Ekonomi

TÜRMOB Başkanı Kartaloğlu: Bu denli ağır vergiler Anayasa'ya aykırıdır

Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na kaynak sağlamaya yönelik yasa teklifi, tepkiler üzerine geri çekildi. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB), kanun teklifine ilişkin hazırladığı değerlendirme raporunda, özellikle kredi kartı limitlerinden vergi alınması önerisinin olumsuz sonuçları olacağını vurguladı. Konuya dair 24 Saat'in sorularını yanıtlayan TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, “Bu denli ağır vergilendirmeler Anayasa'ya aykırıdır” dedi.

Abone Ol

Cemre Polat

İktidarın Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na kaynak sağlama amacıyla hazırladığı yasa teklifi, kamuoyunda büyük tartışmalar yaratmasının ardından geri çekildi. Özellikle kredi kartı limitlerinden vergi alınması önerisi, geniş kesimlerden gelen tepkilere neden oldu.

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) değerlendirme raporunda, yeni vergi düzenlemelerinin geniş paydaş katılımıyla hazırlanması gerektiği vurgulandı. Savunma sanayii destekleme fonuna getirilen yeni gelir kaynakları arasında kredi kartı limitlerine ve taşınmaz satışlarına yönelik ek vergiler yer alırken, TÜRMOB bu düzenlemelerin ekonomik zorluk yaşayan vatandaşlar üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına dikkat çekti.  

TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, bu tür düzenlemelerin devletin ekonomik olarak zor durumda olduğu algısını güçlendirebileceğini ve kayıt dışı ekonomiyi artırabileceğini belirtti. Kartaloğlu, vergi kanunlarının yapım sürecinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın başat rolünü eleştirerek, bu tür yasa tekliflerinin geniş katılımla ve orta-uzun vadeli planlarla hazırlanması gerektiğini söyledi.

Geçmişte Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın teknik çalışmalarıyla şekillenen kanunların uzun ömürlü olmadığı ve bu tür düzenlemelerin vergi aflarına yol açtığını hatırlatan Kartaloğlu, halihazırda kredi kartı işlemlerinden alınan damga vergisi, KDV ve BSMV gibi vergi kalemlerinin de bulunduğuna dikkat çekerek ek vergilerin daha fazla tartışma yaratacağının altı çizdi.

“Kredi kartı vergisi hazine gelirlerini de azaltır”

Kredi kartı limitlerine getirilen vergi gibi uygulamaların, kayıtdışılığı artırabileceği ve vergi gelirlerini azaltabileceğini vurgulayan Kartaloğlu, “Yıllardır mali idarenin kayıtdışı ekonomi ile mücadele için hazırladığı eylem planlarında nakit kullanımının azaltılması ve ödemelerin banka ve benzeri finans kurumları aracılığıyla yapılması istendi. Oysa burada yapılan düzenleme, bireylerin kredi kartı kullanımlarını azaltmalarına yol açabilecek ve böylece ödemeler nakit yapılacak.

Nakit ödemelerde mali belgelerin düzenlenme olasılığı düşük kalacak ve bunun daha sonradan takibi neredeyse imkânsız olacak. Bu durum da doğal olarak hazineye intikal etmesi gereken vergilerin kayda girmemesine ve vergi gelirlerinin azalmasına yol açacak. Ülkemiz mali sisteminin temel amacı ödemeleri etkin bir şekilde takip etmek olmalıdır. Böylece kayıtdışılık azalmış ve vergi gelirleri de artmış olacaktır” diye konuştu.

Kartaloğlu, konuya ilişkin "Kredi kartı kullanımını vergilendirmek, nakit ödemelere yönelimi artıracak bu da mali belgelerin düzenlenme olasılığını düşürecektir. Sonuç olarak, hazineye intikal etmesi gereken vergiler kayda girmeyecek ve vergi gelirleri azalacaktır" sözlerini aktardı. Ayrıca, halihazırda kredi kartı işlemlerinden alınan damga vergisi, KDV ve BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) gibi vergi kalemlerinin bulunduğunu hatırlatarak, bu tür ek vergilerin daha fazla tartışma yaratacağını ifade etti.

