Murat Gürgen
VAR kararları Avrupa liglerinde saniyeler içinde alınırken, Türkiye’de pozisyon incelemeleri niçin 8-10 dakikaya kadar uzadı? Çünkü gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmişti. Geçen yaz Dünya Kupası’nda ilk uygulaması yapılan yarı otomatik sisteminin özel kamaraları statlarımıza yerleştirilmişti ama ofsayt tespitinin en önemli ayağı, yani topu vuruş anının belirlenmesi eksik kalmıştı. Süper Lig’de kullandığımız toplarda çip teknolojisi yoktu. Bizde topa vuruş anının tespiti toptaki sensör (algılayıcı) yerine, kameraların elde ettiği görüntülerle sınırlı kaldı.
Yarı otomatik ofsayt teknolojisinin kullanıldığı Dünya Kupası’nda, Şampiyonlar Ligi’nde ve son olarak devam eden Avrupa Şampiyonası’nda Adidas’ın çipli topları sahnedeydi. Geçen sezon Süper Lig’in resmi topu olarak ise Puma Orbita için anlaşma yapılmıştı. Devre arasında yarı otomatik ofsayt sistemine geçilirken resmi top değişmeyince, sistemin işleyişinde yamalı bohça gibi bir durum ortaya çıktı.
Yarı otomatik ofsayt teknolojisinde topun içindeki sensör saniyede 500 kez veri iletiyor. Saha kenarındaki 12 kamera ise (Türkiye’de 10 kamera) her futbolcunun 29 ayrı noktasını saniyede 50 kez takip ederek grafik animasyona dönüştürüyor. Kameranın elde ettiği görüntü çipli toptan gelen topa vuruş anında dondurulunca, ofsayt tespiti kusursuz şekilde yapılıyor. Süper Lig’deki uygulama ise topta sensör olmadığından maalesef bu hassasiyeti yakalayamadı.
Çipli topun faydası sadece ofsayt tespitiyle de sınırlı değil. Halil Umut Meler’in yönettiği Belçika – Slovakya maçında Lukaku’ya gol pasını veren Onana’nın topa parmaklarının ucuyla dokunduğunu da yine topun içindeki sensör hissetti ve anında sisteme aktardı. Topa teması belgeleyen ses frekans grafiği ekrana yansıtılınca hem hakemin hem de maçı izleyenlerin aklında şüpheye yer kalmadı. Şimdi soru şu: Önümüzdeki sezon bizim de çipli topumuz olacak mı? Yoksa “dünyanın en gelişmiş sistemini getirdik” diye kendimizi kandırmaya devam mı edeceğiz?