Politika

Üye sayısını artıran BRICS, Batı ile rekabete mi hazırlanıyor?

Abone Ol
Haber: Erva Gün Johannesburg şehrinde 22-24 Ağustos'ta düzenlenen 15. BRICS Zirvesi'nde alınan kararla, üye sayısı 11'e yükseldi. BRICS İş Konseyinin raporuna göre topluluk ülkeleri, halihazırda dünya nüfusunun yüzde 41'ini, küresel hasılanın yüzde 31'ini ve küresel ticaretin yüzde 18'ini oluşturuyor. BRICS'e kabul edilen Orta Doğu'nun petrol devleri neredeyse 2,5 trilyon dolarlık bir ekonomik güce sahip. Bu güç, BRICS’in Batı karşısında uluslararası etkisini artırma gibi temel hedefleri için büyük bir avantaj sağlıyor. Bölgesel güçlerin yeni dengesi Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS birliği, küresel meselelerde Batı'nın hakimiyetine meydan okuma isteğiyle bir araya gelen bir grup. Geçtiğimiz hafta yapılan BRICS Zirvesi'nde önemli bir karar alındı. Afrika ve Orta Doğu'da bölgesel olarak önem arz eden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Etiyopya, İran, Mısır ve Suudi Arabistan'ın katılım talepleri kabul edildi. Batı ve ABD hegemonyasına karşı ekonomik işbirlikleri geliştirmeyi amaçlayan BRICS'e yeni katılan İran, halihazırda uzun yıllardır Batı karşıtlığı ve süregelen ambargolar ile bölgede önemli bir güç olmaya çalışıyor. Suudi Arabistan, BAE ve Mısır, ABD'ye yakınlığı ile bilinen ve bölgede hem siyasi hem de ekonomik işbirliğin sağlandığı önemli ülkeler. Bu ülkelerin BRICS'e katılımı ABD ile süregelen ilişkilerini nasıl etkiler bilinmez ancak bölgede uzun erimli bölgesel işbirliklerinin olacağı görünüyor. Çin: "BRICS, Batı'ya karşı koalisyon oluşturmuyor" Çin'in BRICS Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Ekonomik İlişkiler Dairesi Genel Direktörü Li Kışin, BRICS Zirvesi'nin ardından değerlendirmelerde bulunmuştu. Kışin, topluluğun 6 yeni ülkeyi üyeliğe davet ederek attığı genişleme adımının, Batı'ya karşı bir koalisyon oluşturmayı ve cepheleşme yaratmayı amaçlamadığını söylemişti. BAE: "BRICS'e katılım Batı ile ilişkilere zarar vermeyecek" Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ekonomi Bakanı Abdullah bin Tavk el-Merri, ülkesinin BRICS'e katılmasının Batı ülkeleriyle ilişkilerine zarar vermeyeceğini söylemişti. El- Merri ülkesinin BRICS’e üyeliği ile ticareti geliştirmeyi umduğunu ve BRICS’in kurduğu Yeni Kalkınma Bankasına (NPD) daha fazla sermaye tahsis etmeyi planladığını belirtmiş ve "ABD aleyhine bir eksen teşkil etmeyecek" açıklamasında bulunmuştu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, geçtiğimiz ay yaptıkları görüşmede iki ülke arasındaki ilişkileri ve bölgesel gelişmeleri ele almıştı.

