Ressam Refika Uğurlu[/caption]
Orhan GÜRDİL
Bir subay kızı olarak babasının görev yaptığı Konya’da 1967 yılında dünyaya gözlerini açan Refika Uğurlu, Tanrı’nın bir lütfu olarak birçok özellik verdiği bu yavrusu ilkokul sıralarında iken kara kalemle portreler yapmaya başlamış. Ailesinin ve çevresinin dikkatini çeken küçük Refika Uğurlu, yaptığı bu çizimlerle daha mutlu olabilmek için resim çalışmalarına devam etmiş. Ortaokul yıllarında suluboya çalışmaları yaparak çevresinde bir hayran kitlesi oluşmuş.
Küçük Refika artık genç ve güzel bir kız olarak tanrının ayrı bir lütfuna sahip olmakla kalmamış, lise yıllarında eline aldığı fırçalarla “benim” diyen ünlü ressamların yapamayacağı birbirinden güzel eserler yaratmaya başlamış.
Dedik ya! yetenekli bir sanatçı: Tamam canım bu sefer de genç kız trafik haya. Güzel şarkılar söylemesi için güzel bir ses vermiş. Böyle üstün, özellikle genç ve güzel kızın tabii ki çok hayranı ve seveni olmuş. Lise biter bitmez Refika sevdiği bir gençle dünya evine girmiş. Evlilik genç kadının çalışmalarına mâni olmamış. Azimli ve tuttuğunu koparan bir yapıya sahip Refika, ev işleri bir tarafa resim yapma çalışmaları ve yüksek tahsil isteği, onu Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi sanat tarihi bölümü öğrencisi yapmış.
Yeteneklerin diplomalarla değerlendirmek isteyen refika, bu irfan yuvasından başarı ile mezun olmuş. Diplomalı sanatçı, yaptığı yağlı boya tablolara görsel bir görüntünün sanatsal bir etkinlik de ekleyerek yapmaya başlamış. Her eseri bir sanat yapıtı niteliği taşımaktadır.
“Aynaya Bakan Kız” adlı tablosunu eğer ünlü İtalyan ressam, heykeltıraş, yazar, mimar Leonardo da Vinci hayatta olsaydı ve görseydi, meşhur Mona Lisa'yı evinin çatısına veya bodrumuna kaldırırdı.
Gerçeği söylemek gerekirse genç refika uğurlu bu köşede görülen tabloları evinde kendi imkanlarıyla meydana getirmektedir. Batı Avrupa topluluğu ülkelerinde böyle üstün yetenekli gençlere yönetimlerin çeşitli birimleri sahip çıkıp sanatçılara devlet desteği sağlamaktadır inşallah kültür bakanlığımız da böyle üstün yetenekli genç sanatçılarımızdan devlet yardımını esirgemez.
Refika uğurlu, karakalem, suluboya ve yağlı boya resim çalışmalarının ötesinde seramik ve heykel sanatına da meraklı olup açılan özel ve belediyelerin bu tarz düzenledikleri kurslara giderek birbirinden güzel ve ilginç heykeller de üretmiştir. Seramik sanatına olan el alışkanlığı Refika Uğurlu’ya birçok sanat kapısını açmış. Genç sanatçı bu kurumlarda çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir.Üstün özellikli Refika Uğurlu'nun bir meziyeti ise güzel bir sese sahip olmasıdır. Halen Anatolya Müzik topluluğunda görev yapan sanatçı, solo programlarla çalıştığı müzik korosuna ayrı bir hava vermektedir. Refika Uğurlu’nun assolist olarak program yaptığı bu müzik korosu, özel halk konserlerinin yanı sıra huzur evlerine, hastanelere, okul ve bakım evlerine giderek ücretsiz moral konserleri vermektedirler.
Refika Uğurlu’nun yetenekleri bunlarla sınırlı olmayıp güzel sanatçının tiyatro merakı, onu tozlu sahnelerde ağır tiyatro eserlerinde başrol oyuncusu yapmış. Belediyelerin açtıkları bu tip kurslara katılarak sahne tecrübesini zenginleştiren Refika Uğurlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği bütün sahne oyunlarında rol almış sanat severlerin büyük beğenisini kazanmıştır. Refika Uğurlu, sahnede şöhret olmasını sağlayan “Aşuk ile maşuk” adlı oyunda erkek olarak Aşuk’u canlandırmış. “Romenler” adlı sahne oyununda ise “çingene başı” rolü ile büyük başarı elde etmiş.
Refika Uğurlu pek çok karma sergiye katılarak tabloları hatırı sayılır bir gelir karşılığında satılmış olsa da sanatçının asıl hedefi kişisel sergi ile resim severlere yapıtlarını beğendirmektir.
“Aynalık Kız”, “Kız Kardeşler”, “Sigaralı Hanım”, “Saray Merdivenlerinde” adlı tablolar başlı başına bir sanat şaheseri olup Refika Uğurlu’nun üstün resim yapmayı deneyin en belirli delilleridir. Sanatçı sulu boya ve kara kalemlerle meydana getirdiği tablolarıyla da takdire şayan bir başarının sahibidir.