Genel

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısı

- TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras: - "Enflasyonu kalıcı olarak düşük seviyelere çekmenin uzun ve zor bir süreç olduğunu biliyoruz ve sürecin istikrarla yürütülmesinin önemini vurguluyoruz. Para politikası doğru bir zemine oturtulurken, maliye politikasının da dezenflasyon sürecine destek vermesi gerekiyor" - "Ekonomi yönetiminde geçtiğimiz haziran ayında Sayın Bakanımızın göreve gelişiyle birlikte meydana gelen değişiklikten sonra makroekonomik istikrar doğrultusunda önemli bir mesafe aldık" - "Dünyada en çok göç alan iki ülkeden biriyiz. Beyin göçünü tersine çevirmeli ve göçmen politikamızı lehimize geliştirmeliyiz"

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, "​​​​Enflasyonu kalıcı olarak düşük seviyelere çekmenin uzun ve zor bir süreç olduğunu biliyoruz ve sürecin istikrarla yürütülmesinin önemini vurguluyoruz. Para politikası doğru bir zemine oturtulurken, maliye politikasının da dezenflasyon sürecine destek vermesi gerekiyor." dedi.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirildi.

TÜSİAD YİK Başkanı Aras, toplantıda yaptığı konuşmada, YİK başkanlık görevini Tuncay Özilhan'dan devraldıktan sonra tüzüğü bir kez daha dikkatle okuduğunu ve tüzüğün, Konsey'in başlıca görevini, "Türk sanayi ve iş hayatının genel gidişi ve sorunlarını gözden geçirmek ve uzun vadeli tedbirlere ışık tutmak" şeklinde tanımladığını dile getirdi.

- "Yeşil dönüşüme duyarlı olunması gerekiyor"

TÜSİAD'ın tüzüğünden aldığı güçle 53 yıldır Türkiye'nin menfaati için uğraştığını belirten Aras, "Gönüllülük esasına dayanan TÜSİAD ülke kalkınmasının gerektirdiği her konuyu gündemine alır, çalışır, görüş belirtir, politika önerir ama siyaset yapmaz." dedi.

Konuşmasının başlığını "ülke olarak değişimi kaçırmayalım" olarak belirlediğini aktaran Aras, geleceği de düşünerek adım atabilmek için hızla değişen dünyanın iyi anlaşılması gerektiğini kaydetti.

Dünyadaki değişimin "iklim, demografi, jeopolitik ve teknoloji" olmak üzere 4 ana başlık altında toplanabileceğini belirten Aras, yeşil dönüşüme duyarlı olunması gerektiğini, Türkiye'de nüfusun giderek yaşlandığını, tarım arazilerinin azaldığını dile getirdi.

- "Beyin göçünü tersine çevirmeli ve göçmen politikamızı lehimize geliştirmeliyiz"

Dünyada göçmen sayısının hızla arttığına dikkati çeken Aras, "Nitelikli emeğin öneminin son derece arttığı günümüzde pek çok ülke nitelikli göç programları oluşturarak yetenekli bireyleri kendine çekmeye çalışıyor. Türkiye ise yetiştirdiği nitelikli gençleri başka ülkelere kaptırıyor." diye konuştu.

Türkiye'nin dünyada en çok göç alan iki ülkeden biri olduğunu aktaran Aras, "Beyin göçünü tersine çevirmeli ve göçmen politikamızı lehimize geliştirmeliyiz. Demografik değişimi iyi yönetmeliyiz. Değişimin sağlık, istihdam, eğitim, sosyal güvenlik, toplumsal yapı gibi alanlarda yaratacağı etkilere hazırlıklı olmalıyız. Ayrıca, demokratik değişimin sektörel etkilerini belirlemeli, ona göre çözümler üretmeliyiz." dedi.

- "İsrail'in insanlık dışı uygulamaları maalesef durdurulamıyor"

Ömer Aras, bugün küresel sistemin hem ekonomik hem siyasi hem de yönetişim açısından ciddi bir krizden geçtiğine işaret ederek, "Çatışma ve savaş her yere yayılmış durumda. Dünya üzerinde yaşayan her 6 kişiden biri aktif çatışma olan bir bölgede yaşıyor. Küresel yönetişimdeki krizin son halkası Gazze'de sergileniyor. Uluslararası sistem, İsrail'in insanlık dışı uygulamalarını durdurmaya maalesef muvaffak olamıyor. Fiziksel çatışmanın yanı sıra globalleşme de sorgulanır hale geldi. Korumacı önlemlerde ciddi artış var." değerlendirmesinde bulundu.

Teknoloji alanındaki değişime de değinen Aras, başta üretken, yapay zeka ve sentetik biyoloji olmak üzere yeni nesil teknolojilerin hemen her alanı çok derin etkilediğini anlattı.

