Çevre

Türkiye’de orman yangınları alarm veriyor

Türkiye'nin dört bir yanında etkili olan orman yangınları, binlerce hektarlık alanı küle çevirirken, uzmanlar ihmal ve bakımsızlığa dikkat çekiyor. Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, yangınların sebeplerini ve alınması gereken önlemleri 24 Saat’e anlattı.

Abone Ol

Cemre Polat

Son haftalarda Türkiye genelinde artan orman yangınları, ülkenin pek çok bölgesinde ciddi tahribata yol açtı.  Doğayı ve yerleşim alanlarını tehdit eden yangınlar İzmir başta olmak üzere, Bolu, Ankara, Muğla, Denizli, Şanlıurfa gibi şehirlerde özellikle sıcak hava ve güçlü rüzgarların etkisiyle hızla yayıldı.

Türkiye genelinde yaz boyunca çıkan yangınlarda 15 binden fazla hektarlık ormanlık alan yok oldu. Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara'ya göre, bu yangınların arkasında sadece iklim koşulları değil, aynı zamanda ihmaller ve yetersiz bakım çalışmaları yer alıyor.

Yangınların nedenleri, mevcut durum ve alınması gereken önlemler hakkında 24 Saat Gazetesi'ne önemli açıklamalarda bulunan Özkara, ihmalkarlığın ve yapısal sorunların yangınların yayılmasındaki rolüne dikkat çekerken, kırsal dönüşüm ve turizm işletmelerinin sorumluluk üstlenmesi gibi çözüm önerilerini de paylaştı.

“YANGIN ARTIŞININ EN BÜYÜK SEBEBİ İHMALKARLIK”

Türkiye genelinde çıkan orman yangınlarının sayısı ve verdiği zararın boyutu endişe verici. Sizce yangınların bu denli artmasının temel sebepleri nelerdir?

Maalesef, yangınların artışındaki en büyük etkenlerden biri ihmalkarlık. Enerji nakil hatlarından çıkan yangınlar, tüm yangınların yüzde yirmi-yirmi beşini oluşturuyor. Örneğin, 10 bin hektar yandıysa bunun 2 bin hektarı yalnızca enerji nakil hatlarından kaynaklanıyor. Çünkü bu hatların bakımları yapılmıyor; kutular ark yapıyor, pas tutmuş durumda. Örneğin Çanakkale'de kabloların ark yapmasıyla bin yüz hektar saha yandı. Bu kadar büyük bir alanın yanmasının nedeni enerji nakil hatlarındaki bakımsızlık ve oradan geçen kuru otların, çalı çırpının temizlenmemesi.

Bu yıl yağışlar yetersiz, ciddi alamda kuraklık var ve tüm canlılar tehdit altında. Ortalama sıcaklık 40 dereceyi bulduğunda ve bağıl nem yüzde 20’nin altına düştüğünde “felaket başlıyor” demektir. 2021 yılında Muğla’da yangın çıktığında bağıl nem yüzde 10’un altına düşmüştü, anormal bir durum söz konusuydu. Bu kadar uyarıya rağmen, halen personel eksikliğimiz var.

Enerji nakil hatlarıyla ilgili devletin aldığı önlemler yeterli mi?

Ne yazık ki yeterli değil. Devlet, “Bilirkişi incelemeleri yapıyor, araştırmalar yürütülüyor” dese de sözleşmeler gereği yılda iki kez bu bakımların yapılması ve denetlenmesi gerekiyor. Ama bu süreçler karşılıklı olarak görmezden geliniyor. Bunun yanı sıra, Bolu ve Manisa'da da anız yangınları çıktı. Anız yangınlarıyla ilgili neden yeterli tedbir alınmıyor? Sadece kamu spotları yayınlanıyor ama caydırıcı cezalar verilmesi gerekiyor. Vatandaşlara özellikle yangın riski olan yerlerde bu konuda destek verilmesi gerekiyor.

Yangınlarla mücadelede kırsal dönüşümün önemi nedir?

Kırsal dönüşüm, orman yangınlarıyla mücadelede hayati bir rol oynayabilir. Akdeniz ekosisteminin etkili olduğu, en çok tehdit altında olan Maraş'tan Trakya’ya kadar olan hattaki köylerimizi ve ormanlarımızı öncelikli olarak korumamız gerekiyor. Kırsal dönüşümü başlatıp evlerin dirençli hale getirilmesini sağlamalıyız. Yangın durumunda görev alacak insanların belirlenmesi, su tanklarının yerleştirilmesi ve bu ekipmanları kullanacak kişilerin eğitilmesi gerekiyor. Ayrıca, orman içindeki köylere yangın geldiğinde o köyleri aşamayacak şekilde bir set oluşturulması önemli. Böylece yangın orada durdurulabilir.

Derneğinizin bu konularda yürüttüğü projeler var mı?

