirten Prof. Dr. Arslan sözlerini şöyle tamamladı:
“Mesleki mücadelemizi tüm sivil toplum örgütlerimiz ve meslektaşlarımızla birlikte daha da büyüteceğimizi tekrar ifade ediyoruz. Bu amaçla önümüzdeki süreçte daha fazla sahada olacak, gerekirse iş bırakacak, sesimiz duyuluncaya, haklarımız iade edilinceye kadar; öğrencilerimiz, meslektaşlarımız ve emekli meslektaşlarımız ile birlikte çalışacağız. Bu haklı mücadelemizde; 7’den 70’e tüm halkımızdan yanımızda olmalarını, hayvan ve çevre sağlığı için büyük önem arz eden veteriner hekimlik mesleğinin yok olmasına seyirci kalmamalarını bekliyoruz.”