Son yıllarda dünyada gözlenen belirgin artışın yanı sıra Türkiye’de özellikle 2023 yılı başında (6 Şubat Kahramanmaraş merkezli) yaşanan depremden sonra uyuz vakalarında artış yaşandığı çeşitli kaynaklar tarafından hep gündeme getirildi. Hatırlanacağı üzere depremden sonra Antakya’da kurulan Sahra hastanesinde bir süre gönüllü olarak çalışan Kulak Burun Boğaz doktoru ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, o günlerde bir günde baktıkları 300 hastadan 30-40’ının uyuz olduğunu bildirip yetkilileri uyarmış, hastalar da tedavi için ilaç bulamamaktan yakınmıştı. 2023’ün sonlarına doğru Türkiye genelinde, uyuz hastalığının yüzde 30- 40 artışla bireysel ve toplumsal düzeyde önemli bir halk sağlığı problemi olmaya devam ettiğine dikkat çekilmişti.
Savaş, afet, kıtlık, aşırı kalabalık, kötü beslenme, göç, evsizlik, kötü hijyen gibi durumlarda hızla yayılan parazit uyuz (skabies), salgınlarına neden oluyor. Ayrıca mülteci ve sığınmacılarda en sık görülen üçüncü bulaşıcı hastalık olarak belirlenen uyuz, kamplarda yaşayan mülteciler arasında yaygın olduğu ve zaman içinde de belirgin bir artış eğilimi gösterdiği bildiriliyor. Sonbahar ve kış aylarında artan uyuzun çocuk, yaşlı bakım evleri ve diğer kurumsal ortamlar gibi (cezaevi, askeri kışlalar gibi) kalabalık yaşanan yerler ile kaynakların kısıtlı olduğu bölgelerde bulaşma riski fazla. Uyuz yaş, ırk, cinsiyet, sosyo-ekonomik grup farkı gözetmeden bütün toplumlarda görülse de daha çok çocuk, genç yetişkinleri ve yaşlı nüfusu etkilediği verilerle tespit edilmiş.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, “Uyuz, gelişmekte olan ülkelerdeki en yaygın cilt hastalıklarından biri. Dünya çapında her yıl 200 milyondan fazla insanı etkilediği tahmin edilmektedir”. 2017 yılında uyuz ve diğer ektoparazitler, DSÖ tarafından İhmal Edilen Tropikal Hastalıklar (neglected tropical diseases- NTD) kapsamına alındı. Çeşitli çalışmaların, uyuz salgınlarının bazı böbrek hastalıkları için önemli bir risk faktörü olduğunu gösterdiğine işaret eden DSÖ’nün uyuzla ilgili 2030 küresel hedefleri; ülkelerin uyuz yönetimini evrensel sağlık sigortası bakım paketine dahil etmeleri ve endemik bölgelerde MDA (malondialdehid) müdahalesini yürütmesi şeklinde belirlendi. DSÖ, kontrol stratejileri ve uyuz salgınına müdahale planları geliştirmek için üye devletler ve ortaklarla birlikte çalışmalar yürütüyor.
Uyuz, sarcoptes scabiei akarının derinin içine yerleşerek şiddetli kaşıntıya yol açtığı bulaşıcı bir deri hastalığı. İnsana, uyuzlu kişilerden uyuz akarı parazitiyle, aynı yatakta yatmak gibi uzun süreli ve yakın deri-deri teması ile bulaşıyor. 15-20 dakikalık temasla bulaşma olurken tokalaşma ya da hasta muayenesi gibi kısa temaslarda bulaşma olmaz.
