Kültür-Sanat

Van’daki göçmen sanatçıların görünürlükleri artıyor

Üç yıl önce kurulan Hüner Kültür Sanat ve Eğitim Derneği, Van’daki göçmen sanatçılara malzeme desteği sağlayıp ürettiklerini sanatseverlerle buluşturacak sergiler düzenliyor. Proje Koordinatörü Mengi, bu sergilerle, kentteki göçmenlere alan açma, görünürlüklerini artırma ve ürettiklerini satarak ekonomik destek sağlamayı planladıklarını belirtti. Sergisi düzenlenen genç İranlı Ressam Bervandi, en büyük hayalinin “bir yere ait olmak ve oralıyım diyebilmek” olduğunun altını çiziyor.

Abone Ol

Zelal Sahidenur Sari / Van

Van’da 2021 yılında kurulan Hüner Kültür Sanat ve Eğitim Derneği, zorunlu nedenlerle Van’a gelen göçmen sanatçıları sanatseverlerle buluşturuyor. Hüner Kültür Sanat ve Eğitim Derneği, “Herkes için sanat” temasından yola çıkarak birçok sanat kuruluşuyla işbirliği yapıp çok sayıda etkinlik gerçekleştiriliyor. Sanatın ve sanatçının görünürlüğü için çalışmalarını sürdürürken engellerle mücadele eden dernek, resim, sinema ve edebiyat gibi alanlarda çeşitli etkinlikler düzenledi.

Van’daki göçmen sanatçıların görünürlüklerini artırarak sanatsal üretimlerini sanatseverle buluşturmayı amaçlayan dernek, son olarak ülkelerindeki çeşitli baskılardan kaçmış, şu an Van’da yaşayan ikisi kadın, ikisi erkek olmak üzere dört göçmen resim sanatçısının sergilerine ev sahipliği yaptı. Derneğin dört göçmen sanatçının sergisine ev sahipliği yaptığı projesi, Avrupa Birliği (AB) Sivil Düşün Programı tarafından desteklendi.

Göçmenlerin görünürlüklerini artırmak ve ürettiklerini satıp ekonomik destek sağlamak

Projenin Koordinatörlüğünü üstlenen Metin Mengi, derneğin amacı ve çalışmalarını şöyle anlattıyor: 

“Van; Afganistan, Pakistan, İran, Iraklı göçmenlerin Türkiye’nin batısına ve Avrupa’ya geçmek isterken kullandıkları bir geçiş noktasıdır. Kente gelip Türkiye’nin batısındaki metropollere ve Avrupa’ya geçmek isterken bir süre de olsa Van’da konaklıyorlar. Bu ülkelerin içinde İran ve Afganistan’dan gelen göçmenler, genelde fikirsel ve sanatsal faaliyetlerinden dolayı ülkelerinde gördükleri baskılar sonucu farkı bir ülkeye geçmek istemektedirler. Van’da kaldıkları süre boyunca sanatsal faaliyetlerine çok zor imkânlarla devam etmekte, bu zorluğa müteakip bir de çalışmalarını sergileyecek alan bulamamaktadırlar. Yaşadıkları ülkeden sosyo-ekonomik nedenler, din, dil, inanç ve cinsel tercihleri nedeni ile göç etmek zorunda kalan göçmenlerin görünürlüğü; kültür sanat alanında faaliyet yürüttükleri için ülkelerinden göç etmek zorunda kalanlara oranla daha fazla olmaktadır.

Bizler dernek olarak, kentte yaşayıp kısıtlı imkânlarla eser üreten sanatçılara malzeme desteği sağlayarak, aynı zamanda ürettikleri eserleri Van’da yaşayan sanatseverlerle buluşturacak sergiler düzenliyoruz. Bu sergilerle, kentte yaşayan göçmenlere alan açmak, görünürlüklerini artırmak ve ürettikleri eserlerin satışına vesile olarak ekonomik destek sağlamayı planlamaktayız.”

“Hiçbir göç hikâyesi renkli değildir”

Sergisi düzenlenen genç ressam Seydehnegin Bervandi, henüz 22 yaşında. İran’dan Van’a ailesiyle birlikte göç eden Bervandi, yaklaşık 8 yıldır Van’da yaşıyor. Babasının İran’da yaşadıkları sıkıntı nedeniyle göç ettiklerini anlatan Bervandi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Laborant ve Veteriner Sağlığı Bölümü’nde okuyor. 9 yaşından beri resim çizen Bervandi, Van’a ilk geldiklerinde barınma ve dil konusunda ciddi sıkıntılar yaşadıklarını söylüyor. Öyle ki dil konusunda yaşadığı sorunlar, hem eğitim hayatını hem de sosyal hayatını etkilemiş. Kendini tam olarak ifade edebilmek için çok zorlandığını bildiren Bervandi, dil ile ilgili sorunları çözüldükten sonra kendini arkadaşları ve hocalarına daha rahat ifade edebildiğini belirtiyor.  

Çocukluk yıllarından bu yana resim çizen ve hiç eğitim almayan Bervandi, ilk kişisel sergisini Hüner Kültür Sanat ve Eğitim Derneği aracılığıyla yapıyor. Derneğe psikiyatristi aracılığıyla ulaşan, ilk sergisinin temasını “göç” olan Bervandi, hâlâ kendini geliştirmeye çalışıyor. 

Bervandi, yaşadıklarını, geleceğe dair umutları ve hayallerine ilişkin şunları söylüyor:

“Hobi olarak başladığım resim yapmayı, boyalarla oynamayı çok seviyorum. Bunun için bir eğitim almadım. Temalarımı, bazen kendi yaşadığım şeylerden bazen de çevremdeki şeylerden etkilenerek belirliyorum. Mesela buradaki temam, göç. Burada insanların dağda, suda, her yerde ölümle burun buruna geldiğini anlatmaya çalışıyorum. Çoğunu oldukları yerde defnediyorlar. Kimse onların cenazelerini bile bulamıyor ne yazık ki. Hem dağda, hem denizde kaybolan bir sürü kişi var. Ailelerine kavuşamayan bir sürü kişi var. Ve bu yolda sürekli bir can gidiyor. Bir kayıp var ortada ve bu kaybı hiç kimse dolduramıyor ne yazık ki. Ben de boyalarla bunu anlatmak istedim. Ne kadar canlı gözükse de bir o kadar karanlık. Bence hiçbir göç hikâyesi de renkli değildir.

 “Şu an ilk sergimi yaptığım ve burada olduğum için çok mutluyum. Hem iyi bir veteriner hekim olmak hem de resim alanında kendimi geliştirmek işitiyorum. Ama benim en büyük hayalim bir yere ait olmak ve oralıyım diyebilmek.”