Şener Mete
Takoz, çekme halatı, ilkyardım çantası, yangın tüpü gibi malzemeyi bagajınıza yerleştirip Ankara’da Eskişehir yolunun 17. kilometresinde kurulan Karayolları muayene istasyonuna gittiyseniz aracınızı park ettikten sonra önce evrakınızı verip sıraya girip ücretinizi öder ve plakanızı anons ettikleri zaman direksiyon başına geçerdiniz. Bir trafik polisi, bagajınıza koyduğunuz malzemeyi kontrol eder, vites, fren, farlar ve diğer ışıkları inceledikten sonra aracınızı şeritle ayrılmış yolun sonuna kadar götürünce, muayeneniz bitmiş olurdu. 10 yıl kadar sonra muayene işleri Akköprü’de Trafik Daire Başkanlığı’nın yakınında yapılmaya başlandı. 2008 yılına gelindiğinde Türkiye, yeni bir muayene sistemiyle karşılaştı.
Muayene kelimesi teftiş ve kontrol anlamını da taşır. Muayene deyince çoğumuzun aklına doktor gelir. Doktor, çeşitli tetkikler yapar, sonuçta ya bir ilaç verir ya da başka tedavi süreçleri başlar. Muayene aynı zamanda “gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol” demektir. Araç muayenesi de aracınızı bir nevi doktora götürüp baktırmak gibidir. Aracınızı yılda en az iki kez servise götürüyorsanız, zaten doktor kontrolü altında demektir. 2008 yılından itibaren her binek araç 2 yılda bir TÜVTÜRK adlı muayene istasyonlarına girmeye başladı. Türkiye'de periyodik araç muayenesinde yetkili ve görevli tek kuruluş olan TÜVTÜRK, gerçekte tekel konumundadır.
Akfen-Doğuş-TüvSüd Ortak Girişim Grubu'nun 2007 yılında 552 milyon dolara satın aldığı araç muayene istasyonları, 300 milyon dolar yatırımla işe başlamıştı. Akfen, %33’lük hissesini 2009 yılında İngiliz Bridge Point şirketine devredince TÜVTÜRK’teki yabancı payı %50’nin üzerine çıktı. Şirketin omurgası olan TÜV, Almanya’da geçmişi 1871 yılına uzanan köklü ve yaygın bir şirket. Başlangıçta buhar kazanlarını denetleyen şirket olan ve Almanca açılımı Technischer Überwachungsverein olan firma, günümüzde dünyanın birçok yerinde teknik danışmanlık konusunda faaliyet gösteriyor.
Aracınızın muayenesi için TÜVTÜRK’ün 300’ün üzerindeki istasyonlarından birine gidecekseniz öncelikle egzoz kontrolünden geçmeniz gerekiyor. Bu, çevre için gerçekten çok önemli. Araç muayenelerinde egzozdan çıkan gazın ve sesin ölçümü yapılarak, aracınızın çevreyi rahatsız etmeyecek bir ses yüksekliğinde çalışıp çalışmadığına ilişkin rapor düzenlenir. Görüldüğü gibi sesin yüksekliği aynı zamanda teknik bir olaydır. Çünkü tiz ses ve gürültü, yüksek frekans demektir.
Araç muayeneniz diyelim ki 2 Ekim’de dolacak. Ankara’daki 9 muayene istasyonunun birinden randevu alacaksınız. 29 Eylül günü size en yakın olanları tespit ediyorsunuz. Ne o gün ne sonraki günler için boş yer bulamıyorsunuz. Ta ki 4 Ekim gününe Gölbaşı istasyonu için saat 16.00’da yer bulabiliyorsunuz. Muayeneye gitmeden önce egzoz muayenesini yaptırıyorsunuz, aracın eksiklerini kontrol edip tamamlıyorsunuz ve son olarak da elektrikçiye uğrayıp ampullerdeki eksiklikleri tamamlıyorsunuz. O gün saat 15.00’te, 40 km öteye doğru aracınızı sürüyorsunuz. Konya yoluna girerek Gölbaşı’nı geçtikten sonra Oğulbey yazan levhayı görünce sağa kıvrılıp bir köprünün üstüne çıkıp 100 m kadar gidince bozuk bir yola iniyorsunuz. Yerde yatan, ‘Muayene İstasyonu’ levhasını görünce “nereye döneceğim” diye düşünürken, az ilerideki dikili levhadan sola döneceğinizi anlıyorsunuz. Biraz gittikten sonra yolun ortasına adeta kanal açıldığını fark ediyorsunuz. Ne bir uyarı işareti var ne de bariyer konulmuş. Gece gelseniz, lastiğinizi kanaldan kurtarmanız çok zor. TÜVTÜRK, kendine gelen yolu muayene ediyor mu diye düşünüyorsunuz. Yavaşça bahçesine yaklaştığınızda, içinin de dışının da dolu olduğunu görerek yolun aşağısında boş bir alana park ediyorsunuz. TÜVTÜRK binasında, Ulaştırma ve Altyapı bakanlığının levhasını görünce geldiğiniz yolla olan ironisine gülümsüyorsunuz.