Bulaşmayı erişkin dişi akar yaparken uyuzlu kişideki parazit yükünün fazlalığı bulaşmayı kolaylaştırır. Özellikle deride milyonlarca akarın olduğu kabuklu uyuz vakalarından bulaşma riski, klasik uyuza göre çok daha yüksektir. Bu hastalarla kısa süreli temasla bile bulaşıcı olabilir. En yaygın bulaşma, aile içinde oluyor. Kaşıntı belirtisi göstermeyen aile üyesinde hastalık yok denemez! O nedenle uyuz olan bir ortamda herkesin doktor kontrolünden geçmesi ve tetkik yapılıp, önlem alınması gerekir. Bulaşmanın deri-deri teması olması nedeniyle özellikle genç ve orta yaşta en önemli bulaşma yolu cinsel temastır. Tek bir cinsel ilişki sırasında bile uyuz ile birlikte başka cinsel yolla bulaşan hastalıklar da bulaşabilir. Nadir de olsa yatak çarşafları, yün battaniyeler, iç çamaşırlar veya bandajlar gibi tekstil ürünleri yoluyla uyuz akarlarının bulaşmasının mümkün olduğu bilim insanlarınca vurgulanıyor.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobioloji Anabilimdalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Taylan Özkan, bazen uyuzun farklı kaşıntılı hastalıklarla karıştırılıp, gözden kaçırılabileceğine dikkat çekip şu bilgileri veriyor:
“Uyuz hem oluşturduğu farklı tipteki klinik form ve lezyonlarıyla hem de ana belirtisi kaşıntı nedeniyle özellikle kaşıntının ön planda olduğu atopik dermatit, kontakt dermatit, dishidrotik ekzema, nummüler ekzama, böcek ısırıkları, mastositoz ve liken planus gibi pek çok deri hastalığı ile karışabilir. Dolayısıyla uyuz hastaları zaman zaman tanı ve tedavi yanlışlıklarına maruz kalabilir. Klasik uyuzla karıştırılma olasılığı en yüksek olan ayırıcı tanılar arasında dermatitler, artropod ısırıkları ve impetigo yer alır.
Uyuz gebelik döneminde görülebileceği gibi gebeliğin kaşıntılı dermatozları da uyuzu taklit edebilir. Bu nedenle özellikle gebeliğin son döneminde şiddetli kaşıntıyla başvuran gebelerde uyuz ve kaşıntılı gebelik dermatozlarının ayırımı çok önemlidir. Psikodermatozlardan parazit delüsyonu yanlışlıkla ve defalarca uyuz tedavisi alınmasına yol açacak kadar uyuzu taklit edebilecek bir tablodur.”
Prof. Dr. Özkan, uyuzun tanısı klinik, mikroskopi, dermoskopi, wood ışığı, ileri görüntüleme teknikleri ve biyopsi gibi klinik bulgular ile etkeni göstermeye yönelik laboratuvar yöntemleri kullanılarak konulduğunu, iyi bir klinik muayenenin uyuz tanısı açısından önemli ipuçları verdiğinin altını çizdi. Uyuzda tedaviye rağmen bazen kaşıntının devam edip direnç gelişebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kaşıntı çok sayıda hastalığa bağlı gelişebildiğinden mikroskop veya diğer görüntüleme yöntemleri ile akarların gösterilemediği vakalarda klinik olarak uyuz tanısı koyabilmek için uyuz akarlarının neden olduğu tüneller, genital bölgede kaşıntılı nodüller ve kaşıntının özellikleri oldukça önemlidir. Kaşıntı özellikle gece ve sıcakla artarken klasik kaşıntı ilaçlarına yanıt vermez. Hastanın uyuz için tipik bölgelerinde kaşıntı hikâyesinin varlığı da klinik tanı açısından oldukça önemlidir.
Kolestaz, kronik böbrek yetmezliği, hipotroidizm, hematolojik hastalıklar ve demir eksikliği gibi sistemik nedenlere bağlı kaşıntıyı taklit eden bu hastalarda mikroskobik incelemeler veya dermoskopi yapılır. Hatta kuvvetli şüphe olmasına karşı kaşıntının nedeni açıklanamıyorsa mikroskobik incelemeler negatif olsa da uyuz tedavisi uygulanmalıdır.
Uyuz tedavisi sonrası kaşıntı yakınmasının devam etmesi tedavi başarısızlığı ve ilaç direnci uygun olmayan tedavi yapılması, ilaç yan etkisi, uyuz nodülleri, parazitoz sanrısı ve tanısal hata gibi farklı nedenlerle ilişkili olabilir.