“Havadan bile” vergi alınmasının anayasaya aykırı olduğunu vurgulayan başkan, “Ekonomik olarak zor dönemlerden geçtiğimiz bugünlerde, bir de gerçek bir faaliyet sonucunda olmayan sadece enflasyonist sebeplerle oluşan kazançlar nedeniyle küçük orta ve gayri faal işletmelerin beklenmedik vergi yükleri ile de karşı karşıya kalması Anayasamızda güvence altına alınan ‘vergilemede adalet’ ilkesine, ‘ödeme gücüne göre vergi alma’ ilkesine de aykırıdır” sözlerini aktardı.

“Enflasyon düzeltmesi vergi adaletine zarar veriyor”

Yasa teklifinin üzerine düşünülmeden ortaya atıldığının altını çizerek, “Bu teklifin aceleye getirilmemesi gerektiği ve daha kapsamlı analizlerle yeniden ele alınması gerektiği aşikar" diyen Kartaloğlu, raporda öne çıkan kritik noktaları paylaştı:

“Değerlendirme Raporumuzda, özellikle son bir yıldır Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileri ile gerçekleştirdiğimiz çok sayıdaki görüşmelerimizde de ifade ettiğimiz gibi, enflasyon düzeltmesi uygulamasının 3’er aylık Geçici Vergi Dönemleri itibarıyla uygulanması fiilen imkansızlıklar barındırmakta; vergi, ticaret hukuku ve muhasebe ilkeleri bakımından büyük sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle 3’er aylık dönemler yerine yılda bir defa ve yıl sonu mali tablolar açısından uygulanması gerekmektedir.  

Ayrıca enflasyon düzeltmesi ülkemizde vergi adaletini zedeler. Öz kaynağı zayıf olan firmalara olmadığı halde fiktif karları üzerinden vergi istenmesine, öz kaynağı güçlü olan firmalarda ise olmadığı halde fiktif zararlar üzerinden daha az vergi ödenmesine yol açıyor.

Enflasyon düzeltmesinin vergi etkisi olmadan uygulanması, sadece mali tablo rakamlarının enflasyon oranı ile güncellenmesi ancak mükelleflerin ödemesi gereken vergi tutarını etkilememesi gerektiğini düşünüyoruz.”

“Teklif sürecinde istişare yapılmadı”

AK Parti’nin önerdiği düzenlemenin, vergiye uyum konusunda toplumda nasıl bir tepki doğurduğuna dair düşüncelerini aktaran Kartaloğlu, “Bu düzenlemelerin Meclis’e teklif olarak getirilmesi sürecinde maalesef bir istişare yapılmamıştır.

Bu derece tüm toplum kesimlerine ve geniş işlem hacimlerine sirayet eden uygulamaların daha geniş katılımlı olarak meslek ve sivil toplum kuruluşlarının öncesinde görüşünün alınması ile hayata geçirilmesi için girişimde bulunmak gerekir. Burada önemli olan eksikliğin, toplumun genel beklentilerinin ve vatandaşlarımızın ekonomik durumlarının dikkate alınmaması olduğunu düşünüyoruz.

Aslında getirilen düzenleme ‘fon’ adı altında olsa dahi, toplumun neredeyse bütün kesimlerine sirayet eden ve ödenmesi gereken bir yükümlülük haline gelmesi nedeniyle vergiden farksız” dedi.

“Siyasi oy kaygısıyla 1 milyondan fazla mükelleften vergi alınmıyor”

Her mükellef grubunun vergiye tabi olduğunu, kazançları oranında vergi vermesi gerektiğini söyleyen Kartaloğlu, bazı kesimlerden çeşitli çıkarlar uğruna vergi alınmadığını ifade etti. Kartaloğlu, “Tamamen siyasi oy kaygısıyla sayısı 1 milyonu aşan basit usul mükellefinden hiçbir vergi alınmıyor. Biz bu mükellef grubunun da diğer mükellef grupları gibi kazançları nispetinde vergiye tabi olması gerektiğini düşünüyoruz.

