Tuzla Piyade Okul Komutanlığı'nda Atatürk fotoğrafı takmayı reddeden teğmene tepki gösterdikleri için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ayırma cezası alan teğmenlerin avukatının itiraz dilekçesinde yaşananlara ilişkin tespitler yer aldı.

Yankı Bağcıoğlu duyurdu: İki teğmen daha disipline sevk edildi Yankı Bağcıoğlu duyurdu: İki teğmen daha disipline sevk edildi

Sözcü yazarı Aytunç Erkin, bugünkü yazısında söz konusu itiraz dilekçesinden şu bölümleri köşesine taşıdı:

“İdare savunmasında; TSK’nın kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi ve her türlü harekata hazır, etkin ve caydırıcı bir güç olması için askeri disiplinin ve idamesinin çok önemli olduğunu belirtmiştir. Bu tespite aynen katılıyoruz. Ancak disiplin keyfi uygulamalarla değil, hukukla, adaletle sağlanır.

“Disiplin, hukuki bir kavram olup, tanımı kanunla düzenlenmiştir. Askeri atmosferin bozulması gibi keyfi tanımlamaların hukuken bir geçerliliği yoktur. TSK’dan ayırma cezası ile cezalandırmak adil ve hukuki değildir. Müvekkile yapılan tam da budur. Tabiri caiz ise ‘Birkaçını Taksim Meydanı’nda sallandıracaksın, bakın bir daha yapılıyorlar mı?’ şeklindeki ortaçağ uygulamaları, çağdaş hukuk uygulaması olamaz. Bu mantıkla TSK’da disiplin sağlanamaz. TSK içerisindeki tarikat/cemaat yapılanmaları engellenmedikçe TSK’da disiplin hiç sağlanamaz.

“Davalı idare, esasa yönelik savunmasında genel geçer ifadelerle işlemin hukuka uygun olduğunu savunmuştur. Halbuki dava dilekçemizde; hizmete engel davranışlarda bulunmak suçunun maddi unsuru oluşmadığı, engellenen bir hizmetin söz konusu olmadığı, dava konusu işlemin kanunilik ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırı olduğu...

“Müvekkilin eyleminin ağır suç veya disiplinsizlik teşkil etmediği ve hizmete engel olmadığı...

“Müvekkile atılı fiil olan WhatsApp paylaşımı ağır disiplinsizlik niteliğinde olmayıp olsa olsa kınama cezasını gerektiren ‘Küfürlü konuşmak, aynı türbe veya kıdemdeki arkadaşlarına veya astlarına karşı, terbiye ve adaba uygun olmayan sözlerle konuşmak’ suçlarından birini oluşturabileceği şeklindeki davanın esasına etkili hukuki tezlerimize cevap verilememiştir.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

Editör: Ziya Burak Erol