Kullanılan tedavi yöntemine bağlı olarak tedavi başarısızlığı yüzde 37 ile yüzde 53 oranları arasındadır. Özellikle nörolojik problemi nedeniyle hareket kısıtlılığı bulunan hastalarda ve immün yetmezliği olanlarda tedavi direnci ve kabuklu uyuz gelişme riski artar. Hareketi kısıtlı olan hastalarda ilaçların her alana sürülerek etkili bir topikal tedavi yapılması zor olduğundan sistemik tedavi daha etkili olabilir.”
“Aile ile temas etmiş olan herkesin tedavisi yapılmalı”
Tekrar bulaşmanın en önemli sebebinin tüm aile bireylerinin veya temaslıların tedavisinin yapılmaması olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özkan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Özellikle kalabalık veya okul çocuğu olan ailelerde, parazin tekrar bulaşma riski yüksektir. Aileler çocuklarının tedavisinin yanı sıra okul ile iletişime geçerek çocuklarının yakın temas ettiği okul arkadaşlarının da kontrol edilmelerini ve gerekirse tedavilerini sağlamalıdır. Özellikle küçük çocuklu ailelerde, eve çok sayıda akraba ziyaretinin olması, yakın temasın fazla olmasına ve bulaşma riskinin artmasına yol açar. Bu nedenle akraba, arkadaş ve diğer misafirlerin tedavi süresi içerisinde ziyaretleri kısıtlanmalı ve bu süreçte aile ile temas etmiş olan herkesin tedavisi yapılmalıdır. Başarılı bir uyuz tedavisi için tedavi uygulamasının hastalara iyi anlatılması ve giysilerin dezenfeksiyon yöntemlerinin vurgulanması gerekir. Ayrıca, küçük çocuk ve yaşlılarda saçlı deriye de topikal tedavinin uygulanması gerekir.”
Parazitoloji Uzmanı Prof. Dr. Kosta Y. Mumcuoğlu, uyuzu kontrol altına almanın en iyi yolunun
yüzde 5 permetrin losyonu kullanmak ve ivermektin ile ağızdan tedavi etmek olduğunu belirtirken losyon kullanımında vücudun temiz olması, önerilen süre vücutta bekletilmesi ve doktor talimatlarına uygun kullanımının tedavideki önemini vurguladı.
Komplikasyonlar, etkili tedavi ve korunma önerileri…
Uzman doktorlar tarafından hazırlanan “Uyuz Tanı ve Tedavi Rehberi”nde, uyuzun klinik formları;
Klasik uyuz, Kabuklu uyuz (diğer adı Norveç uyuzu), Kabies herpetikum, Nodüler uyuz, Büllöz uyuz, Saçlı deri uyuz şeklinde sınıflandırılıyor.
Uyuz, belirgin rahatsız edici bir döküntünün yanı sıra uyku bozuklularına, konsantrasyon güçlüğüne, eğitim ve iş devamsızlığına yol açabilen bir kaşıntı meydana getiriyor, bu kaşıntının şiddetiyle kişilerin yaşam kalitesi bozulur. Kaşırken cildi tahriş cilt bütünlüğün bozulmasına yol açarak patojenik bakteriler için giriş kapısı oluşturur. Kısıtlı kaynaklara sahip ülkelerde hastalık daha çok ikincil enfeksiyonlar gibi komplikasyonlarla (glomerülonefrit, akut romatizmal ateş veya romatizmal kalp hastalığı gibi poststreptokoksik komplikasyonlar) ön plana çıkıyor. Hastalığın uzun sürmesi durumunda yaygın ve kronik bir egzema tablosu oluşabilir. Deride gelişen süperenfeksiyonlar kan yoluyla yayılarak diğer organları da etkileyen septik bir tabloya dönüşebilir. İmpetigo, özellikle çocuklarda ve tropikal bölgelerde kalabalık ortamlarda yaşayan kişilerde, uyuza bağlı kaşıntının en sık görülen komplikasyonudur.
