Cemre Polat
12 Temmuz'da AK Partili 78 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına yönelik kanun teklifi Meclis komisyonuna devredilmişti. Tarım ve Orman Bakanlığı bürokratları esas komisyon; Adalet, Çevre ve İçişleri Bakanlıkları bürokratları ise tali komisyon olarak teklifi inceledi. Toplamda 42 saati aşan komisyon görüşmeleri sonunda teklif, çeşitli düzenlemeler yapılarak AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Kanun teklifi sabaha karşı 03.50'de TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sonunda tüm itirazlara rağmen kabul edildi.
Komisyondan geçen 17 maddelik teklifin en çok tartışılan 5. maddesinde yer alan ötanazi yöntemine gelen tepkiler üzerine, ötanazi uygulama şartları Veteriner Hizmetleri Kanunu esaslarına göre düzenlendi. Komisyonda yapılan değişiklikle ötanazi uygulamasının veteriner hekimler tarafından uygulanmasına karar verildi.
Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Dr. Gülay Ertürk, “Uyutulma” işleminin veteriner hekim kararına bırakılmasının hekimlerin çalışma düzenine nasıl etki edeceğine, veterinerlik kanununa atıfta bulunmasının veteriner hekimleri baskı altına alıp almayacağına dair düşüncelerini 24 Saat Gazetesi’ne anlattı.
“SAĞLIKLI HAYVANLARIN ÖLDÜRÜLME İHTİMALİ VAR”
Söz konusu kanunun hayvan hakları açısından ne gibi riskler taşıdığını düşünüyorsunuz?
Mevcut olan sorunu hayvanları yaşatarak çözmek mümkün iken uyutularak yani öldürülerek çözüm aranması beraberinde birçok olumsuzluğu da getiriyor. Bu düzenleme, aynı zamanda hayvanları değersizleştirecek, hayvanlara uygulanan şiddet ve kötü muamelelerde de artışa sebep olacaktır. Üstelik kanunda netlik olmadığından ve denetleme yapılmadığından, ötanazi uygulaması tümüyle kötüye kullanılabilir ve sağlıklı masum hayvanlar da öldürülebilir.
“EKOSİSTEME OLUMSUZ ETKİLERİ OLACAK”
Ayrıca uyutma işlemini gerçekleştirmek durumunda kalan veteriner hekimlerin ve barınakta çalışan diğer kişilerin üzerindeki olumsuz psikolojik etkiyi de göz ardı etmemek gerekir. Bir başka konu da biyolojik çeşitlilikteki azalmadır. Bu durum ekosistemde olumsuz etkiler oluşturur. Dolayısıyla hayvan hakları açısından oluşacak bu riskler nedeniyle daha insanca yöntemlerle sorunu çözmek gerekir.
Sizce bu yasa teklifi sokak hayvanları sorununa çözüm getirir mi? Bu soruna karşı kalıcı ve insancıl bir çözüm nasıl sağlanabilir? Kısırlaştırma, barınaklar ve eğitim gibi alternatif yöntemlerin etkili olacağını düşünüyor musunuz?
Uyutma uygulamasını içeren yasa teklifi, sokak hayvanları sorununa kalıcı ve etkili bir çözüm getirmez. Bu tür yaklaşımlar genellikle kısa vadeli ve geçici çözümler sunar ancak sorunun kök nedenlerini ele almaz. Kalıcı ve insancıl bir çözüm sağlamak için kısırlaştırma, sokak hayvanları problemini kontrol altına almanın en etkili ve insancıl yoludur.
Kuşkusuz hayvan refahına uygun olarak oluşturulmuş barınaklar da hayvanlara güvenli bir ortamda yaşam sağlar. Bu barınaklar sahiplendirme programları ile desteklenirse sorunun çözümünde başarı sağlanır. Bu arada hayvanların sahiplendirilmeleri adına kolaylaştırıcı önlemler almak gerekir. Bu anlamda barınakların mahallelerde ve semtlerde insanların kolayca ulaşabileceği yerlerde olması, sahiplenme işlemlerinde prosedürün kolay olması, sahiplendirilen köpeklerin eğitim uygulamasının ücretsiz verilebilmesi gibi uygulamalar insanların sokak hayvanlarını barınaktan sahiplenmelerinde çok büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
Toplumda hayvan hakları ve sorumlulukları konusunda bilinçlenme sağlamak, hayvanlara yönelik kötü muamele ve terk edilme olaylarını azaltacaktır. Eğitim programları ve farkındalık kampanyaları bu konuda önemli rol oynar.
Veteriner hekimler arasında ötanazi konusundaki tutumlar genellikle mesleki etik, kişisel inançlar ve hayvan hakları ilkeleri çerçevesinde şekillenir. Veteriner hekimlerin çoğu sağlıklı hayvanların uyutulmasına karşıdır ve bunu mesleki etiğe aykırı bulur. Ayrıca hayvan hakları açısından da gereklilik söz konusu olmadığı sürece hayvanların ötanazisine karşı çıkarlar.
Her ne kadar toplumsal ve yasal baskılar altında kalsalar da veteriner hekimler etik sorumlulukları gereği yasal düzenleme ne olursa olsun hayvanların yaşam haklarına saygı göstermeye ve etik olmayan uygulamalardan kaçınmaya özen gösterirler.
“KOMİSYON RAPORUNDA ORADA OLDUĞUMUZ YAZMASINA RAĞMEN TBMM’YE ALINMADIK”
TBMM'ye girişinizin yasaklanması hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu kararın ardında yatan nedenler nelerdir?