Aras, "Batı borsalarındaki teknoloji odaklı şirketlerde oluşan değer yaratma rüzgarını maalesef Borsa İstanbul'da görmüyoruz. Hayatımızın her yönünü etkileyen siyasi ve ekonomik gücün el değiştirilmesine neden olan teknolojik değişimi kaçırmamalıyız." dedi.

- "Ön yargılarımızdan kurtulup yeni politikalar üretmeli ve uygulamalıyız"

Ömer Aras, 4 başlıkla özetlediği söz konusu değişimi kaçırmamak için yapılması gerekenlere ilişkin, "Ön yargılarımızdan kurtulup yeni politikalar üretmeli ve uygulamalıyız. Güçlü ve dayanıklı bir ekonomi, toplum ve ülke yaratmak için farklı yapmamız gerekenleri 4 adımla özetleyebilirim. Bir, hukukun üstünlüğü. İki, eğitim ve liyakat. Üç, teknoloji üretmek ve inovasyon. Dört, verimlilik ve ihracata dayalı ekonomik büyüme modelidir." ifadelerini kullandı.

İlk sırada hukukun üstünlüğünün yer aldığına dikkati çeken Aras, güçlü ve dayanıklı kurumlar inşa edilmesi ve kurumların bağımsızlığının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Aras, "Son zamanlarda Anayasa Mahkemesi ile ilgili tartışmaların gündeme geldiğini üzülerek görüyoruz. Bütün kanunların üzerinde olan anayasanın üstünlüğü ilkesinden asla taviz vermemeliyiz." diye konuştu.

- "Eğitimi en önemli meselemiz olarak görüyoruz"

TÜSİAD olarak eğitimi en önemli meseleleri olarak gördüklerini dile getiren Aras, mayıs ayında açıklanan yeni maarif modelini ülkeyi geleceğe hazırlama kapasitesinde görmediklerini söyledi.

Üretken yapay zeka gibi yeni teknolojilerin hayata yeni ürünler, uygulamalar getireceğine dikkati çeken Aras, "Eskileri radikal biçimde değiştirecek ve verimlilikte muazzam bir artış yaratacak. Yaklaşık iki ay önce piyasaya çıkan Chat GPT 4o'nun sergilediği insana benzer iletişim uygulamaları gibi örnekler hepimizi şaşırtıyor ve heyecanlandırıyor. Üretken yapay zeka daha 18 aylık, 18 yaşına gelince kim bilir neler yapacak? Teknolojik değişim dalgasını bu kez kaçırmayalım." dedi.

- "Makroekonomik istikrar doğrultusunda önemli bir mesafe aldık"

Ekonomi programına da değinen Aras, şunları kaydetti:

"Ekonomi yönetiminde geçtiğimiz haziran ayında Sayın Bakanımızın göreve gelişiyle birlikte meydana gelen değişiklikten sonra makroekonomik istikrar doğrultusunda önemli bir mesafe aldık. Hep belirttiğimiz gibi enflasyon, en önemli ekonomik ve sosyal yıkım yaratan sorun. Bu konuda yapılmış olan tüm uyarılara rağmen rasyonel temelin dışına çıkan politikalar yüksek enflasyon olarak ağır bir bedel yarattı. Yüksek enflasyon halkın satın alma gücünü düşürdü, gelir adaletsizliğini artırdı ayrıca, piyasa ahlakını zedeledi. Hem enflasyonla kararlılıkla mücadele edilmesi hem de bu hasarların telafi edilmesi gerekiyor."

- "Enflasyonu kalıcı olarak düşük seviyelere çekmek uzun ve zor bir süreç"

Türkiye ekonomisinin verimliliğe dayalı büyüme modeline geçmesinin şart olduğunu vurgulayan Aras, şöyle devam etti:

"​​​​​​​Enflasyonu kalıcı olarak düşük seviyelere çekmenin uzun ve zor bir süreç olduğunu biliyoruz ve sürecin istikrarla yürütülmesinin önemini vurguluyoruz. Para politikası doğru bir zemine oturtulurken, maliye politikasının da dezenflasyon sürecine destek vermesi gerekiyor. Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi etkinleştirmeli, vergi denetim ve tahsilatını artırmalıyız. Vergi vermeyenlerden vergi almalıyız. Hiç şüphesiz, sıkı para ve maliye politikaları enflasyonu düşürmek için şart olsa da yeterli değil. Yapısal reformları da gündeme almak gerekiyor. Rekabetçi, kural bazlı, güvenilir, öngörülebilir bir ekonomi yaratmak konusunda ihtiyaç duyduğumuz yapısal reform gündemi için AB ile Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi çok önemli bir çıpa işlevi görecektir. Gümrük Birliği'nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarını içerecek şekilde modernizasyonu, Türkiye ile AB arasında mevzuat yakınsamasını beraberinde getirecek ve Türkiye'nin rekabet gücünü artıracaktır."