TÜVTÜRK bahçesine ilk kez gelmiyorsanız sıra numarası almanız gerektiğini biliyorsunuz demektir. Bir saatten fazla süren bekleyişinizde otomatik makinede satılan çay, bisküvi dışında pek bir şey bulamıyorsunuz. Bu kadar çok insan beklediğine göre TÜVTÜRK, bir hizmet pastanesi açamaz mıydı diye düşünüyorsunuz. Bir saatten fazla bekleyişten sonra nihayet sıra numaranız beliriyor. Sizden; 1518 TL muayene, 304 TL KDV, 76 TL gecikme, 15 TL gecikmenin KDV’si, 68 TL kredi kartı bedeli, 14 TL kredi kartı KDV’si olarak toplam 1994 TL isteniyor. Gecikme bedeline itiraz ediyorsunuz. “Ben muayene tarihinden 4 gün önce başvurdum, bana 4 gün randevu verilmedi, 6. günde randevu verilince gecikmeyi siz yarattınız. Önemli olan müracaat günümdür. bu yüzden gecikme bedeli almamanız gerekir” yolundaki sözleriniz hiçbir şey ifade etmiyor. Hiç değilse kredi kartı hizmet bedeli! adı altında alınan paradan ve KDV’sinden kurtulmak için nakit ödemeye karar veriyor ve bankaya gideceğinizi söylüyorsunuz. “Tamam, 1 saat içinde gelin” diye cevap veriliyor. Dışarıya çıkıp en yakın banka makinesinin nerede olduğunu soruyorsunuz, bir vatandaş aşağıdaki petrol istasyonunda olduğunu söylüyor. Aracınıza binip 200 m aşağıdaki benzinliğe gidiyorsunuz. Kabartma fiziki harita gibi bir yoldan benzinliğe geliyorsunuz ama bankamatiği göremiyorsunuz. “Para çekme makinesi nerede” diye sorduğunuzda, pompacı, kaldırıldığını söylüyor. Banka makinesinin kaldırılmasının hem parayı tutma vadesi hem komisyon bakımından kimlere yaradığını anlıyorsunuz. Akşam saatinde Gölbaşı’na gidip gelmenin de mümkün olmayabileceğini düşünerek kredi kartı hizmet bedelini! ödemeyi istemeyerek de olsa göze alıyorsunuz.
2000 liraya yakın bedeli kartınızdan çektirip 2 saate yakın bir süre de muayeneye çağrılmayı bekliyorsunuz. Bu süre zarfında bağırıp çağıranları, itiraz edenleri, kendi kendine söylenenleri de duyuyorsunuz. Ancak TÜVTÜRK çalışanlarının işlerini gayet ciddi bir biçimde yaptığını da görüyorsunuz. TÜVTÜRK, çalışanlarına birer kupa yaptırmış, üzerinde de çalışanın adı kazınmış. Herkese ayrı ismin yazılmasının maliyeti ne kadar artırdığı aklınıza geliyor ama sağlık açısından bunun öneminin olmadığını fark ediyorsunuz. Akşama kadar ayakta çalışan personele spor ayakkabı veriliyor ama aslında hiç yormayan spor ayakkabılar var piyasada. Tabii ki o kalitenin bir maliyeti olacak. Elbette bu maliyet, şirkete ve devlete bu kadar para kazandıran çalışanlara değer. Başlangıç maaşının 27 bin TL olduğu TÜVTÜRK’te, şeflik müdürlük kadrolarına daha yüksek ücret veriliyor. Saat 19.30’da halen muayeneler devam ediyordu. Sabah 7.30’da gelip sürekli çalışan personelin çıkışı, bazen 22.00’yi buluyormuş. Akşam yemeğinin verilmediğini, mesai ücretinin olmadığını öğreniyor ve üzülüyorsunuz.
Bazı araçlara ağır kusur bulunuyor ve tamiri için 1 ay süre veriliyor. O araçlar trafiğe çıkıyor ve 1 ay içinde o kusur yüzünden kaza yaparsa TÜVTÜRK sorumluluk almıyor. Bu istasyonda bir tamirhanenin de gerekliliğini düşünüyorsunuz.
Günümüzde kameraların görüntüsünü de inceleyen ve araca takılan gelişmiş bilgisayarlar, araçtaki en ufak kusuru anında size raporlayabiliyor. Birçok yetkili servisin elinde de TÜVTÜRK’ten çok daha fazla gelişmiş cihazlar var ve hemen aracınızın eksiği giderilebiliyor. Yani aracınızın durumunu öğrenmek için 2 bin liraya yakın bir bedeli ödemenize hiç gerek yok. Nitekim bazı ülkelerde araç muayene bedelinin gereksiz bir masraf olduğu yolunda tartışmalar var. Örneğin ABD’de bazı eyaletlerde araç muayenesi, yalnızca gaz emisyonu için gerekli. Bazı eyaletlerde araç muayenesi ücretsiz yapılıyor. Yeni Şafak Gazetesi, 10 Kasım 2021 günlü baskısında, Rusya’da araç muayenesinin haksız kazanç olduğu gerekçesiyle kaldırılacağını yazdı.
Aracınızı KASKO yaptırıyorsanız, sigorta şirketlerinin anlaşmalı olduğu gelişmiş ve donanımlı servisler var. Yıllarca sigorta yaptırdığınız şirketler, aracınızın tüm geçmişini biliyor. Kazaları da asgariye indirmek bakımından, sigorta şirketlerinin oluşturacağı bir konsorsiyumun, Kaskolu araçlarda muayene işini üstlenmesi, hem aracın düzenli kontrolünü sağlar ve bilgisayar hafızasında tüm geçmişi tutularak arızalar kısa sürede giderilir hem de sigorta ücretlerine eklenecek küçük bir meblağ ile aracınız yetkili bir serviste elden geçirilir. Böylece araçtan kaynaklanan kazaların çoğu ortadan kalkar. TÜVTÜRK’teki yığılma da azalır. Sürekli olarak aracına dikkat edenler için muayene ücreti, gerçekten gereksizdir ve boşa harcanmış yol ve zamandır.