Evet, Türkiye Ormancılar Derneği olarak orman yangınlarına dirençli köyler oluşturmak amacıyla bir proje üzerinde çalışıyoruz. Turizm tesislerinin yıllık gelirinin 50 milyon dolar olduğunu biliyoruz. Bu milyon dolarlık tesislerin bir yangın anında korunma amacıyla kullanabileceği ekipmanı yok. Eğer bu tesisler yangınla mücadelenin bir parçası haline getirilirse hem belediyelerin hem de yangın teşkilatının işi kolaylaşır.

“TURİZMCİLER, DEVLET İZNİYLE İSTEDİKLERİ YERE OTEL DİKİYORLAR”

Orman yangınlarının çıkarılmasında kasıtlı hareketlerin olduğunu düşünüyor musunuz?

Yangınların yüzde 30’u ihmalkarlık ve dikkatsizlikten kaynaklanıyor. Yüzde 5’i kasıtlı, yüzde 5’i kaza, yüzde 13’ü doğal yangınlar ve yüzde 47’si ise bilinmiyor. Yangının nedenini bilmeden nasıl mücadele edebilirsiniz? Sorunların üzerine gitmek yerine, sorunların üzeri örtülüyor.

Turizmciler, devletten rahatlıkla istedikleri yerleri alabiliyorlar. Yangın çıkartmaya ihtiyaçları yok. Örneğin Güvercinlik’teki tesisin yapıldığı yeri yangınlardan önce almışlardı ama kullanmıyorlardı. 6831 Sayılı Orman Kanununun ek 16’ncı Maddesi kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik’le Cumhurbaşkanı kararıyla istedikleri yeri alabilirler. Yani asıl sıkıntı kanunda. Bu kararla, nokta atışı yerler orman sahası olmaktan çıkarılıyor.

“YANGIN KARADAN SÖNDÜRÜLÜR”

Hava araçlarının eksikliğiyle ilgili ciddi tartışmalar var. Bu konuda ne söylersiniz?

Bataklığı kurutmadan 50 helikopter değil 200 helikopter alınsa bile fark etmez. Teknik olarak bütün hava araçlarını belli bir süre içinde kullanabilirsiniz. Bir hava türbülansı olduğu için yangın alanına aynı anda belli bir sayının üzerinde helikopter giremiyor.

Yangınlar, tepe yangınına dönüştüğünde söndürülmesi oldukça zorlaşıyor. Örtü yangını zemindeki kuru otları yakar ama basamaklarla tepeye kadar ulaştığı zaman rüzgarın etkisiyle büyük bir enerjiye sahip olur. Helikopterin getirdiği su aşağı inene kadar zaten yok olur. Dolayısıyla suyun o enerjideki yangını etkileme şansı yok.

Helikopterlerle müdahale etmek bu aşamada etkisiz kalıyor. Yangın karadan söndürülür; fakat personel eksikliği, koruyucu donanımların yetersizliği gibi sorunlar da müdahaleyi zorlaştırıyor.

“ACİL BİR KIRSAL DÖNÜŞÜM PROJESİ GEREKİYOR”

Yangınlarla mücadelede yapılması gerekenler konusunda ne gibi önerilerde bulunursunuz?

Öncelikle kırsal dönüşümün başlatılması, turizm işletmelerinin sorumluluk üstlenmesi ve vatandaşların eğitilmesi gerekiyor. Ayrıca, enerji nakil hatlarının düzenli olarak bakımının yapılması şart. Anız yangınlarının önüne geçilmesi ve bu konuda caydırıcı tedbirler alınması da büyük önem taşıyor. Yangınlarla mücadelede hava araçları ve kara gücünün senkronize bir şekilde çalışması gerektiğini de unutmamalıyız. Tüm bu adımlar atılırsa, yangınlar büyümeden kontrol altına alınabilir.

Türkiyede 34 binin 21 bini, orman köyü. Orman köyleri yangın durumlarında jandarmalar tarafından tahliye ediliyor. Oysa mücadele yöntemleri önceden hazırlanmalı. Köylünün hayvanlarını tahliye edeceği yerlerin belirlenmesi -yoksa yer yaptırılması- yaşlılar ve çocukların tahliye edileceği yerlerin önceden belirlenmesi gerekiyor.

“Kırsal dönüşüm” adı altında yangın afeti yapılmalı, çözümler oluşturulmalı. Akdeniz ekosisteminin etkili olduğu, en çok tehdide maruz kalan köylerimizi ve ormanlarımızı öncelikli korumamız lazım. Kırsal dönüşümü başlatıp evlerin dirençli hale getirilmesini sağlamalıyız. Vardiyalı olarak orada görevli olacak insanların belirlenmesi gerekiyor.

Yangın esnasında kullanılacak malzemeleri getirip, su tanklarının hazırlanması; onları kullanacak insanların eğitilmesi ve yangının ulaşabileceği yerleri belirlemek gerekiyor. Yangın, orman içindeki köylere geldiğinde o köyleri aşamayacak şekilde bir set oluşturularak yangını orada durdurmak gerekiyor.