Bu konuda bir karışıklık olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben toplantıda komisyon başkanının söz vermesiyle konuştum. Sözlerimi komisyon başkanının teşekkürü ile sonlandırdım. Konuşmamda bilimsel ve rasyonel ifadelerim vardı. Kaldı ki komisyon raporunun sayfa 16. giriş kısmında yazan, toplantılara veteriner hekimler derneğinin de katıldığı bilgisi var. Oysa 22 ve 23 Temmuz günü toplantılarda yoktuk. Girişimizin yasak olması nedeniyle yoktuk ama komisyon raporunda var olduğumuz yazıyor. Kısacası bu yasak konusu bir karışıklıkla oluştu diye düşünüyorum ve en kısa sürede de düzelmesini bekliyorum.
Veterinerlik kanununa atıfta bulunulması veteriner hekimlere bir yük bindirecek mi? Veteriner hekimler olarak bu yasa teklifinin uygulanmasında karşılaşabileceğiniz zorluklar neler olabilir?
Aslında 5996 sayılı kanunun ilgili maddesi veteriner hekimler açısından zorda bırakacak bir durumu anlatmıyor. Elbette ki kamu güvenliği ve sağlığı açısından tehlikeli olabilecek durumlarda yasalarımız gerekli hallerde ötanaziyi mümkün kılıyor. Bu zaten vardı ancak bu yeni kanun tasarısında, buna karar verecek kurul ile ilgili net bir bilgi yok. Ayrıca halihazırda hayvan refahına uygun oluşturulmuş hayvan barınakları da yeterli değil.
“VETERİNER HEKİMLER CİDDİ PSİKOLOJİK BASKI ALTINA GİRECEK”
Belediye başkanının parasal ve hapis cezası endişesi veteriner hekimlerin baskı altına almasına sebep olacaktır. Veteriner hekimler bu durumda yaşayacakları ikilem nedeniyle ciddi psikolojik baskı altına girecekler. Bu tarz baskılar veteriner hekimler üzerinde ciddi psikolojik travmaya sebep olacaktır. Yasal ve mesleki hakları doğrultusunda meslek odalarından hukuksal destek alarak etik dışı uygulamalara karşı duracaklardır.
CHP’li belediyeler “Ötanazi yapmayacağız” dediler. Bunun bir yolu var mı?
Sürecin nasıl işleyeceğini hep beraber göreceğiz. Ötanazi yapmamak elbette ki doğru olan. Ancak yasa çıktığında sokaktaki hayvanların hepsini toplayacak ve uygun koşullarda bakabilecek hayvan refahına uygun bakım evlerini yapmaları gerekiyor. Umarız bu gerçek olur.
“KISIRLAŞTIR, AŞILA, YERİNE BIRAK YÖNTEMİ UYGULANIRSA BU SORUN ÇÖZÜLÜR”
Diğer ülkelerin bu gibi sorunlara karşın uyguladığı yöntemlerden yola çıkacak olursak Türkiye'ye uyarlanabilecek başarılı örnekler var mı?
Bugün itibarıyla günümüzde dünya hayvan sağlığı örgütleri köpek popülasyonu yönetimi için köpeklerin toplu halde itlaf edilmesinin etkisiz olduğunu söylüyor ve üreme kontrolünde kısırlaştırmanın önemini anlatıyor. Örneğin Hollanda, köpekleri kısırlaştırdıktan sonra aldığı yere bırakıp sahiplendirmeye özendirerek sokak köpeği sorununu aşmıştır.
Romanya Bükreş’te 2001’de sokak köpeği sayısı 70 bin iken ötanazi edilerek azaltılması amaçlanmış ancak 2011 yılında sayı yine de 50 bin olmuş. Oysa yine Romanya’da Oradeo’da sokak köpeği sayısı 4 bin iken kısırlaştırılarak bu sayı 350’ye düşürülmüş. Kısırlaştırmak sorunun en önemli çözüm yolu. Türkiye’de de kısırlaştır, aşıla, yerine bırak yöntemi uygulanırsa bu sorun çözülür.
“VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRLÜKLERİ KURULMADAN, TOPLUM SAĞLIĞININ KORUNMASI MÜMKÜN OLMAZ”
Belediyelerde veteriner müdürlüklerinin kurulması konusundaki görüşleriniz nelerdir?
Belediyelerde veteriner işleri müdürlükleri sadece sokak hayvanları sorununu çözmek için değil, aynı zamanda zoonozlarla mücadele, gıda güvenliği, mezbaha denetimi; sinek, fare gibi vektörlerle mücadele, dezenfeksiyon gibi birçok görev alanı ile kamu halk sağlığını korumak için önemli. Kaldı ki 1930 yılında yürürlüğe giren 1580 sayılı belediye kanunu veteriner hekimi belediye için zorunlu kılıyordu. Ancak 2004 yılında belediye kanununda değişiklik yapılınca veteriner hekim çalışması ilçe belediyelerde isteğe bağlı bırakıldı. O yüzden veteriner işleri müdürlükleri kurulmadan, toplum sağlığının korunması mümkün olmaz.
Kanuna karşı toplumun tepkisi nasıl? Hayvanseverlerin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini alıyor musunuz?
Toplumun tepkisi oldukça genel olarak oldukça yoğun. Özellikle hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları bu teklife karşı ciddi endişeler ve tepkiler dile getiriyorlar. Bu anlamda bir çok yerde imza kampanyaları, oturma eylemleri, mitingler yapıyorlar. Elbette hayvanseverler ve diğer sivil toplum kuruluşları, akılcı ve bilimsel çözüm konusunda bizi destekliyorlar, ortak noktada buluşuyoruz.