Kalıcı bir bağışıklık söz konusu değil
-Uyuz paraziti derinin herhangi bir yerinde olabilir. Bu nedenle ilaç; göz, ağız ve burun içerisi hariç, varsa açık yaralara temas etmeden vücudun kaşınan-kaşınmayan tüm bölgelerine sürülmelidir. Kıvrım yerlerine, tırnaklara, el içi-ayak tabanına, kulak arkalarına...
- Özellikle çocuk ve yaşlılarda yüz ve saçlı deri dâhil (ağız, burun içi ve göz hariç) derinin tamamına…
-Sırt gibi ulaşılması zor bölgelere ilacı sürmek için yardım gereklidir.
-Uygulama öncesi sıcak, keseli bir banyo yapmak tünellerin açılmasını sağlayarak parazitin ilaçla temasını artırır.
-Önerilen süre genellikle 8-12 saat arası ilaç vücutta bekletildikten sonra banyo yapılıp temiz giysiler giyilir.
-Uygulama öncesi tırnaklar kesilmeli, kol saati, yüzük varsa çıkarılmalıdır.
-Elleri veya vücudun herhangi bir bölümünü süre dolmadan yıkamak gerekirse bu bölgelere tekrar ilaç uygulanmalıdır.
-Uyuz ilaçları, genellikle parazit yumurtalarına karşı etkisizdir. Bu nedenle ilk uygulamadan bir hafta sonra (yumurtadan çıkan yavru parazitleri öldürmek için) aynı tedavi bir kez daha yapılmalıdır. İvermektin içeren tablet şeklinde tedavi hastanın kilosuna göre hesaplanarak “bir seferde aç karnına” bol su ile alınması önerilir. Tedavinin tam ve etkili olabilmesi için aynı miktarda tableti bir hafta sonra aynı şekilde tekrar almak gerekecektir. İlk dozdan sonra bazı kişilerde kaşıntı şikâyetinde bir artış olabilmektedir. Bu beklenen bir durum olup ikinci dozun alınması ihmal edilmemelidir. Bu tablet şeklindeki ilacın alımı ile ilgili önemli bir yan etki gelişmesi beklenmez.
-Yatak kılıflarının, çarşafların, havlu, giysi ve çamaşırların 50 ˚C’de 10 dakika yıkanması parazitleri yok eder. Yıkanamayan veya kurutma yapılamayan, üzerinde uyuz parazitinin bulunma ihtimali olan tüm eşyalar kapalı plastik bir torbada soğuk hava koşullarında (4 ˚C) 7 gün, ılıman iklim koşullarında (22 ˚C) 4 gün boyunca veya bir dondurucuda -10 ˚C’de 5 saat boyunca bekletilebilir.
-Odalar, köşe bucak elektrik süpürgesi ile süpürülüp, normal temizlik ürünleri ile iyice temizlenmeli.
-Uyuz geçiren kişi tekrar uyuz geçirebilir, kalıcı bir bağışıklık söz konusu değildir.
-Uyuzlu kişinin yakın temasta olduğu (birlikte yaşadığı aile üyeleri, eşi, çocukları, çocukların okul arkadaşları, aynı evde yaşanılan kişiler, bakıcılar veya cinsel eşi gibi) herkes şikâyetleri olmasa da aynı zamanda tedavi görmelidir.
-Tedavi sonrası deri akardan tamamen temizlenmiş olsa bile kaşıntı azalarak 2-4 hafta kadar daha devam edebilir, bu süreyi aşan kaşıntılarda tekrar doktora görünmelidir.
Kaynaklar:
https://www.worldhealth.net/
Uyuz Tanı ve Tedavi Rehberi
Uyuz tırmanıyor
Her yıl 200 milyondan fazla insanı etkilediği tahmin edilen uyuz, Türkiye’de 2023 sonunda, yüzde 30- 40 artarak bireysel ve toplumsal düzeyde önemli bir halk sağlığı problemi olmaya devam ediyor. Farklı kaşıntılı hastalıklarla karıştırılıp gözden kaçırılabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, tedaviye rağmen bazen kaşıntının devam edip direnç gelişebildiğini vurgulayarak sistemik tedavinin etkili olabileceğini ve temaslı herkesin tedavi edilmesini önerdi
Bunlar da ilginizi çekebilir