Süreyya Oral
Usta çırak ilişkisinde gerekli olan şey işinin profesyoneli bir usta ve işi öğrenmeye çalışan bir çırak vardır. Usta çırak ilişkisi genel de el sanatlarında, halk ozanlarında kullanıldığı bilinen bir sistemdir. Ancak bilinmese de gazeteciliğin de temel direğidir usta çırak ilişkisi… Çünkü bazı bilgiler ve olaylar karşısında nasıl davranılacağı hiçbir gazetecilik okulunda öğretilmiyor.. Bunun tek öğrenileceği yer aktif çalışmaktır bu da ancak bir ustanın yanında yaşanır.. Kitaplarda yazılan, bilinen usta çırak ilişkilerinin arasında yer almaz ama bu yaşanmadan da mesleğin incelikleri öğrenilmez…
Usta çırak ilişkisine bir başka örnek de tıpta var ama tıpta usta çırak ilişkisi diye geçmez hoca asistan ilişkisi olarak karşımıza çıkar.
Bu usta çırak ilişkilerinde en önemli yön de tarafların birbirlerine karşı güvenlerinin tam olması bir birbirlerinden hiçbir şey saklamadan açık gönüllülükle bu işi yapmaları..
Usta çırak ilişkisi tarihi geçmişe dayanan bir öğrenme yoludur. Osmanlı Devleti’n de “Lonca Teşkilatı” olarak işleyen bu yöntem uzun yıllar varlığını korumuştur. Bu kuruluşa tüm esnaflar üye olarak birlik sağlardı. Üretimi yaparken usta çırak ilişkisi ile işi öğrenmek isteyenlere yardımcı olurlardı. Öğrenmenin en etkili yollarından biri de usta çırak ilişkisidir. Usta çırak ilişkisinde insanlar bir işi usta gözetiminde öğrenir. Usta gözetiminde olmak işin daha kolay ve doğru öğrenilmesini sağlar. Usta çırak ilişkisinde gerekli olan şey işinin profesyoneli bir usta ve işi öğrenmeye çalışan bir çırak vardır. Burada önemli olan husus ustanın çırağı iş ortamında uygulamalı olarak eğitmesidir. Ustanın ilk işi çırağa gözlem yaptırmaktır. Belli bir süre geçtikten sonra çırağa kendi de yardım ederek asistanlık yaptıran usta, belli bir süre sonunda işe alışan çırağı yardımsız çalıştırır. Bu sayede çırak o işin ehli olmaya başlar ve ustalığını kanıtlar. Usta çırak ilişkisinde uygulama ve tecrübe söz konusu olduğu için kalıcı bir öğrenme yöntemi olarak kabul edilir.
Âşık edebiyatımız Türk halk edebiyatının en önemli kollarından birini teşkil etmektedir. Bu edebiyat, kendisine daha çok okur-yazarlık oranı düşük olan köy ve kasabalarda yaşayan halk kesimi içerisinde yer bulmuştur. Konularını da bu kesimin edebi zevkine uygun bir biçimde şekillendirmiştir. Geleneksel Osmanlı Türk müziği ise daha çok okur-yazarlık oranı yüksek olan ve büyük şehirlerde yaşayan halk kesimi içerisinde yaygınlık kazanmıştır. Tabii olarak da estetik yapısını bu kesimin edebi zevkine uygun biçimde şekillendirmiştir. Bu iki gelenek arasındaki en önemli benzerlik geleneğin “eğitim tarzı” ve gelecek nesillere “intikal” şeklidir. Âşık edebiyatında usta-çırak geleneği, yüzyıllar boyunca âşıklık geleneğinin kuşaktan kuşağa intikal etmesini sağlamış, âşıklar arasında bilgi, görgü ve tecrübenin iletimini sağlayan bir köprü vazifesi görmüştür. Usta-çırak geleneği aynı zamanda, âşık kollarının teşekkülünü de sağlamıştır.