Kahramanmaraş merkezli 10 ilde meydana gelen depremlerin yıkıcı etkisinin en fazla hissedildiği illerden biri olan Hatay’da, organik tarım yapan Süheyla Özkurt (46) ve diğer yerel üreticiler sürdürülebilir temiz gıda için yetkililerden destek bekliyor. Depremden sonra evi ağır hasar gören ve serasında yaşamak zorunda kalan Özkurt, güç koşullarda yetiştirdiği ürünlerini satabilmek için pazar arıyor
NAZ AKMAN/ANKARA- Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ve Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde 6,4 büyüklüğündeki iki depremin ardından devam eden Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki deprem ile artçılar 10 ilde çok sayıda can ve mal kaybına neden oldu. 6 Şubat ve sonrasında meydana gelen depremlerin ardından bölgenin yeniden kalkındırılması ve yaraların sarılması için seferber olundu. Depremin yıkıcı etkisinde kalan illerde fabrikalar, üretim alanları yıkılırken tarım arazileri de ağır hasar aldı. Depremlerin yıkıcı etkisinin en fazla hissedildiği ve tarımsal üretimin yoğunlukla yapıldığı iller arasında olan Hatay’da da tarım arazileri ağır hasar alan bölgelerden. Depremin, tarımın yapıldığı bu kırsal alanlara vermiş olduğu zararın boyutu henüz netlik kazanmasa da köylerin hasar alması tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Üretim yapan kadınlara alım garantisi verilecek Öte yandan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü, deprem bölgesinde üretim yapan kadınlara destek olunması için Sosyal Satın Almayı Destekleme Çağrısı’na çıkıldığını duyurdu. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bu çağrı ile konteyner kentlerde, çadır kentlerde yaşayan kadınların ürettikleri ürünlere alım garantisi vereceklerini açıkladı. Varank, “Depremzede kardeşlerimizin buralarda ürettikleri bütün ürünlere alım garantisi veriyoruz. Bu sayede depremzede vatandaşlarımız hem bir meşguliyet kazanacaklar hem de ekonomilerine katkı sağlamış olacaklar. Biz bu planı da devreye aldık. Konteyner kentlerde, çadır kentlerde yaptıkları hem üretimlerine destek veririz hem de ürünlerini satın alırız” diyerek söz konusu projeye 24 Nisan’a kadar başvuru yapılabileceğini belirtti. Projeyle depremden zarar gören 11 ilde başlatılan sosyal girişimcilik seferberliği ile çadır veya konteynerlerde kalan kadın ve gençlerin girişimci olmaları amaçlanıyor. Tedarik zinciri için bölgede depremin yıkıcı etkisine rağmen üretime devam eden üreticiler olası gıda krizinin önlenmesi için önemli bir görevi üstleniyor. Antakya’nın Üçgedik Köyü’nde bulunan üç dönümlük arazisinde 15 yılı aşkın süredir tarım yapan kadın üretici Süheyla Özkurt (46), depremin yarattığı yıkıma rağmen sürdürülebilir temiz gıda için zor koşullarda üretime devam etmeye çalışıyor. Depremde evi hasar alan ve yıkım kararı verilen Özkurt, haftalardır sebzelerini yetiştirdiği serada yaşıyor. Depremden önce yetiştirdiği ürünleri Antakya Tayfur Sökmen Semt Pazarı’nda satarak yaşamını idame ettiren Özkurt, 6 Şubat’tan bu yana depremden etkilenen bu pazarda artık satış yapamıyor. Zor koşullarda ürettiği organik ürünleri satmak için pazar arayışında olan Özkurt, Antakya’da yaşam ancak normale döndüğünde satış yapabileceklerini ifade ediyor. Özkurt, “Yeşili yeşille koruyorum” “Sucan’ın Doğal Bahçesi”nde meyve ağaçlarından zeytinlere, mevsimlik sebzelerden salçaya ve turşuya kadar organik temiz gıda üreten Özkurt, “Üç dönümlük arazimde 15 yıldır tarım yapıyorum. Son sekiz yıldır organik tarım yapıyorum. Organik tarım yapabilmek için tamamen arınma dediğimiz yani toprağın (papatya, hindiba, kırkkilit, ısırgan) bitkisel karışımlarla nadasa bırakılarak kimyasaldan arındırılması için yedi yıl emek vermem gerekti. Bitkisel gübreleme yapıyorum. Bahçemde yeşili yeşille koruyorum. Ülkenin dört bir yanına bu bahçemde yetiştirdiğim ürünleri gönderiyordum. Sıfır kimyasalsız, hormonsuz üretim yaptığımız için yüksek verim alamıyoruz ancak yine de geçimimizi sağlayabiliyorduk. Antakya’da kimyasal kullanmadan organik tarım yapan sayılı üreticilerdenim” dedi. “Tohumlarımız geleceğimiz, kültür mirasımız” Atalık tohum bağışı yaparak tarımsal mirasa katkı sunan Özkurt, “Zeytinlerimin hepsi atalık, yeşil ve siyah zeytin ile zeytinyağı üretiyorum. Aynı zamanda zeytinin köklerinden tekrar zeytin ekiyorum, aşılarını aynı zeytinlerden yapıyorum. Yetiştirdiğimiz hiçbir şeyi atmıyoruz. Yabani otları varile koyup yağmur sularıyla beraber gübreye dönüştürüyorum, üç dönümlük arazimde atılacak hiçbir şey yok. Benim gibi üretim yapan çoğu arkadaşıma tohumlarımı ödünç vererek onların da üretim yapmalarına yardımcı oluyorum. Tohumlarımı çocuklarım olarak görüyorum bu nedenle evden ayrılınca geri gelmelerini istiyorum. Çünkü tohumlarımız geleceğimiz, kültür mirasımız. Bu nedenle sahip çıkmak zorundayız, tohum demek gelecek demek, sağlığımız her şeyimiz demek. İzmir’de Ege Tohum Bankası’na 52 çeşit atalık tohum bağışladım, benim gibi niceleri bunu yapsa kimyasaldan uzak üretim yapmış oluruz” sözlerine yer verdi. “Serada yaşıyoruz” Yaşanan deprem nedeniyle evinin ağır hasar aldığını ve yıkım kararı verildiğini ifade eden Özkurt, 6 Şubat’tan bu yana serasında yaşadığını söyleyerek, destek çağrısında bulundu. Özkurt, “Evim ağır hasarlı, yıkım emri verildi. Serada yaşıyoruz. Bir gün sebzelerimi ekip biçtiğim yerde yatacağımı düşünmezdim. İyi ki seramız var yoksa şimdi sokakta kalırdık. Antakya Tayfur Sökmen Semt Pazarı’nda ekip biçtiğimiz ürünleri satmak için standımız vardı. Deprem nedeniyle orası da hasar aldı, ürünlerimi henüz oradan çıkaramadım. Tohumlarımı ektim fidelenmesini bekliyorum, bazı ürünlerimizi bizim gibi depremzedelere hibe ettik. Buradaki üreticiler olarak pazara ihtiyacımız var. Sudan çıkmış balığa döndük, birilerinin elimizden tutup ayağa kaldırması gerekiyor. Yaşamını yitiren, tohumları göçük altında kalan, mahsulünü kaybeden, ekim yapamayan bir sürü üreticimiz var. Üreticiler olarak hep birlikte dayanışmalıyız, desteğe en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. Biz biliyoruz ki kadın isterse yapar, bu nedenle kadın üreticiler olarak bir araya gelip gücümüzü birleştirmeliyiz” diye konuştu.
Editör: Ahmet Ertüm