BRICS ülkeleri dolara dayalı düzenden rahatsız BRICS Zirvesi ardından 6 ülkenin topluluğa üyelikleri ve bölgesel etkilerini gazeteci ve yazar Mehmet Ali Güller, 24 Saat'e değerlendirdi. BRICS ülkelerinin ABD’nin dolara dayalı düzeninden rahatsız olduğunu söyleyen Güller, "ABD’nin ticaret savaşı ve yaptırımları, son birkaç yılda daha net görüldüğü gibi, başka ülkelerin döviz rezervlerini dondurmasına kadar varabiliyor ya da ABD, kontrolü altındaki finans sisteminden dışlayarak ülkelere ekonomik darbeler vurabiliyor" dedi. Bu ilişkiyi bozabilmek için BRICS'in bir süredir ikili ticaretlerde ulusal paraların kullanılması sürecini başlattığını da aktaran Güller, "Ve elbette BRICS ne kadar genişlerse, küresel ticarette ulusal paraları kullanma oranı o kadar artacaktır. Bu da haliyle doların payını azaltacaktır" ifadelerini kullandı. "Genişleme, çok kutupluluğu geliştirir" Genişlemenin çok kutupluluğun inşasını geliştiren bir durum olduğunu belirten Güller, çok kutupluluk isteyen BRICS ülkeleri de bu nedenle geçen yılki zirvede genişleme kararı aldığını belirtti. Güller, "Şu ana kadar 23’ü resmi 40’tan fazla ülke BRICS’e katılmak istediğini açıkladı. BRICS bu talepleri bir prosedüre bağlayarak adım adım yerine getirecek. İlk etapta BRICS’e altı üyenin dahil edilmesi, bu ülkelerle gerek BRICS Yeni Kalkınma Bankası üyeliği yoluyla, gerekse ikili ilişkiler yoluyla zaten süren bir işbirliğinin olması nedeniyleydi" yorumunu yaptı. Çekim merkezi: BRICS BRICS'ın Küresel Güney denilen Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri açısından son dönemde bir çekim merkezi haline geldiğini aktaran Güller, "Bu ülkeler çıkarlarını BRICS çatısı altında savunabilmenin daha kolay olduğunu görüyorlar. Çünkü bu ülkeler BRICS ülkelerinin yükselen ekonomik gücünü ve Yeni Kalkınma Bankası’nın fırsatlarını görüyorlar. Çünkü bu ülkeler zaten tek tek BRICS üyesi ülkelerle yürüttükleri ilişkilerde, ABD ve AB’yle ilişkilerinin aksine, kazan-kazan ile daha kârlı çıktıklarını deneyimliyorlar" dedi. Dünyanın en büyük 9 petrol üreticisinden 6’sı artık BRICS üyesi BRICS açısından da bu ülkelerle genişlemenin stratejik anlamlar içerdiğini belirten Güller, "Zira bölgemizdeki ülkeler petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler. Dünyanın en büyük 9 petrol üreticisinden 6’sı artık BRICS üyesi" ifadelerini kullandı. Güller, "Diğer yandan Çin ve Hindistan da dünyanın en büyük enerji tüketicileri. Böylece en büyük üreticiler ve tüketiciler aynı organizasyonda buluşmuş oldu" diye konuştu. Güller devamında şunları dile getirdi: "Bu tablo birkaç sonuç doğurur. Birincisi, BRICS, enerji-politik mücadelede belirleyici aktör haline gelir. İkincisi, üretenler ve tüketenler ticaretini ulusal paralarıyla yapacağı için bu doların dolaşımdaki payını düşürür. Üçüncüsü BRICS, yeni üyeleriyle dünyanın en kritik boğazlarını, körfezlerini ve denizlerini tutan, özetle ana ticaret deniz yollarına hakim konumda olur." ABD-Batı yakınlığı ne olacak? Mısır, Suudi Arabistan ve BAE, uzun yıllar ABD ile birçok alanda ortaklıklar kurmuştu. Bu ülkelerin katılımlarının ABD-Batı yakınlığını etkilemesi üzerine de yorumda bulunan Güller, bu ülkelerin bir süredir ABD’nin çizgisine aykırı siyasetler izlediğini söyleyerek şu yorumu yaptı: "Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri İran’la ilişkisini geliştiriyor ve Suriye’yle normalleşiyordu. Diğer yandan Suudi Arabistan, küresel petrol politikalarında ABD’nin istediğini reddetmiş, çıkarlarına uyduğu için Rusya’yla hareket ederek petrol üretiminde iki kez kesinti yapmıştı. Diğer yandan Suudi Arabistan, en büyük müşterisi olan Çin’le petrol ticaretini yuan ile yapmayı görüşüyordu ve iki ülke ortak enerji projelerine yöneldiler. Ve ardından, anımsayın, Çin’in arabuluculuğunda Suudi Arabistan ve İran normalleşmeye gitti. ABD, Pekin’deki o sahneyi “gafil avlandık” diye yorumlamıştı. Ardından o normalleşmeyi İran-Körfez normalleşmesi izledi ve bu değişim de Yemen’de ateşkes, Filistin’e Suudi Büyükelçi atanması sonuçlarını doğurdu." BRICS üyeliklerinin bu gelişmeler üzerine geldiğini aktaran Güller, "Bu değişim, artık daha da hızlanacaktır. Tabi bu Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin sırtlarını ABD’ye dönmesi anlamına gelmiyor. Tersine bu ülkeler, şimdi önlerinde açılan daha geniş manevra alanını değerlendirerek, çok daha kazançlı çıkacak siyasetler izleyebilecekler" açıklamasında bulundu. Güller, BRICS'in bu ülkelere, dış politikalarında daha geniş açı sunacağını ve daha büyük fırsatlar penceresi açacağı yorumunda da bulundu.