Örneğin, bir evinizi kiraya verirseniz vergi ödemek zorundasınız, ancak plaka değeri milyon liraları bulan bir taksi, minibüs hattını işletirseniz kazancınız üzerinden hiç vergi ödemezsiniz. Herkes kazancına göre mutlaka vergisini ödemeli. Toplumun tüm kesimi kazancı üzerinden vergi öder hale getirilirse vergi oranlarını da daha uygun seviyelere çekmek mümkün olur.

Ayrıcalıklı mükellefler oluşturdular, onların ödemediği vergiyi kayıt içinde kalanlardan almaya çalıştıkları için vergi adaleti zedeleniyor. Bu nedenle vergi sistemimizde köklü reformların yapılması gerektiğini, herkesin harcama ve tasarrufu ile vergiye tabi bildirmiş olduğu gelirlerinin uyumlu olması gerektiğini düşünüyoruz. Böylece tüm toplum daha düşük oranlarda vergi yükü altına girecek ve bu durum daha yüksek vergi gelirlerinin sağlanmasına katkı verecek” dedi.

Vergi kanunlarının hazırlanmasında paydaşların katılımının önemini vurgulayan Kartaloğlu,  “Vergi Kanunları tüm vatandaşlarımıza doğrudan etki eden kanunlardır. Kanun hazırlama sürecinde ilgili paydaşların kabulü ile ilerlenmesi, devlet ile girişimci ve vatandaşlar arasında hukuki ihtilafların asgariye inmesi anlamına gelir.

Paydaşların katılımı ve kabulü olmadığı kanuni düzenlemeler sahada da büyük sorunlara yol açmakta ve maalesef etkisini göstermekte yetersiz kalmaktadır” sözlerini aktardı.

 “Bu vergi yükü, Anayasa'ya aykırıdır”

Vergi sisteminde orta ve uzun vadeli planlara yönelik önerilerini ve mevcut düzenlemelerin iyileştirilmesi için hangi adımlar atılması gerektiğini söyleyen Kartaloğlu, “Kamu maliyesinin gider kısmına yönelik rasyonel ve bütüncül politika tedbirlerini gözeten, sosyal güvenlik sisteminin aktüerya dengesini gözetecek düzenlemeleri esas alan, mevzuatın basit, öngörülebilir olmasını sağlayan, mükellef odaklı ve hukuki güvenlik ilkesini öncelikleyen, kayıt dışı ekonomi ile etkin mücadeleyi sağlayan, vergi yükünün adil ve dengeli dağılımına ve vergiye uyum maliyetlerini azaltılmasına hizmet eden, sürdürülebilir ve çevre dostu sağlıklı gelir kaynakları oluşturan, vergi yönetiminin etkinliğinin artıran, ekonomi yönetiminden sorumlu kamu kurum ve kuruluşlarının idari ve teknik kapasitelerinin artırılmasına hizmet eden bir düzenleme yapılmalı” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın rolü ve vergi kanunlarının yapım sürecindeki katılımcı yaklaşımın artırılması için neler yapılabileceğine dair konuşan Kartaloğlu, “Vergi sistemimiz daha basit ve anlaşılır olmalı, vergi yükü toplumda daha adil dağılmalı. Bunun için de köklü reformlar yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm paydaşların bir araya gelerek ortak görüşler ile olgunlaştırılacak yapıların kurulmasını arzu ediyoruz. Bakanlığımızın bu yönde öncü davranışlarda bulunması son derece önem arz etmektedir” dedi.

“Vergi gelirlerini artırmayı amaçlayan yeni düzenlemeler gelecek”

Gelecekteki düzenlemeler konusunda tahmin ve öngörülerini paylaşan Kartaloğlu, “Bizi, vergi gelirlerini artırmayı amaçlayan yeni düzenlemeler bekliyor. Burada temel isteğimiz vergilemede adalet ilkesini gözeten, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini göz önüne alan düzenlemeler olmasıdır. Bunu sağlayamadığınızda toplum vicdanı büyük yara alacak, ülkemiz dışarıdan yatırım alamayacak, hatta yerli yatırımcılar başka ülkelere gidecek. Sürdürülebilir bir sistem için adalet, hukuki güvenlik ve hukuki belirlik ilkelerinin dikkate alınması gerekiyor” dedi.