Türkiye'nin plastik karnesi hala zayıf
Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar
Amerikalı bir kimyacının 1900’lerin başında bilardo topu yapmak için icat ettiği plastik, icat edildiği ilk yıllarda bu kadar yaygın olabileceği düşünülemezdi. Günümüzde üretimi kolay, maliyeti ucuz olduğu için plastik birçok alanda kullanılıyor. Ev eşyalarından, gıda ambalajlarına kadar birçok alanda hayatımızın içinde olan plastiğin geri dönüştürülmesi ise birçok zorluk barındırıyor. İskoçya Strathclyde Üniversitesi ve Kanada Dalhousie Üniversitesi’nde yapılan araştırmada plastiğin geri dönüştürülmesinde kullanılan tekniklerin mikro plastik yayılımını arttırdığını tespit edildi. Araştırmanın sonucunu ve Türkiye’nin plastikte geri dönüşüm karnesini Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi ve Mikroplastik Araştırma Grubu üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu anlattı.
Geri dönüşüm zararı azaltmıyor
Plastiğin geri dönüştürülmesi ile ilgili birçok araştırmanın da geçmişte yapıldığını hatırlatan Gündoğdu, “Plastiğin geri dönüştürülmesi için su ile yıkanması gerekiyor. İskoçya ve Kanada’da yapılan bu araştırmada da atık plastiğin dört defa yıkandığı bir tesis üzerinde çalışıldı. Tesisin yakınlarındaki su kaynaklarındaki plastik ölçüldü. Araştırma için tesisin yakınlarındaki kanalizasyon sistemlerine de bakıldı. Çünkü geri dönüşümde kullanılan su, kanalizasyon hatlarına veya çevreye serbestçe bırakılıyor. Tesiste partikül oranını yüzde 50 azaltan filtreleme sistemi bulunmasına rağmen 1.6 mikrondan daha küçük plastiklerin bile çevreye yayıldığı tespit edildi. Plastiğin fiziksel geri dönüşümü için yapılan işlemlerin etrafa mikro plastik saçtığını daha önce Vietnam’da yapılan araştırmalarda da görmüştük. Bu tür tesisler tatlı su kaynakları üzerinde baskı oluşturduğu gibi ortaya çıkan atık sularla ilgili de henüz bir düzenleme yok. Yani geri dönüşüm olsa bile ortaya çıkan zararlı etki hafifletilemiyor” dedi.
Tesis yangınları devam ediyor
Mikroplastiklerin insan hayatını etkilemeye başladığını söyleyen Gündoğdu, günlük hayatta plastiğin etkilerini azaltmak için öncelikle üretimin azaltılması gerektiğini belirtti: “Plastik çok ucuz olduğu için alternatif bir ürünün oluşmasına izin verilmiyor. Ve adeta istilacı bir ürün” dedi. Seçim tartışmaları arasında Türkiye’nin dünyanın plastik geri dönüşüm merkezi olmasına dair söylemlerin de olması gerektiğini söyleyen Gündoğdu, “Özellikle Adana’da bulunan plastik toplama merkezlerinde çıkan yangınlar hala devam ediyor. 2017 yılında 6, 2018'de 15, 2019'da 33, 2020'de 65, 2021'de 122, 2022’de 125 plastik geri dönüşüm tesisi yandı. 19 Mayıs 2023’e kadar ise toplamda 46 tesis yangını kayda geçmiş. Bu tesislerin çoğu da merdiven altı. Plastik güvensiz koşullarda depolanıyor. Ve buradaki atıkların çoğu da yurt dışından getiriliyor. Türkiye’nin bu işlemden elde ettiği gelir vazgeçilemeyecek oranda yüksek değil. Nitekim verdiği zarar, elde edilen kazancın yanında oldukça büyük. Merdiven altı tesislerde çalışan işçiler kayıt dışı çalışıyor, plastiğin geri dönüşüm koşulları ise bilimsellikten uzak. Plastiğin ithal edilmesini yasaklayan ülkeler geçmişte oldu, Türkiye için de imkansız değil.”
“Plastik ithalatı ülkeye katkı sağlamıyor”
Türkiye’de yılda 10 milyon ton plastik üretildiğini belirten Gündoğdu, “Türkiye Almanya’dan sonra Avrupa’da en çok plastik üreten ikinci ülke. 10 milyon tonun sadece 1.5 milyon tonunun ham maddesini Türkiye üretiyor. Geri kalan 8.5 milyon ton ise ithal ediliyor. Türkiye’de kurulacak bir plastik üretim tesis için ise petrol ham maddesi gerekiyor ki Türkiye petrol kaynakları bakımından fakir bir ülke. Tekstilden gıda paketlerine kadar birçok alanda kullanılan bir plastik türü olan polipropilen üretimi için ise propan gazı satın alınmalı. Propan gazı ise polipropilen ham maddeden daha pahalı. Yani cari açığı artırabilecek bir girişim olur. 10 milyon tonluk plastik üretiminde geri dönüşümlü plastiğin kullanılma oranı yüzde 10’u bulmuyor. Bu kadar az bir miktar için Türkiye’nin Avrupa’nın çöplüğü olarak adlandırılmasına hiç gerek yok" diyerek sözlerini noktaladı.
Yorumlar