Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Bostaniçi Mahallesi’nde kurulan Türkiye Eğitim Kültür Sosyal Hizmet Vakfı bünyesindeki atölyede istihdam edilen kadınlar, kilim ve yöresel il işleri üretiliyor. 1992’de Ankara’da kurulan vakfın merkezi, 2014’te Van’a taşınıyor. Van’da faaliyetlerine devam eden vakfın bünyesinde dört ayrı kurs bulunuyor. Zamanla kilimlere yurtiçinde talep azalınca kilimlerin boyutlarının küçültülmesi ve yurt dışına ihraç gibi yollar deneniyor.
2014 yılından beri vakfın başkanlığını yapan Vakfın kurucularından Tayyip Kızılyıldız, kaybolmaya geleneksel motifleri yaşatmayı amaçlayan vakfın, sosyal hizmet, eğitim ve kültürel alanda faaliyet gösterdiğini belirterek şu bilgileri veriyor:
“Merkezi Van’da olan vakfımızın Diyarbakır şubesinde de bir atölye kurduk. Orada da el sanatları ve kilim atölyesi bulunuyor. Van’da 1996 yılında kurulan atölyenin bünyesinde dört ayrı kurs var. Van’ın Bostaniçi Mahallesi’ndeki atölye, vakfın mülkiyetinde. Okuma yazma kurslarından, kadın sağlığı eğitimlerine, kilim atölyesinden trikotaj atölyesine kadar birçok alanda faaliyet yürüten vakıf, yaz aylarında ev ekonomisine destek amaçlı konserve yapımı gibi faaliyetlerde yürütüyor.
Şu an 60 kursiyerin bulunduğu atölyede kursiyerlerin tamamı kadınlardan oluşmakta. Kursiyerler, ev ekonomisine katkıda bulunmak için buraya geliyor. Kilim atölyesindeki kursiyerlere dokudukları kilimlerin metrekare bedelini verip kilimleri onlardan satın alıyoruz. Hammaddeyi biz karşılıyoruz.”
Kursların ve üretimin devam etmesi için yeteri kadar satış olduğuna işaret eden Kızılyıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak son zamanlarda aldığımız malzemelerin fiyatları çok yükseldi. Kilimde dokunan yünün kilosunu 270 liraya aldık. Daha önce 120 liraya alıyorduk. Maliyet arttığı için dokuyuculara da daha az dokutmak durumunda kalacağız. Çünkü bütçemiz buna el vermeyecek. Satışta ülke içinde yani iç piyasada satışları zaten pahalı.
Kilim tüccarları da genellikle ucuz işçilikli kilimlere ilgi gösteriyor. Ama bizim kilimlerimiz, orijinal desenler ve kök boya kullanılarak yapılan kilimler. Kaliteden ödün vermiyoruz ama hammaddenin yüksek olması hem satışı hem de üretimi etkiliyor.”
Nuran Karakurt, yaklaşık 9 yıldır kilim atölyesinde eğitmen olarak çalışıyor. Daha önce de Halk Eğitim Merkezi’nde eğitmenlik yapan Karakurt, atölyede iyi bir ortam olduğu için kopamadığını belirtip şunları aktardı:
“Atölyede dört eğitmen var. Uzun süreli çalışan kursiyerlerimiz olmuyor ama birkaç kursiyer, sürekli geliyor. Çok sıcak bir ortamımız, kadınlarla çok güzel ilişkilerimiz var burada. Geçmiş yıllara göre kursiyer sayısının düşmesi üzücü. Kursiyerler, burada ev ekonomisine katkı veriyorlar. Birçok kursiyerler artık usta oldu. Aslında kursiyerlerimizin çoğu, annelerinden kilim dokumayı öğrenmiş olarak geliyorlar.
Yüksekova yöresine ait bir motif olan Lüleper desenini kilime taşıyoruz. Nilüfer çiçeğini, kilime nakşediyoruz. Şamari motifi çalışıyoruz. Şamari, ‘Arındırılmış’ anlamına geliyor.
Dokuyucu, kilimi bir kazanç kapısı olarak görüyor. Ama hem talep azaldığı hem de kazancı/getirisi çok az olduğu için artık uzak duruyorlar. Diğer kursların öğrencileri bize göre daha fazla. Hem daha rahat koşullarda işlerini yapabiliyorlar hem daha hızlı ürün çıkıyor hem de kazancı daha iyi.”
Kilimin unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan biri olduğunu vurgulayan Karakurt, büyük bir çaba göstererek kilimi yaşatmaya çalıştıklarının altını çizip şu an yurtdışına göndermek üzere küçük boyutlarda kilimler yaptıklarını bildirdi.
Kilim atölyesinde 3 yıl kursiyer olduktan sonra atölyede çalışmaya başlayan 3 çocuk annesi Züleyha, geçim sıkıntısı çektiğini söyleyip şunları anlatıyor:
“Evlendikten sonra dokumayı bıraktım. Ama ekonomik olarak çok zorlanıyoruz. Hem ihtiyacım olduğu hem de evde boş oturmak istemediğim için tekrar geldim atölyeye. Çocuklar okula gidince geliyorum. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılıyorum buradan kazandığım parayla. Kırtasiye malzemeleri, mutfak masrafları gibi ihtiyaçları karşılıyorum.
Kilim dokumanın tabii zorlukları da var. Toz ve sürekli oturmak işin yorucu tarafları. Ama zorluklara rağmen işimi yaparken keyif alıyorum.
Daha önce çalıştığımda aldığım ücretle, ihtiyaçlarımı karşılayabiliyordum fakat şu an çok daha azını alabiliyorum. Hayat zor artık. Hele çocuklar varsa onların ihtiyaçlarını karşılamak daha zor. Eşim garsonluk yapıyor. Sadece onun çalışmasıyla olmuyor. Geçim çok zor. Daha önce bir kilim bitirince yağ, şeker, un ve daha çok şey alabiliyordum, ama şimdi bunların yarısını bile alamıyorum. Bir kilimi bir ayda bitirebiliyorum. Günlüğümüz neredeyse 50 liraya tekabül ediyor.”
Van’daki kilim dokuyucuları azalıyor
Kilim hammaddesinin yüksek olması, satışı ve üretimi etkiliyor. Hem kilime talep azaldığı hem de üretim maliyetine oranla getirisi az olduğundan atölyelerde kilim dokuyan kadınlar, artık bu işten uzaklaşıyor.
Bunlar da ilginizi çekebilir